Kişilik Bozuklukları: Görünenden Fazlası
Bazen başka insanların davranışları bizim açımızdan rahatsız edici ve anlaşılmaz olabilir. Muhtemelen başkalarının kişilikleri hakkında sizi şaşırtan ama cevap bulamadığınız durumlar olmuştur çoğu zaman.
Kişilikler, kaya gibi sağlam ya da mükemmel bir şekilde biçilmiş kumaşlar değildir. Tam tersine, çok fazla çatlak ve oyuk vardır bu yolda. Ama kimi zaman bu oyuklar öyle güçlüdür ki o kişinin karakteristik bir özelliği haline gelebilir.
Bazı zamanlarda kişinin rahatsız edici özellikleri, bir istisna olarak değil, sürekli bir davranış şablonu olarak kendini gösterebilir. Bu özelliklere kişilik bozukluğu denir.
Kişilik bozuklukları nelerdir?
Bir kişilik bozukluğu, ergenlik döneminin sonuna doğru ve ilk yetişkinliğin başında kendini gösteren bir davranış şablonudur. Davranışları, başkalarıyla olan ilişkilerini değiştirir.
Kişilik bozukluklarında gözlemlediğimiz şey, belli özelliklerin kişinin davranışlarında merkez konumu almasıdır. Mesela, belli durumlarda hepimiz dikkat merkezi olmak isteriz ama bazı insanlar, her durumda dikkat çekmeye çalışmadan duramaz.
En çok reddedilen kişilik bozuklukları
Unutmayın ki bazı uyumsuz özellikler, farklı durumlarda ve zamanla sabit kalan sürekli davranışlara dönüşebilir. En çok strese yol açan kişilik bozukluklarından bazılarını açıklayacağız.
Narsist kişilik bozukluğu
Bu kişilik bozukluğundan muzdarip insanlar, genel bir muhteşemlik duygusuna sahiptir ve başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyar. Kendilerini çok önemli bulurlar ve sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ve aşk fantezileriyle zihinleri meşguldür.
Narsistler, kibirli tavırlar ve empati eksikliği sergiler. Hedeflerini kullanmak için ilişkilerden faydalanırlar. Kendilerini eşsiz ve özel görürler. Numaracı ve sömürücü kişilerdir ve başkalarını çok kıskanırlar.
Paranoid kişilik bozukluğu
Bu bozukluktan muzdarip insanlar, çevrelerine karşı güvensizlik ve şüphe duyar ve başkalarının davranışlarını kötücül olarak yorumlarlar. Sürekli olarak herkesin onlara karşı komplo kurduğunu ya da bazı kişilerin haksız yere hakaret ve suçlamada bulunduğunu düşünürler. Onları tanımak kolaydır çünkü sizin niyetlerinize, şüphe ve güvensizlikle yaklaşırlar.
Sadakati takıntı haline getirmişlerdir ve her an başkalarının onlara ihanet edeceğinden ve insanların onlar hakkında bildiği şeylerin, aleyhlerine kullanılacağından şüphe ederler.
Bu durum nedeniyle samimiyet ve güven kurmakta gönülsüzdürler. Ayrıca ihanete uğradıklarını düşündükleri takdirde uzun süre kin tutar ve sürekli bu durumdan yakınırlar. Kişinin bu davranışı, partnerine karı göstermesi tuhaf değildir zira onların sürekli sadakatsiz davrandıklarını sanırlar.
Borderline kişilik bozukluğu
Bu kişilik bozukluğu, genel olarak kişiler arası ilişkilerde ve kişinin öz imajında istikrarsızlıkla kendini gösterir. Ayrıca dikkat çeken bir fevrilik söz konusudur ve bu durum, ilk yetişkinlikte başlayarak farklı bağlamlarda yaşanmaya devam eder. Bu kişiler yaşadıkları sıkıntılar yüzünden başkalarını suçlama eğilimindedir.
Bu rahatsızlığa “borderline” (Sınırda) denmesinin nedeni, bu kişilerin aşırı nevrotiklik sınırında olmasıdır ve belli durumlarda psikotik epizotlara yol açabilir bu rahatsızlık.
Depresyonla beraber, bu bozukluk halk arasında en fazla hızla yayılan rahatsızlıktır. Bu nedenle bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde ele almak istiyoruz. Bu bozukluktan muzdarip insanlar, istikrarsız ilişkilere sahiptir. Her şey ya pozitif ya da negatiftir. Ortası yoktur.
Borderline kişilik bozukluğunun en güç yanı, duyguların düzenlenmesidir. Terapide kişinin kendini onaylaması ve değiştirebilmesi, kabul etmesi ve duygularını düzenlemesine odaklanılır.
Anthony Bateman ve Peter Fonagy’nin mentalizasyon teorisi gibi pek çok teori, bu kişilerin kendilerini ve başkalarını subjektif bir şekilde anlayamadığını söylemektedir. Yani acılarını, zihinsel bir filtreden geçirmeksizin doğrudan eyleme geçirirler.
Mantıklı bir şekilde anlayamadıkları sıkıntıları, kompülsif eylemler şeklinde gerçeğe dönüşür. Kendine zarar verme ve intihar olasılığı, bu bozuklukta diğerlerine göre fazladır. Bu hastalığı tedavi amaçlı bir diğer popüler terapi ise Marsha M. Linehan’ın Diyalektik Davranış Teorisi’dir.
Linehan, kendisi de bu bozukluktan muzdariptir ve bu hastalığa neden olan biyolojik bir yatkınlık olduğunu fakat çevresel faktörlerin “patlamayı” tetiklediğini söylemektedir. Bu rahatsızlığı konu alan filmlerden bazıları, Girl, Interrupted ve İspanyol filmi La Herida (Yara)‘dır.
Bağımlı kişilik bozukluğu
Bu bozukluk, korku ya da endişe kişilik bozukluğu şeklinde sınıflandırılır. Bu insanlar, sürekli birinin ilgi ve bakımına aşırı ihtiyaç duyar. Bu da teslimiyet, bağımlılık ve ayrılık korkusuyla sonuçlanır.
Bağımlı insanlar, kendi başlarına karar almaktan korkar ve başkalarının teminat ve onayına ihtiyaç duyarlar.
Bağımlı insanlar, kendilerini duygusal olarak veremeseler bile çaresizce bir partner ararlar çünkü terk edilmiş ve yalnız hissetmekten kurtulmak isterler. Bazen kendilerini terk edilmiş hissettiklerinde belli sınırları zorlayıp başkalarını suçlayarak dikkat çekmeye çalışırlar.
Histrionik kişilik bozukluğu
Bu bozukluğa sahip insanlar, aşırı duygular sergiler ve sürekli dikkat çekmeye çalışır. Dikkat çekmek için insanları ayartmaya çalışır, yapmacık ve fazla hevesli davranırlar. Bu davranışlar, egosantrizm ve sosyal ilişkilerinde huzursuzluğu kabul edememeleriyle ilgilidir.
Histrionik insanlar, ne pahasına olursa olsun ilgi merkezi olmak isterler. Bunu muhteşemlik ya da aşırı mağduriyet havasıyla yapabilirler.
İyi sosyal becerilere sahip gözükürler ama aşırı drama ve tiyatral hâleri nedeniyle ilişkileri hasar görür. Hüsranı iyi karşılamazlar ve her tür terk edilme ya da ilgisizlik, onlar için hoşgörülemez bir kabahattir ve bu da pek çok sıkıntıya yol açar.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.