İlişkilerdeki Yakınlık - Güven ve Karşılıklılık
Yazan ve doğrulayan psikolog Cristina Roda Rivera
İlişkilerdeki yakınlık, ister romantik bir ilişki ister arkadaşlık olsun, büyük ölçüde, gerçekte bu ilişkinin içerisinde kim olduğunuzu ve gerçekte ne hissettiğinizi tanımlamanıza yardımcı olacaktır. Karşılıklılık, en basit haliyle, koyduğunuz şeyi geri almak anlamına geliyor. Ne yazık ki, bu dünyada duygusal yağmacılar ve onların karşısında da hayatı kolaylaştırıcılar ile birlikte ortaya çıkan belirli bir boşluk durumu ve yüzeysellik var.
Duygusal bir yağmacıyı tanımanın en iyi yolu, ışıklar söndüğünde veya hatlar kesildiğinde, bu kimsenin gözünde verecek veya sunacak hiçbir şeyin kalmamış olması. Buna karşılık, hayatı kolaylaştırıcılar da dediğimiz duygusal anlamda destekleyici rolü olan diğerlerinin bedenlerinde ise kendilerini sürekli besleyen ve anılarından yola çıkarak gelişen kökleri bulunuyor.
Bu noktada önemli olan, boş ilişkiler arayanların kişilerin başkalarını tüketmemesinin temini. Bazı insanlar, yalnızca karşılıklılığın bir ilişkideki yakınlık ve samimiyeti mümkün kıldığına inanır. Bunun nedeni, sonunda geriye kalan tek şeyin bu olduğunu anlamış olmaları aslında.
“Hiç kimsenin kendi öz güzelliğini anlayıp bilemeyeceği veya başka bir sevgi dolu ve şefkatli insanın yansımasında görene kadar kendi değerini anlayamayacağı bu durum, mutlak anlamda insani bir gerçeklik.”
– John Joseph Powell
İlişkilerdeki yakınlık karşılıklılık ile ilgili
Günümüzde ve hatta geçmişte, neredeyse herkese, sevilmek için önce kendi kendilerine saygı duymaları gerektiği söylenegelmiştir. Bu öğretiler, çok fazla verici olmamayı, her zaman elinizin altında birkaç kartınızı tutmayı, daha az ve parçalar halinde elinizi açmayı öğütlüyorlar. Ancak, bununla birlikte, birçok insan, gerçek sevginin ne olduğunu hiç bilmeden ve oldukça kendine saygılı biri olarak ölecek.
Bunun anlamı, aşk ve sevgi söz konusu olduğunda, böyle bir kuralın geçerli olmamasıdır. Elinizi ve gönlünüzü açmak, planlayıp programlayabileceğiniz bir şey değil. Ayrıca, bu paylaşım, her zaman için adil olmayacaktır. Eşitlik ilkesi, sevgiye (ya da daha çok sevme sanatına) uygulanamaz. Gördüğünüz gibi, her zaman dengesizlikler olacaktır ve bu normaldir.
Dahası, açgözlülük ve hesaplar yapmak, aşk ve sevgi anlayışına oldukça ters kavramlar. Bir kişi, açgözlülükle başkalarından beslenebilir ve onları yağmalayabilir ve manipüle edebilir. Bu tür insanlar tam olarak ne istediklerini bilirler ve kendi kişisel başarıları için başkalarının enerjisini ve hayatını emerler. Açgözlü insanlar “Başkalarından ne alabilirim?” diye kendilerine sorarken, sevgi sunan insanlar ise “Başkalarına nasıl daha fazlasını verebilirim?” sorusunun cevabını ararlar.
Karşılıklı yakınlık, kendinize savunmasız kalma izni vermeniz ile ilgili
Çoğu insan evlenir ve birlikte bir hayatı paylaşmayı umar, ancak günümüzün gerçekleriyle, bu evliliklerin neredeyse % 40-50’si boşanmayla sonuçlanacak, boşanma olmazsa da evlilikler kağıt üstünde kalacaktır.
Dahası da var, istikrarlı görünen evlilikler daha mutlu evlilikler olarak tanınmak zorunda değiller. Diğer bir deyişle, insanlar pek çok nedenden dolayı (çocuklar, mali konular ve din) kendileri için hiç de tatmin edici olmayan ilişkilerin içerisinde kalırlar. Bu nedenle, sorun yalnızca istikrarla ilgili değil, kaliteyle ilgili aslında. Ortalıkta dolaşan pek çok duygusal yağmacı var ve insanlar hala bu kişilerden “eşleri” olarak bahsediyor.
İlişkilerdeki yakınlık nasıl kurulur
Her ilişki türü, belirli miktarlarda ilişkiye katılması gereken belirli besin maddelerine ihtiyaç duyar. Genellikle, bu eklenecekler, bu ilişkiyi oluşturanlara, aynı zamanda da mevcut koşullara ve ikilinin arasındaki bağlantılara da bağlı olacaktır. Aşağıda, ilişkinizdeki yakınlığı güçlendirmek adına yapabileceğiniz birkaç şeyi sıraladık:
- Her tür ilişkide nezaket esastır ve ilişkide karşılıklı nezakete değer verilmesi gerekir. Karşınızdaki insandan duyduğunuz hoşnutsuzluk, aranızdaki ilişkiyi zayıflatır.
- İlişkiniz üzerinde çalışmak ve elinizden gelenin en iyisini yapmak. Son dönemde yapılan araştırmalar, ilişkileri üzerinde aktif olarak çalışan kişilerin mutlu ve uzun süreli ilişkilere büyük katkıda bulunduğu fikrini desteklemekte (Ogolsky ve Bowers, 2013).
- Bir ilişkide beklenen davranış türleri, olumlu duyguları ifade etmeyi, açık olmayı, ilişki ile ilgili güvenceler vermeyi, bireysel destek çemberlerini kullanmayı ve ilişkideki destekleyici noktaları içeriyor. Ayrıca, bir partnerin ilişki içerisindeki örtük sorumluluklarını, devam eden bir ilişkide, zaman içinde ve çok fazla çatışma olmaksızın bir şekilde paylaşmak gerekiyor.
- Çok önemli bir durum olmadığı sürece bırakın gitsin. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, araştırmacılar, boşanmış evliliklerin neden başarısız olduğunu araştırdı. Katılımcılar, sadakatsizlikten sonra, ikinci sırada, sık sık tartışmalar yaşanmasını, ayrılığa en büyük katkıda bulunan şey olarak değindiler (Scott, Rhoades, Stanley, Allen ve Markman, 2013). Aslında, başlangıçta önemsiz bir şeyden çıkan bir tartışmanın nasıl bir ayrılığın başlangıcı olabileceğini anlattılar.
- Sevginizi gösterin. Araştırmalar, samimi ve anlamlı iltifatların, ilişkideki doyuma şaşırtıcı derecede güçlü bir faydası olabileceğini göstermekte (Marigold, Holmes ve Ross, 2007).
- Her gün yeni baştan başlayın. Tutku ve yakınlığın duygusal bileşenleri, genellikle, insanlar aşkı düşündüklerinde ilk akla gelen unsurlar. Bununla birlikte, bağlılık, özellikle uzun vadeli ilişkilerde, aslında, ilişkideki memnuniyet seviyesinin bir numaralı destekçisi (Acker ve Davis, 1992).
Temas edeceğimiz son noktalar
Romantik ilişkiler ikili etkileşimler ve bu nedenle sürekli değişen ve karmaşık bir yapıyı temsil ederler. Başarılı bir evliliğin mutlaka bir reçetesi bulunuyor tabii ki. En azından, yapılan araştırmalara göre, sadece karşısındaki için fedakarlık yapma iradesini ve yeteneğini gerektiriyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.