Kendinizi Değerli Hissettirecek 3 İpucu
Kendinize değer vermeyi öğrenmenin gerekli olduğunu binlerce kez duymuşsunuzdur. Hayat şartlarınız beklediğiniz gibi geliştiyse, muhtemelen kendinize bu değeri vermekte ya da kendinizi bunu uygulamaya koymakta sıkıntı yaşamazsınız. Ama şartlar sizin istediğiniz gibi gelişmediyse, kendi değerinizden şüphe duymanıza neden olan deneyimlerden geçtiyseniz, belki de bunu tersine çevirmek için ne yapacağınızı bilmiyorsunuzdur.
Kendinize değer vermeyi öğrenmek, herkes gibi sizin de değer görmeyi hak eden insan olduğunuz fikrini özümsemeniz anlamına gelir. Siz de tıpkı diğer insanlar kadar değerlisiniz ve siz de koyduğunuz hedeflere diğer insanlar gibi ulaşabilirsiniz. Aynı şekilde, değerinizi korumak için kendinizi başkalarından saklamaya, başkalarına karşı savunmaya veya onlarla yüzleşmek için herhangi bir taktiğe ve stratejiye ihtiyacınız yoktur.
“Siz de evrendeki diğer herhangi bir insan gibi, sevgiyi ve şefkati hak ediyorsunuz.”
– Buda
Zayıf bir özgüvenden güçlenmiş birine dönüşmek hiç de kolay değildir. Zaman, çaba ve sabır ister. Güzel tarafı şu ki; bu gerçekleştirilebilir. Bundan öncesindeki ve şimdi olduğunuz şeyden birden uzaklaşıp kendi kendine yeten bir insan olamazsınız. Şüphelerden arınmak o kadar da kolay değildir. Bu işin püf noktası, bazı taraflarımızı düzeltmek, böylece öz-değer eksikliğinin hayatımıza engel olmaktan çıkarmaktır. İşte bunlar, kendinize değer vermeyi öğrenmek için kullanmamız gereken üç ipucudur.
1. Kendiniz olmak: Kendinize değer vermeyi öğretmenin ipucu
“Kendin ol” ifadesi yeni bir şey değildir. Peki, nasıl başarılır? Kendimizi olduğumuz gibi göstermek için iç dünyamızla nasıl bağlantı kurabiliriz? Aradığımız şey size sihirli bir formül vermek ya da yanlış iyimserlikler yaratarak sizi aldatmak değildir. Aslında, kendin olmak hiç de kolay değildir. Özellikle hayatta kalmanın tek yolunun kesinlikle kendin olmayı bırakmak olduğu durumlar vardır. Bazı kısıtlı şartlar bizi buna zorlar: kendin olmayı unutmayı.
Örneğin, aşırı eleştirel bir ortamda büyüdüğünüzde veya o ortamda uzun bir süre kaldığınızda özgüveninizi geliştirmek kolay olmaz. Elbette kendinize değer vermeyi de öğrenemezsiniz. Tam tersine, kafanızdaki şey, kendinizin değersiz bir insan olduğu ya da çok az değeri olan bir insan olduğunu düşünmek olacaktır. Bu yüzden bu düşünce kafamızdan silinmeli ya da en aza indirilmelidir.
Kendiniz olmaya başlamanın tek yolu, kendiniz olmanıza izin vermektir. Bir başka ifadeyle, harekete geçmeden önce kafanızda bu kadar ölçüp tartmayın. Bu kadar çok düşünmeniz size bir faydası yoktur. Konuşmadan önce içinizde bir şey sürekli size: “bekle, yapma” ya da “dur, konuşma” şeklinde yönlendirmeler yapıyordur. Yapmanız gereken o küçük sesi görmezden gelmektir. Çok fazla düşünmeden bir şeyler yapma riskini göze alın. Aklınıza geldiği şekilde, içinizden geldiği gibi konuşun. Kendinizden ödün vermeyeceğiniz konulardan başlayın ve konuşmaya devam edin. Sürekli bunu yapmazsanız bir şey elde edemezsiniz.
2. Korkularınızla, özellikle de başarısızlıklarınızla yüzleşin
Başarısızlık, özellikle kendilerine değer vermeyi öğrenmeyi bilmeyenler arasında abartılmış bir kavramdır. Başarısızlık konusunu dikkatlice ele aldığımızda, tüm insanlar olarak binlerce başarısızlık hikayesi yazabiliriz ve övüneceğimiz başarılarımız ise sadece birkaç tane ile sınırlıdır.
Hata ve başarısızlık her gün tükettiğimiz ekmek gibidir. Günümüzde insanlar başarı konusuna o kadar çok saplantılıdır ki, çoğu kişi başarısızlık yaşadığında paniğe kapılır. Bazı istisnai ve ilginç durumlarda olduğu gibi insanlar, büyük başarıların birçok başarısızlık denemesinin ardından geldiğini unutur.
Korkularınızın sizi esir almasına izin verirseniz, özellikle başarısızlık korkusunun, kendinize değer vermeyi öğrenmeniz imkansız hale gelir. Bir insan, güçlü yanlarını başarısızlıklar karşısında keşfeder, başarılı olduğu zamanlar da değil.
Başarısızlığı, öğrenmek için bir fırsat olarak düşünmeye başlamalıyız. Nerede başarısız olduk? Neden başkası başardı? Kendimizi nasıl geliştirebiliriz? Böylece, iyi entegre edilmiş bir başarısızlık kavramı madalyonun öbür yüzünü, öğrenmeyi gösterir. Bilim ve bilginin başarıya ulaşmak için seçtiği yol olan ünlü deneme- yanılma formülünü karşımıza çıkarır.
3. Şikayet etmeden, sınırlarını kabul et
Kendinize değer vermeyi öğrenmek alçakgönüllü olmaktan daha iyi bir yöntem olamaz. Alçakgönüllülük herkesin önünde başınızı eğmek demek değildir, bir insanın sınırlarını bilmesidir. Hataların, eksikliklerin ve boşlukların insan olmanın bir parçası olduğunu kabul etmek demektir. Eğer güçlü bir özgüvene sahipsek, bu bizi korkutmaz ve kendimizi diğerlerinden daha aşağıda hissetmemize neden olmaz.
Kişisel sınırlar ve gerçekliğin dayattığı sınırlar vardır. Kimse bunlardan kaçamaz. Bunları veya hedeflerimize ulaşmamızda her zaman ortaya çıkan zorlukları görmezden gelmek, narsisizmi yansıtan abartılı bir tutumdur. İstediklerimize ulaşmanın kolay yolu varken, gerçeklik neden bize özel bir yer versin ki?
Narsist kişiler, kendine değer verme kavramını uç boyutlara taşır. Kendine değer vermeyi bu kişiler yanlış değerlendirmektedir. Narsisizm, kendinize dışarıdan bakmak ve gördüklerinize hayran olmak istemektir. Kendini sevmek, iyi ve kötü taraflarımızla içimizden kendimizi sevdiğimizi onaylamaktır. Bu kişinin dışarıdan nasıl göründüğüyle değil, içeriden nasıl hissettiğiyle ilgilidir.
Kendine değer vermeyi öğrenmek, hepimizin uygulaması gereken bir görevdir. Yeni moda bir slogan değildir. Refah duygumuzun çoğu kendimizi onaylama duygusundan kaynaklanır. Kendinize değer verme çabanız başarısız olursa, ilerlediğiniz yolda durun ve yeniden kendinize yeni bir yol çizin.
Soğan soymak
Bir soğanı soyduğumuzda iki şey olur: kaç katman soyacağımızı bilmeyiz ve aynı zamanda “ağlarız”. Hayatımız boyunca karşılaştığımız dış koşullar, kaldırmakta olduğumuz soğan katmanlarıdır. “Başaramayacaksın”, “Çalışarak istediğini elde edeceğini sanmıyorum”, “asla iyi bir iş sahibi olamayacaksın” … Küçük yaşlardan beri duyduğumuz cümleleri, aklımıza yerleştiriyoruz ve onları doğru kabul ediyoruz.
“İç acılarımızı dinlemek ve anlamak, karşılaştığımız sorunların çoğunu çözecektir.”
– Thich Nhat Hanh
Bu koşullanmadan uzaklaştıkça, kendi benliğimizin derinliklerine ineriz ve kendimizi küçümsememizin öğrenilmiş bir duygu olduğunu fark ederiz. Şimdiye kadar görmediğimiz bir şeye gözlerimizi açarız. Ancak bu her zaman kolay değildir. Kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar harika bir şekilde kendini özgürleşmiş hisseder. Diğerleri ise iniş ve çıkışlarla dolu bir yolda ilerlemek zorundadır. Bu yolda acı da zorluk da vardır.
Bu nedenle, kendimize değer vermeyi öğrenmek için, bize yıllardır empoze edilen, bilinçsizse karakterimize yapıştırılan etiketlerden kendimizi kurtarmamız bizim için çok önemlidir. Kendimize inandığımız ve inanmaya başladığımız etiketler. Onlarla o kadar çok özdeşleşmişizdir ki, hep bize yakıştırılan sıfatlara göre hareket etmiş ve potansiyelimizi sınırlamışızdır. Artık tüm sınırlarımızı geride bırakıp gerçekte kim olduğumuzu görmeye başlamamız gerekir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Orth, U., & Robins, R. W. (2014). The development of self-esteem. Current directions in psychological science, 23(5), 381-387.
- Forth, A., Sezlik, S., Lee, S., Ritchie, M., Logan, J., & Ellingwood, H. (2021). Toxic relationships: The experiences and effects of psychopathy in romantic relationships. International journal of offender therapy and comparative criminology, 0306624X211049187.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.