Kendi Acınızın Tutsağı Olmaktan Nasıl Kurtulursunuz?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Acının insanın doğasında var olan bir şey olduğunu söylüyorlar. Belki de hayatta olmanın bedeli ya da zayıflıktan güç alıp ilerlemek için sürekli bir sınavdır. Kimse gerçekten bilmiyor. Ancak, bildiğimiz şey onun var olduğu.
Fiziksel acı, varoluşsal acı… Hangisinin en yoğun olduğunu bilmek zor. Hatta bazen el ele giderler.
Depresyon genellikle hastayı, hastalığı daha da kötüleştiren yoğun kas ve iskelet ağrısına sokar. Sonra uzmanlara göre hem fiziksel hem de psişik boyutların yan yana göründüğü fibromiyalji var.
Hiç kimse acıya yabancı değildir. Ayrıca, herhangi bir zamanda ve birçok nedenden dolayı olabilir.
Farklı insanların acıyla nasıl farklı şekillerde yüzleştiğini görmek ilginç. Aslında, bazıları yeterli bir yaşam kalitesini sürdürmeyi ve bazen çok hareketsiz olduğu ortaya çıkan bu görünmez zincirlerin acısını hafifletmeyi başarır.
Şimdi ıstırabı yönetmek için bazı yönergelere bir göz atalım.
1. Sonsuza kadar sürmeyecek
Doktorlar genellikle bu gerçeği açıklar. Aslında, acının kendisinin bir amacı vardır. Size, yanlış bir şeyler olduğunu söyler.
Örneğin, kolunuzu hareketsiz bırakan bir ağrı, kalp krizi geçirmek üzere olduğunuzu gösterebilir. Veya zonklayan kafanız sizi yorgun ve stresli olduğunuz konusunda uyarıyor.
Gerçekten de ağrı bir göstergedir, ancak sürekliliği devam edecek diye bir kesinlik yoktur. Köken fiziksel ise, beyniniz genellikle farklı yoğunluktaki aşamalarda gönderir.
Bununla birlikte, durumun psikolojik olması durumunda, onu zayıflatmak büyük ölçüde size bağlıdır. Kökeni ile yüzleşmelisiniz.
2. Acı çekmeye karşı tutum
Acı çekme gerçeğine katılmanın en iyi yollarından biri, hiç şüphesiz, onun kökenini anlamak ve sonunda kurtuluşun geleceğine inanmaktır. Gerçekten de, onunla başa çıkma tutumunuz anahtardır.
Bu zamanlarda iyimser düşünmek zor olabilir. Bununla birlikte, bireyin iradesinin bir hastalığın çok daha kısa sürmesine veya kendi kendine geçmesine izin verdiği pek çok örnek vardır.
Cesaret kırma, olumsuzluk ve depresyonun ağrı üzerinde etkisi vardır. Hatta ağrı kesiciye başvuracak kadar artırabilirler. Bir amaç, bir hedef, bir hayal aramalısın.
İster depresyon, ister migren ya da bir umutsuzluk ve üzüntü zamanı olsun, her şey bir doz iyimserlikle karşı karşıya kalınırsa daha iyi olur.
İyice pekiştirilmiş özgüven ve günlerinizi coşkuyla yaşamaya devam etme arzusu, sizin için herhangi bir vitamin veya ağrı kesiciden çok daha fazlasını yapacaktır.
3. Sosyal destek
Anlaşıldığını ve önemsendiğini hissetmek, aynı zamanda acı hapishanesinden kaçmanıza da yardımcı olur. Gün geçtikçe ağrınız azalır ve önünüzde umut verici bir ufuk görebilirsiniz.
Gerçekliğinizi ve ıstırabınızı paylaşabilmek, şüphesiz yüklerinizi hafifletmenize yardımcı olacaktır.
Bazen acı, iyi anlaşılmaz ve birçok insanı yalnızlık hissine kapılmasına neden olur.
“Hep aynısın” veya “O kadar da kötü olmayacak” diye birbirini suçlayan akrabalar, kişisel acınızı daha da artırır. Bu son derece yaygın bir durumdur.
Bu nedenle, yeterli desteği nasıl arayacağınızı bilmelisiniz. O kişiyi veya sizi gerçekten anlayabilenleri bulun, çünkü onlar da aynı şeyi yaşadılar ya da size yakınlar.
Ağrı, vücudunuzda veya hayatınızda bir şeylerin yanlış olduğunu söyleyen geçici bir durumdur.
Ağrıyı gidermek, tıbbi veya kişisel olsun, zaman ve çok fazla yardım gerektirir. Ayrıca, iradeye ihtiyacınız vardır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.