Uyku sadece bir zevk değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. Var olduğumuz sürece hem uykuya dalmak hem de rüya görmek insanlar için sürekli bir gizem oluşturmuştur. Bilincimizin haricinde, bütün vücut fonksiyonlarımız uyur. Tabi aynı zamanda vücudun geri kalanı, zihnimiz gibi hala aktiftir. Sizce insan uykusuzluğa ne kadar dayanabilir?
Hepimiz biliyoruz ki gece boyunca aşağı yukarı sekiz saat uyumak en ideal olanı. Ancak, birçok insanın bunu uygulamadığı gerçeği de doğrudur. Günde sadece 4 saat veya daha az uyuyan, uyandıkları zaman kendilerini gayet zinde hisseden insanlar vardır. Gerçekten dinlenmiş ve zinde gibi hissetmek için 9 saatten fazla uykuya ihtiyaç duyan insanlar da var.
“Insomnia (uykusuzluk) berbat bir besleyicidir. Öyle besleyicidir ki, bir şey hakkında düşünmemeyi düşünme fikrini bile besler.”
– Clifton Fadiman
Ne kadar uyuduğumuz, yaşantımızla, alışkanlıklarımızla ve kişilik özelliklerimiz ile beraber değişir. Doğduğumuzda çok fazla uykuya ihtiyacımız vardır, yaşlandıkça kısa ve aralıklı uyumaya alışırız. Bu konuda sabit herhangi bir kalıp yoktur. Hadi insan uykusuzluğa ne kadar dayanabilir okuyup öğrenelim.
Bir insan uykusuzluğa ne kadar dayanabilir?
Bir insan uykusuzluğa ne kadar dayanabilir diye sürekli merak etmişizdir. Hala kesin bir cevabı olmayan sorular var. Bir insan uykusuzluğa en fazla ne kadar dayanabilir? Sahip olduğumuz ve sizlere anlatacağımız bu bilgiler gönüllü olarak yapılan deneylerden geliyor. Sırf sınırlarımızın nereye kadar gidebileceğini öğrenebilmek için, uzun süre uyumayacak birisini bu tarz deneylere tabi tutmak tabi ki de etik değildir.
Uyumak ne işe yarar?
Aslında bir çoğumuzun aklına neden uykuya ihtiyacımızın olduğunu sormak bile gelmemiştir. Bedenimizin gün içinde yorulduğu ve bu nedenle dinlenmeye ihtiyacı olduğu açıktır. Dinlenmenin en doğal yolu da uyumaktır.
Uyumadığınızda ne olur
Herkesin, hayatında mutlaka uykusunu alamadığı, uykusuz kaldığı bir gün vardır. Yeterince uykunuzu almadığınız zaman yorgunluk, hissizlik ve bazen baş ağrısı, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi durumların yaşandığını biliyoruz. Uykusuzluk durumunda zihinsel aktivite de yavaşlar ve kolayca konsantrasyonumuzu kaybederiz.
Çok uyanık kaldığımızda, uykusuzluğun diğer belirtileri ortaya çıkar. Bunlar arasında: görme bozukluğu, kas ağrısı, bağışıklık sisteminin zayıflaması, ellerde ve bacaklarda titreme, kolesterol düzeylerinde artış, anksiyete, depresyon, migren, artmış kan basıncı, sinirlenme ve hafıza sorunları. Daha da şiddetli durumlarda, halüsinasyonlar ve psikotik davranışların görüldüğü yaygındır.
Uyuyamamanın beyin hasarına neden olabileceğine dair bazı belirtiler vardır. Bu sonuç kesin olmamakla birlikte, İsveç’te yürütülen bir araştırmada bu kanıya varılmıştır. Ortalama bir ağırlığa sahip 15 gönüllü yetişkin erkeğin gece boyunca uyumamaları istendi. Bu grup uykusuz geceden sonra ve sekiz saat uyuduğu başka bir geceden sonra takip edildi ve bilim adamları aradaki farkların ne olduğunu bulmaya çalıştı. Araştırmacılar bu iki durumda meydana gelen değişiklikleri arıyorlardı.
Araştırmacılar, denek kişilerin kanında beyne bağlı iki molekülün yüksek bir konsantrasyonunu buldular. Bu bulgu bilim adamlarını uykusuz kalan bir kişinin beynin dokusunda bir bozulma olduğuna inandırdı. Bir gece uykunun ardından, kanın bileşimi normaldi. Bu sadece kısa süreli bir deneydi, dolayısıyla uzun vadeli değişiklikler gösterilemedi.
Uyku olmadan geçirilen en uzun zaman
Bir insanın uyumadan en fazla ne kadar dayanabileceğini tam olarak bilmiyoruz. Resmi olarak, en fazla uyumadan geçirilen saat rekoru, Randy Gardner adında bir lise öğrencisi tarafından kırıldı. 1965’te 264 saat uyanık kaldı, yani tam 11 gün. Bu lise öğrencisi bir bilim fuarı projesi yapıyordu. Olgu, Kaliforniya Üniversitesinde psikiyatri profesörü olan psikiyatrist J. Christian Gillin tarafından belgelendirildi.
Öğrenci 17 yaşındaydı ve onu gözlemleyenler, uyanık olduğu sırada birkaç semptom geliştirdiğini söyledi. Sonuç öğrencinin bilişsel eksiklikler, konuşma ve görme sorunları ve hatta halüsinasyonlar gördüğünü gösterdi. Ayrıca uyumadan daha fazla dayanabilen kişilerin olduğu hikayeler de var. İnsanlar örneğin, bir iddiayı kazanmak için 18 gün uyanık kalan bir İngiliz kadının olduğunu söylüyorlar. Ancak, resmi olarak belgelenmediği için de doğruluğunu bilemiyoruz.
Dünyada “ölümcül ailesel uykusuzluk hastalığı” olarak adlandırılan garip bir hastalıktan muzdarip yaklaşık 40 aile olduğu da bilinmektedir. Sinir sistemini değiştiren ve nöronal dokuda bir tür delik oluşturan genetik bir bozukluktur. Bu problemden muzdarip olan aileler uyuyamayacakları bir noktaya ulaşırlar. Birkaç hafta sonra uyurgezer gibi davranırlar, zayıflarlar ve sonunda ölürler.
Uyku eksikliği ölümle sonuçlanabilir mi?
Ölümcül ailesel uykusuzluk hastalığından muzdarip olan insanlar uykudan değil, ama uyku eksikliği yüzünden ölürler. Ölümlerine neden olan genelleşmiş beyin hasarıdır. Uyuyamamak hastalığın bir belirtisidir, ama sebebi değildir.
1980’lerde Chicago Üniversitesindeki Allan Rachtschaffen Uyku Araştırmaları Merkezinde bir deney gerçekleştirildi. Çalışma, bir grup sıçanda uyumama ve uykusuzluk sonuçlarını gözlemlemiştir. Fareler uyumaya çalıştıklarında, onlara elektrik akımı uygulayarak uykuya dalmaları engellendi. Sonuç, bir süre sonra hayvanların çoğunun 11 ila 32 gün arasında öldüğü veya ölmekte olduğu idi.
Bilim adamları, uykusuzluğun insanların biraz “çılgın” olmasına neden olduğunu kabul ederler. Beynin normal işlevlerinin değiştiği açıktır. İnsanlar stresli, çok sinirli, düzensiz davranışlar sergilemeye ve hatta halüsinasyonlar görmeye başlarlar. Bazen saçma sapan konuşurlar. Bütün bunlar gerçekten yaşanır. Ancak, kişinin normal uyku düzenine döndüğü zaman, tüm bu belirtilerin ortadan kalktığı ve görünür sonuçların kalmadığı da açıktır.
Buna rağmen, aşırı uyku eksikliğinin ölüme yol açabileceğini düşünmek mantıksız değildir. Sinir sistemine ciddi zarar vermesi, vücudun farklı organlarına zararlı olabilir. Sonunda ölümcül bir sonucu olabilecek bir zincir başlangıcıdır. Ayrıca hiç kimsenin uyanık kalamayacağı bir nokta olduğunu da düşünüyoruz. Kim olursa olsun, kendi iradelerine rağmen uyuyacaklardır.
Edgar Allan Poe, dünyanın en büyük edebi dehalarından biridir. Bazen eserlerini gölgede bırakan farklı hayatı hakkında pek çok efsane ortalıkta döner dolaşır. Poe, sonsuz yaratıcılık bahşedilmiş, harika bir hikaye anlatıcısıydı. Gizem ve korku edebiyatı dünyası, Edgar Allan Poe’dan sonra tamamen…
Haruki Murakami, özel edebi stiliyle dünyayı büyülemeyi başarmış bir Japon yazardır. Kitaplarında, yalnızlık, korku, kalp kırıklığı karışımı gibi basit konuları geniş bir sembolizm ve muhteşem hayali görünüşler ile sürreel bir şekilde birleştirmiştir. Murakami en çok satan yazar ünvanını almıştır ve…
Kendi kendini cezalandırmak birçok insan için son derece gerçek bir şeydir. “Dobby efektinin” bu kadar popüler hale gelme sebebi de budur. Eğer Harry Potter serisini biliyorsanız Dobby ismi size tanıdık gelecektir. Dobby efendilerinin beklentilerini gerçekleştiremediği her seferinde kendisine zarar vermesi ile…
Bu yazıda çocuklar için kısa efsaneler paylaşıyoruz. Bize çocuklarımızla yaşamlarının merkezinde olması gereken değerler hakkında konuşmak için harika bir fırsat verirler. Efsaneler genellikle çocuklarımıza değerler öğretmek için kullanabileceğimiz harika bir bilgi kaynağıdır. Çocuklar için kısa efsaneler hayal kurmalarına yardımcı olacak…
İş dünyasında, çalışma ortamını ve içinde rol oynayan tüm farklı faktörleri A’dan Z’ye tanımak önemlidir. Bu nedenle, hem çalışma ekiplerinin yeteneklerinin hem de ortaya çıkabilecek olası sorunların farkında olmak çok önemlidir. Bu ve diğer konular iş psikolojisi ile ele alınmaktadır.…
Üniversitede eğitim alma ve genel olarak üniversite yaşamı etrafında dönen pek çok beklenti vardır. Onları analiz etmek ve gerçekte olanlar ile karşılaştırmak iyi bir fikirdir. Bazı popüler fikirleri daima üniversiteler dünyasıyla ilişkilendirdik. Üniversite hayatı birçok farklı şekilde algılanabildiği için bu…