Kayıp Bir Ruhun Ana Belirtileri
Kayıp bir ruh pek çok insanın duyduğunda anlayabileceği kavramlardan bir tanesidir. Yine de, bunu kelimeler ile tanımlamak kolay değildir, çünkü biraz belirsizdir. Öncelikle, “ruh” fikrinin kendisi biraz belirsizdir. Dinde, bu konsept vücutta bulunan ve maddi olmayan bir madde ile eşdeğerdir. Ancak, konuşma dilinden bahsedecek olursak, bu kavram kişinin iç dünyasına atıfta bulunur.
Kayıp bir ruh fikrinin pek çok mit ve efsanede bulunduğunu da unutmayın. Genel olarak bedensiz bir ruha atıfta bulunur, bir kaybın ya da ödenmemiş bir borcun suçu nedeniyle sonsuza dek amaçsızca dolaşmaya mahkumdur. Psikolojik açıdan da, şu ya da bu şekilde bu tanıma benzer bir tanım söz konusudur.
Benzer şekilde, psikolojinin yanı sıra kayıp bir ruh kavramı psikiyatri ya da şamanizm gibi farklı alanlarda da ortaya çıkar. Tüm bu alanlarda benzer anlamlara sahiptir, ancak bariz bir şekilde, farklılıkları da vardır. Bu konuda daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin!
“Sen bir ruh sanatçısısın. Kendini bul ve kendi yolunla ifade et. Sevgini açıkça ifade et. Hayat bir rüyadan başka bir şey değil.”
– Don Miguel Ruiz
Psikolojide Kayıp Bir Ruh
Kayıp bir ruh psikolojide belirli bir kategoriye sahip olmasa da (hatta bu bir sendrom dahi değildir), yine de pek çok psikoloğun modeller ile çalışmak için kullandığı konseptlerden bir tanesidir.
Ruhları kayıp olan insanlar, tam anlamı ile depresif ya da endişeli değildirler. Ancak, kendileri ile bağlantılarının eksikliğini gösteren özelliklere sahiptirler.
Kayıp bir ruhun dört temel özelliği şunlardır:
- Savunmacı bir şekilde davranırlar. Genel olarak, bu insanların derin korkuları vardır. Bu, kendilerinin bile bunları fark etmelerine neden olan bariyerler koymalarına neden olur. Problem şu ki, kendilerini onlar da tanıyamazlar çünkü söz konusu olan korkular her şeye nüfuz etmiştir.
- Dar görüşlüdürler. Kayıp ruhlar çoğu zaman sarsılmaz inançlara ve fikirlere sahiptirler. Gerçekte, değerleri ve inanç sistemleri savunma kalkanlarının bir parçasıdır ve bu yüzden bu şeyleri yeniden değerlendirmeyi reddederler.
- Aynı hataları tekrar tekrar yaparlar. Bu tür insanlar kendilerini sürekli olarak aynı olumsuz durumlarda bulurlar. Bu onları savunmacı yapan faktörün bir kısmını oluşturur.
- Köksüz hissederler. Sanki kendi evlerinde yabancıdırlar. Arkadaş gruplarının bir parçası değildirler ve işlerine ya da zamanlarını meşgul etmek için kullandıkları hobilere karşı muazzam bir tutku geliştirmezler.
Şamanizmde Kayıp Ruh Kavramı
Bu felsefe tam olarak kayıp ruhlar kavramına değil de ruhun kaybı kavramına olan inanca katılır. Evet, bu benzer bir kavramdır, ancak özdeş değildir. İkincisi daha ziyade sosyal anksiyete hastalığının bir parçasıdır. Genellikle, kültürel bir sendromdur.
Ruhun kaybını karakterize eden şey kendiniz olmama hissi, ya da bazı kısımlarınızın uykuda ya da tamamen kayıp olduğunu hissetmektir. Bunun bir sonucu olarak enerjinizi ve canlılığınızı da kaybedersiniz. Benzer bir şekilde, neredeyse her zaman depresyon ve fiziksel bitkinliğin eşlik ettiği güçlü bir boşluk ve anksiyete duygusu deneyimleyebilirsiniz.
Sosyal anksiyete bozukluğu Meksika şamanizminde görülür. Bu durumun semptomlarından bazıları şunlardır:
- Tıkanmış hissetmek.
- Kafa karışıklığı ya da eksik olma hissi.
- Hayat ile ilgili bir hayal kırıklığı.
- Kendini bir yabancı olarak algılamak.
- Bağımlılıklara sahip olmak.
- Bir karanlık hissi.
- Diğer insanlardan çekilmek ve onlar ile temasa geçmeye dair bir korku.
- Sürekli yorgunluk.
- Değişime dair bir ihtiyaç, ancak bunu gerçekleştirememe durumu.
Bir Araya Gelmek
Hiç kimse iyi bir sebep olmaksızın kayıp bir ruh haline gelmez ya da ruhunu kaybetmez. Öyle bir olur ki, kendinizi tanımak için başlangıçta birinin sizi tanımasına ihtiyacınız vardır. Hala orada olduğunuzu size söyleyebilecek birine ihtiyaç duyarsınız. Normal çocuk gelişimi koşullarında annelerin ve diğer bakıcıların yapması gereken şey de budur.
Ne yazık ki, bu her zaman olmaz. Çoğu zaman anneler orada değildir ya da basitçe yapamadıkları için sizi tanımayı reddederler. Aynı zamanda, çocukluğunuz sırasında kafa karıştırıcı ve acı verici durumlar da yaşarsınız ve ardından koşullarınız o kadar istilacı bir hale gelir ki bu kendini tanıma için size yer bırakmazlar.
Bir insanın kendisi ile dünyanın geri kalanı arasına duvar örmesinin pek çok nedeni vardır. Ancak, bunun esas nedeni oldukları insan olmaktan kaçınmaktır. Bu tür şartlar altında, gidecek hiçbir yere sahip olmamak ya da er ya da geç bir yere gitmek istemek duygusu ile birlikte bir tuhaflık hissi de ortaya çıkar. Kişi ruhunu kaybetmemiştir ama kendisine empoze etmekte olduğu bir savunma mekanizması olarak ruhunu gizli tutar.
Kendinize giden yola geri dönmek zahmetli bir iştir ve böyle bir arzunun orada olmaması dahi çok yaygındır. Her halükarda, bu tür bir yolculuğa çıkabileceğinizi ve kim olduğunuzu öğrenebileceğinizi bilmelisiniz. Yardıma ihtiyacınız olabilir, ancak bu kesinlikle yapılabilir bir şeydir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Bustabad, S. A. (2008). Inmunología clínica y estrés. En busca de la conexión perdida entre el alma y el cuerpo. Rev Cubana Salud Pública, 34(3), 1-2.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.