Logo image
Logo image

Kabul Etmek, Boyun Eğmek Değildir

3 dakika
Kabul Etmek, Boyun Eğmek Değildir
Son Güncelleme: 17 Nisan, 2017

Çoğu kez tamamen kontrolümüzde olmayan durumlar yüzünden acı çekeriz. Hatta kimi zaman, olumsuzluğun kendisinden ziyade olanları kabul etmeyi reddettiğimiz için daha fazla zorluk yaşarız.

Duygularımız, kesinlikle gereklidir ve onları bastırmaya çalışmak yanlıştır. Üzüntü, dengemizi sağlama ve iyi hissetmediğimizi başkalarına anlatmanın yoludur. Endişe sayesinde kendimizi belli risklerden ve tehlikelerden koruruz. Tiksinti ise hastalık kapmamıza engel olur.

Mevcut duruma uyan ve genel olarak farklı durumlara uyabilen duygular, gereklidir ve ayakta kalmamıza yardımcı olur. Problem, belli bir duygu görevini yerine getirmediğinde ve bize karşı hale geldiğinde ortaya çıkar. Sanki kendi ayağımıza çelme takmışızdır ve duygularımız en kötü düşmanlarımız haline gelmiştir.

Bildiğimiz gibi, iyi ya da kötü hissetmemiz, mevcut gerçeklere nasıl yoğunlaştığımıza bağlıdır. Buda’nın da dediği gibi: acı kaçınılmazdır, ama acı çekmek size bağlıdır. Nasıl ve ne kadar acı çekmek istediğinize kendiniz karar verebilirsiniz. Bunun için anlamanız gereken şeylerden biri şu:dünya belirsizlikle dolu ve çok az şey üzerinde kontrole sahibiz.Ama bu oyunun bir parçası o kadar.

Some figure

Boyun mu eğiyoruz?

Hiç de değil. Bu makalenin başlığında olduğu gibi: kabul etmek, boyun eğmek demek değildir. Çoğu insan, yeterince yakınmadıkları, ağlayıp sızlamadıkları ve yolunu şaşmış dünyaya kızmadıkları takdirde, boyun eğdiklerini ve zayıf olduklarını düşünürler. Oysa, tam tersi doğru.

Zayıflık, enerjimizi ve değerli zamanımızı kontrolümüzde olmayan, değiştiremeyeceğimiz bir şeye harcamaktır. Tekrar ediyorum, duygular çok önemlidir ama sadece belli bir yere kadar. Bu sınır aşıldığında, faydasız hâle gelirler.  

“Kabul etmek… Teslim olmak değildir bu; ama hiçbir şey, değiştiremeyeceğiniz bir duruma direnmek ve onunla savaşmak kadar vaktinizi boşa harcayamaz.”

– Dalai Lama

Dilekler, amaçlar, tutkulu projeler ve hayaller sahibi olmak, mutlu olmak ve hayatın anlamını bulmak için esastır. Hoşumuza gitmeyen bir şeye boyun eğmemeliyiz. Onu değiştirmeye çalışmalıyız. Aynı şekilde, çok değerli bir şeye sahip olmak istiyorsak, o şeyin peşinden gitmeliyiz ve elimizden geliyorsa, onu bulup tadını çıkarmalıyız.

Dolayısıyla, boyun eğmekten bahsetmiyoruz. Bir şeyi istiyorsanız, peşinden gitmeli ve yolculuğun tadını çıkarmalısınız. Ama önemli olan, bir şey için ne kadar çok mücadele verirsem vereyim, kontrolüm dışındaki faktörler nedeniyle işler ters gidebilir. İşte kabul etmek konsepti burada işin içine girer.

Hayat mükemmel değildir

Ne olmuş yani? Hayat mükemmel değildir, hiç bir zaman mükemmel olmadı ve olmayacak da. Bunu kabul etmek zorundayız. Kabul etmek, işlerin bazen lehime bazen de aleyhime gittiğini anlamaktır. Ve bu normal bir şeydir. Hayatın bir parçasıdır. Bu iyi bir şeydir çünkü her şey mükemmel olsaydı, güzel zamanların kıymetini asla bilmezdik.

Zaferlerin tadını çıkarabilmek için başarısızıklar yaşamanız gerek. Dolayısıyla, kendinize şunu söylemeniz çok önemli: Her şeyin yolunda gitmesine çalışacağım ve elimden geleni yapacağım. Ama işe yaramazsa, çok kötü. Elimde olmayan şeyler var ve bunlar için gerektiğinden fazla üzülmeyeceğim. Başka fırsatlar gelecektir.

Bunu söylemek yetmez. İnanmalısınız da. Çünkü gerçek bu. Yol boyunca binlerce engelle karşılaşacaksınız. O yüzden, bu gerçeği bir an evvel kabul etmeniz iyi olacaktır. Bunu kabul etmek, sizi gereksiz acılardan kurtaracaktır.

Kabul etmeyi öğrenmek…

Some figure

Dünya daima olmasını istediğiniz gibi değildir: bu sizi ne kadar kızdırsa, üzse ya da endişelendirse de gerçek bu. İşler her zaman istediğiniz gibi gitmez. Bunu kabul ederseniz, duygusal bakımdan çok daha sakin ve rahat olursunuz. Böylece durumu net bir şekilde görebilirsiniz. Duygularınızın size baskınlık kurup görüşünüzü kapamasına izin vermezsiniz.

İnsanlar beklediğiniz gibi davranmaz: Herkes, dilediğini yapabilecek şekilde kendi zihniyetine sahiptir. Başkaları hakkındaki beklentilerinizi bir kenara bırakın. Onlardan hiçbir şey beklemeyin. Bırakın, insanlar sizi şaşırtsın ve size sunabileceklerinin tadını çıkarın.

İnsanlar hata yapar, siz de öyle: Kendi hatalarınızı düzeltmeye ve başkalarının da bunu yapmasına yardımcı omaya çalışın. Ama başkalarını ya da kendinizi başarısızlık yüzünden kınamayın, çünkü hata yapmak da oyunun bir parçasıdır. Ve hatalar sayesinde pek çok şeyde iyi oluruz.

“Sana acı veren şeylerle, başkalarının canını yakma.”

– Buddha

Kabul etmek, her şeyin olduğu gibi iyi olduğunu ve olması gereken her şeyin olacağını fark etmek demektir. Ama değişim için daima yer bırakmalıyız ve geleceğe odaklı sakin ve sevgi dolu bir tavırla bir durumu düzeltmek için harekete geçmeliyiz.  

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.