Menstrüel Migren, Çok Sık Görülen Bir Gerçek

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Menstrüel migren son derece yıpratıcı bir patofizyolojik fenomendir. Ayrıca kusma ve baş dönmesi de eşlik edebilir. Ortalama olarak, menstrüasyondan birkaç gün önce ortaya çıkar ve başlangıcından yaklaşık 48 saat sonra hala davem edebilir. Nitekim, birçok kadın bu durum kaşısında neredeyse bir hafta boyunca kendilerini sınırlanmış hisseder.

Bu deneyimin ağrısı göz önüne alındığında, kadınların sağlık hizmeti araması yaygındır. Bununla birlikte, pratisyen hekimler genellikle her zaman istenen etkiye sahip olmayan ilaçları reçete eder. Bu durumlarda, en etkili tedaviyi sunmak için en iyi şekilde eğitilmiş olanlar jinekologlar ve nörologlardır.

Genel olarak bu tip migrenler normal migrenlere göre çok daha problemlidir. Bu, daha doğru bir yanıt sunmak için multidisipliner bir yaklaşımın gerekli olduğu anlamına gelir.

PMS sırasında baş ağrısı yaşamak yaygındır. Ancak her ay yoğun migren ataklarının etkisini yaşayan kadınlar var.

Adet migreni

Bildiğimiz gibi migren, trigeminal vasküler sistemin (TVS) anormal uyarımı ile doğrudan ilişkilidir. Bazı beyin sinirlerinin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan nörolojik bir problemdir. Bu, zonklayan bir baş ağrısının yanı sıra fotofobi veya kusmaya neden olur. Ancak, temelde bir damar sorunuyla uğraşıyorsak, bunun menstrüasyonla ne ilgisi olabilir?

Aslına bakarsanız, bununla çok ilgisi var. Başlangıç olarak, migren kadınlarda daha fazla görülen bir durumdur. Bunun nedeni, menstrüasyon ve buna bağlı hormonal değişikliklerin bu problem için bir tetikleyici olmasıdır.

Lancet kısa süre önce bu tıbbi durumu anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirten bir çalışma yayınladı. Gerçekten de, menstrüel migrenin kendisini düzenleyen mekanizmalar belirsizliğini koruyor. Bununla birlikte, nüfusun çok geniş bir bölümünü etkileyen bir tür patofizyolojidir. Bu nedenle daha etkili tedavilere ihtiyaç vardır.

Semptomlar neler?

İlk olarak, menstrüasyon öncesi ve sırasında da ortaya çıktığı için adet migrenlerini gerilim tipi baş ağrılarından ayırmamız gerekir. Gerilim tipi baş ağrıları, başın her iki tarafında ağrı ile kendini gösterir. Bu ağrı, sıkışma hissi olarak tanımlanabilir. Aslında, acı çeken kişi neredeyse bir kask takıyormuş gibi hisseder.

İşte menstrüel migrenlerin tanımlayıcı özellikleri.

• Başın sadece bir tarafında oluşurlar ve ağrı saplanır.
• Menstrüasyonun kendisinden birkaç gün önce ortaya çıkarlar. Ayrıca, adetin başlangıcından birkaç gün sonrasına kadar azalma eğilimi göstermezler.
• Ağrı kesici ile ağrı geçmez. Ayrıca kahve, çikolata, şarap, peynir, soğuk etler ve hamur işleri gibi yiyecek ve içeceklerin tüketimi ile artış gösterir.
• Hasta aniden aşırı derecede sıcak veya soğuk hissedebilir.
• Hasta yorgun hisseder.
• İshal atakları yaşarlar.
• Baş dönmesi ve kusma yaygındır.
• Hasta, ışığa ve ayrıca seslere karşı daha büyük bir hassasiyet yaşar.
• Migren auralı veya aurasız görünebilir. Auralı migren, baş ağrısının kendisi ortaya çıkmadan önce görme sorunları, karıncalanma vb. belirtilerle karakterizedir.

Adet migrenleri birkaç saat veya en şiddetli vakalarda günlerce sürebilir. Bu durumlarda, bir kadının normal bir yaşam sürmesini ciddi şekilde kısıtlarlar.

Bu migren tipinin tetikleyicileri nelerdir?

Lancet çalışmasından bahsederken daha önce bahsedildiği gibi, gerçek şu ki klinisyenler henüz adet migreninin kesin tetikleyicilerini bilmiyorlar. Ancak, aşağıdaki hipotezi önerme eğilimindedirler.

• Menstrüel migren, östrojen ve progesteron gibi kadın hormonlarında bir azalma ile ilişkilidir.
• Menstrüasyondan birkaç gün önce ve başlangıcının ilk günlerinde bu hormonlar büyük ölçüde düşer.
• Zaten migrenden muzdarip olan kadınlar, adet dönemlerinde daha şiddetli ataklar yaşarlar.
• Stres veya kötü beslenme gibi faktörler durumu daha da kötüleştirebilir.
• Migren her zaman bir aile öyküsüne sahiptir.

Nasıl tedavi edilir?

2002 yılında, London City Migren Kliniği araştırma yaptı. Bu durumun tedavisi için iki yaklaşım önerdiler.

İlk olarak, daha hafif vakalarda steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) kullanılabilir. İkincisi, triptanlardır. Bunlar serotonin reseptörlerinin seçici agonistleridir. Doktorlar bu ilaçları akut migren vakalarında reçete eder.

Ancak, daha önce de belirttiğimiz gibi, bu yaklaşımlar her zaman istenen etkiye sahip değildir. Bu gibi durumlarda, doktorların doğum kontrol stratejilerine başvurması en olağan şeydir. Bunun nedeni hormonları düzenlemeleridir. Ayrıca stres ve diyet de dikkate alınmalıdır. İkinci açıdan, peynir, sosis, çikolata gibi amin içeren tüm gıdalar ve ayrıca gıda katkı maddeleri iltihaplanmayı artırma eğilimindedir.

Sonuç olarak, adet migreni çeken kadınlar tıp uzmanlarına danışmaktan çekinmemelidir. Aslında, tıbbi tedaviyi takip etmek ve yaşam tarzı alışkanlıklarına dikkat etmek, bu tür migrenlerin etkisini azaltmanın anahtarıdır.