İyi Şeyler Zaman Alır; Kolay Elde Edilen Kolay Kaybedilir

Başarının sırrının ödül için beklemesini bilmek olduğu sıklıkla söylenir. Bu bazen doğru olsa da, iyi şeyler plansız bir şekilde neredeyse aniden başımıza gelir. Başarımız her zaman şansa bağlı değildir daha çok gösterdiğimiz çabayla ilgilidir.

Hazırlıklı olmak her zaman önemlidir. Anı yaşamayı bilmek daha da önemlidir ama bizim asıl yeteneğimiz çok çalışmanın getirisi olarak sonunda elde edeceğimiz şeyleri beklemesini bilmektir.

Hayallerimizin ve isteklerimizin gerçekleşeceğine güvenmenin kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak doğru başa çıkma stratejilerine eşlik eden pozitif ve gerçekçi tutumun işimize çok yarayacağından emin olabiliriz. Sizi bu konu hakkında düşünmeye davet ediyoruz.

Bekleme sanatı

Zamanımızın çoğunu bekleyerek, çizgiler çizerek, trenlerimizin gelmesini bekleyerek ve fırsatlar kapımızı çalmadığı için hayal kırıklığına uğrayarak harcarız. Bekleme sanatının bir sırrı vardır: Beklerken kendi gerçeğimizi inşa edebiliriz.

Stanford Üniversitesinden psikolog Walter Mischel hangi yeteneklerin hedeflerin gerçekleştirilmesi ve sonuç olarak da başarıyla ilişkili olduğunu keşfetmeyi denemek için bir çalışma yaptığında tarih 60’lı yılları gösteriyordu.

Mischel’in çalışmasının ana fikri, kişileri çocukluktan itibaren eğitmek ve güçlendirmek için bu temel stratejileri izole etmekti. Bu amaçla, şu deneyi gerçekleştirdi:

• 4 yaşındaki bir grup çocuğu üzerinde bir kavanoz şeker olan bir masanın etrafına oturttu. Psikologlar çocuklara 20 dakika beklerlerse bir yetişkinin onlara daha büyük bir ödül getireceğini söylediler.
• Üç çocuktan sadece biri dayanıp bekleyebildi ve sonuçta şu ilişki keşfedildi: sabreden öğrenciler akademik hayatlarında daha başarılıydı.
• Başarma yetisi, hayal kırıklığını tolere edebilme, duygusal kontrol, motivasyon ve “bastıran açlığa” teslim olmama yetisi bu çocuklardaki başarıyı belirleyen faktörlerdi. Aynı faktörleri yetişkinler için de geçerli olarak kabul edebiliriz.

İyi şeylerin olması için için çaba, fedakarlık ve tutku gerekir

“Kolay elde edilen kolay kaybedilir.” Bu sözün size tanıdık geldiğine eminiz. Bazen, anlık tatmin arayışında olan biriyle karşılaştığımızda, bunun kırılgan, bencil ve ilgisiz bir ilişki olacağını ve sonunda yaralanacağımızı hatta umutsuz bir duruma düşebileceğimi biliriz.

Gerçekten değerli olan şeyler için çaba göstermek, cesur davranmak ve bağlılık duymak gerekir. Beklemenin, hedefimiz olan mutluluğa ulaşarak sonlanması için öz-sevgi ve hevesle yolculuk etmeliyiz.

Eğer iyi bir şeyin bize ulaşması zaman alıyorsa, umutsuzluğa kapılmamalıyız. Çünkü günlük hayatta verdiğimiz mücadele, kendimizi keşfetmemizi sağlayacak yeni roller ve yeteneklerle bizi kesinlikle zenginleştirebilir.

Bu yüzden, eğer bekleme süreci, hedefimize ulaşmak için başa çıkmamız gereken bir süreçse, aşağıdaki yönleri üzerinde düşünmek önemlidir:

• Öz-sevgiyi pekiştirme ihtiyacı. Eğer ilişkinizde aynı kırılganlığın var olduğunu hissediyorsanız, yalnızca güçlü öz-sevginin bazen bizi çevreleyen şiddetli bireysellikle yüzleşebileceğini unutmayın.
• Gerçeğinizle yalnızca “bağlantı” kurmayın, onunla “etkileşime” geçin. Pasif bir ajan olmayın, gerçeğiniz her an yeniden var oluyor ve her defasında çeşitli fırsatların kapısı açılıyor. Yalnızca anlık ve geçici bir tatmin bulmak için bağ kurmayın, bağlılık göstermeli ve zaman, efor ve umut yatırmalısınız.
• Özgürlüğün ve güvenliğin önemi. Gitmek istediğiniz yolu seçmekte özgürsünüz. Kimse sizin adınıza karar vermemeli. Değerinizi bilmek için başkalarının onayını almak gibi bir zorunluluğunuz da yok. İyi şeyler, sınırlarınızı, güçlü yönlerinizi ve değerlerinizi bilerek güvenle ilerlediğinizde gelip sizi bulacak.
• Belirsizliği kabullenmeyi öğrenin. Hayal kırıklığını tolere edebilmeli, hemen elde edebilebileceğimiz hazlara karşı dayanıklı olmasını bilmeli ve aynı zamanda da hayatın belirsizlik demek olduğunu kavramalıyız. Yarın ne olacağını ya da projelerimizin başarılı olup olmayacağını kimse tahmin edemez.

Abartmadan beklemesini bilmek ve çevremizdeki şeyler üzerinde tam olarak kontrol sahibi olmadığımızı kabullenmek her zaman daha iyidir. Belirsizliği kabul etmek pes etmek demek değildir, istediklerimizi elde edebilmek için hareket alanımızda neyi gerçekten değiştirebileceğimize bakmaktır.

Beklemek sizi yormasın, değerli olan her şey sabır, heves ve mücadeleci bir tutum ister.