İnsanlar Sevmedikleri Özellikleri için Başkalarını Eleştirir
Her insan, harika erdemlerin ve bol miktarda bulunan kusurların birleşiminden meydana gelir. Ve hiç kimse bu durum için bir istisna oluşturamaz. Hepimizin içinde hem bir dahi, hem bir ermiş, hem bir diktatör, hem de biraz şapşallık var. Kimse hata yapmadan ya da daha öncesinde yaptıkları bir şeyden pişman olmadan yaşayamaz. Bu yüzden, başkalarını eleştiren kişilerin, aslında savundukları fikirler için hiçbir dayanakları yoktur.
Bununla birlikte, birçok insan sanki durum hiç de böyle değilmiş gibi davranıyor. Herhangi geçerli bir sebepleri veya hakları olmadan, bazı insanlar acımasızca başkalarını yargılamaya devam ediyor. Bu insanlar, başkalarının kusurlarının detaylandırılmış, ayrıntılı bir listesini hazırlamaya her zaman pek bir heveslidirler.
Hatta bu insanlar, bu hataları yapmamak için ne yapılması gerektiğini ve kusurları ortadan kaldırmak için hangi yolun izlenmesi gerektiğini söyleyecek kadar ileri giderler. Başarısızlıklarınıza ve eksikliklerinize sıfır tahammül gösterme lüksüne sahip olduklarını düşünürler.
“Eleştiri şeklimiz, bizim sahip olduğumuzu düşündüğümüz özellikler başkalarında olmadığı için onları suçlamaktan ibarettir.”
– Jules Renard
Eleştiri sürekli bir kısır döngü halini aldığı zaman, sizi eleştiren kişi, muhtemelen hatalarınızı sağlıklı bir şekilde değerlendirememektedir. Bu durum, muhtemelen daha çok “yansıma” olarak bilinen savunma mekanizması ile ilgili gibi duruyor. Sizi eleştiren insanlar, sizi bir ayna olarak görüyor ve kendilerinde beğenmedikleri ya da eksik gördükleri tarafları için sizi eleştiriyorlar.
İnsanlar sizi ne üzerinden eleştiriyor?
Hepimizin takdire şayan bazı özellikleri varken, kimi alanlarda da yeteri kadar becerimiz yoktur. Eğer Assisili Aziz Francesco’nun hatalarına bakarsanız ya da Albert Einstein tarafından sarf edilen bazı aptalca sözlere bakarsınız, ne demek istediğimizi daha rahat anlarsınız.
Meselenin aslı da burada yatıyor zaten: herkes, başkalarında görmek istediklerini görür ve görmek istemediklerini de görmez. Genellikle bu seçim şekli, kendilerini değerlendirme ve algılama biçimiyle ilişkilendirilir. Eğer kendileriyle ilgili iyi şeyleri takdir ederlerse, bunu başkalarında da görecek, herhangi bir olumsuz durumda ise, aynısını başkalarında da bulacaklardır.
Bununla birlikte, eleştirmeyi seven bazı insanlar, çevrelerindeki her bir insanın değil de, belirli bir bireyi ya da grubu kırıcı değerlendirmelerinin hedef tahtası haline getirirler. Peki bu neden olur?
İnsanlar kendileri hakkında neleri sevmez?
Az önce bahsettiğimiz yansıma durumu şu şekilde çalışır: kişinin kendisi hakkında tamamen tarafsız olmayan bir görüşü vardır. Bu görüşüne göre, kendileri hakkında kabul edilemez buldukları bazı özellikler olur.
Örneğin, insanların dayanışma içerisinde yaşamaları gerektiğine dair konuşup dursalar da, belki de pratikte bencil davranırlar. Bu yüzden, bu bencil davranışlarını haklı çıkarmak için yanlış argümanlar oluştururlar. Bu tür bir kişi “Yalnız olduğuna gerçekten çok üzgünüm, fakat maalesef şu an sana ayıracak vaktim yok” gibi şeyler söyleyebilir.
Kendilerini cömert biri olarak görmek isteseler de, bencil yanları bunun oluşmasını engeller. Gerçekte ise, sadece kendi çıkarları ile ilgilendiklerinin veya diğer insanlara en küçük bir taviz verme becerisine sahip olamadıklarının farkında bile değillerdir. Mazeretlerinin ve nedenlerinin yaptıkları şeyleri gerçekten doğruladığına inanırlar.
Sorun, başkalarının bencilce davrandıklarını gördükleri zaman seslerini çıkarmalarıdır. Kızgınlıklarını ve bu davranıştan hoşlanmadıklarını göstermek için yüksekten konuşurlar. Birinin bu şekilde davranabileceğini görmek onlar için düşünülemez bir durumdur.
Eğer kendilerine bu durumu sorarsanız, bencil olmak için kendi argümanlarının tamamen makul olduğunu söylerler: “Bu şekilde davranmak istemiyordum, ancak koşullar beni buna zorladı” gibi laflar edebilirler. Fakat aksine, başkalarının bahanelerini hiçe sayarlar.
Aslında olan ne?
Aslında olan şey, başkalarının hatalarının, kendi hatalarını hatırlatmasıdır. Kendileri için tahammül edemedikleri kusurları, başkalarında görmeye hiç tahammül edemezler. Diğer bir deyişle, kendi hatalarını diğer insanlara yansıttıklarında, kendi hatalarını görmekten acı duymaları gerekmez.
Sadece eleştirmek için eleştirmek neredeyse yansıma psikolojisi ile aynıdır. Kendimizde görmekten hoşlanmadığımız özellikleri başkalarında görmeyi eleştirmek normal bir durumdur. Ama bunu bilerek yapmayız, kendiliğinden oluştuğunun farkına bile varamayız.
Başkalarında hoş görmediğimiz tutumlara dikkat etmeliyiz. Eğer bu tutumları dikkatli bir şekilde incelersek, bu tahammülsüzlüğün diğer insanlardan daha ziyade, kendimiz ile ilgili olduğunun farkına varacağız.
Aynı şekilde, eleştirildiğimiz zaman, buna biraz şüphe ile yaklaşmalıyız. Bizi eleştiren kişinin, bu olumsuz yönümüze neden dikkat ettiğini düşünmeliyiz. Muhtemelen, eleştirilerinin aslında bizim davranışlarımızdan değil, kendilerinin gizlemeye çalıştığı bir parçadan kaynaklandığını göreceğiz.
Görseller: Christian Schloe
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.