Logo image
Logo image

Depresyon Tedavisinde Antienflamatuar İlaçların Kullanılması

2 dakika
Depresyonun antidepresif ilaçlar ve bilişsel terapi ile tedavisi %60 başarı oranına sahiptir. Hastalar bu bozukluğun tedavisi için antienflamatuar ilaçlar gibi diğer terapötik alternatiflere başvurmalıdır.
Depresyon Tedavisinde Antienflamatuar İlaçların Kullanılması
Son Güncelleme: 27 Mayıs, 2020

Bir süredir, birçok araştırmacı, insanların neden depresif ataklar sırasında enflamasyon yaşadıklarına odaklanmıştır. Bu yazıda, depresyonu tedavi etmek için antienflamatuar ilaçları kullanmanın olası terapötik faydaları hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Bazı çalışmalara göre, geleneksel depresyon tedavisi antidepresanlar ve bilişsel terapinin kullanımında yatmaktadır, ancak bu sadece hastaların yaklaşık %60’ında etkilidir. Bu da, hastaların %40’ının bu tedaviden faydalanmadığı anlamına gelir. Depresif bir durumun bazen intiharla sonuçlanabileceğini belirtmek gerekir.

Majör depresyon vakalarında bu, etkili tedavi almayan hastaların yüksek bir yüzdesini oluşturur. Depresyon, 350 milyondan fazla kişiyi etkilemektedir, bu da dünyadaki her 10 yetişkinden biri demektir. Sonuç olarak, depresyon karmaşık bir konudur ve insanların bu bozukluğun tedavisine katkıda bulunabilecek terapötik alternatifler aramaları gerekir.

Some figure

Enflamasyon ve depresyon ile ilişkisi

Yukarıda belirttiğimiz gibi, giderek daha fazla çalışma, depresyon ve beynin enflamatuar durumları arasındaki ilişkiyle ilgilenmektedir. İlk başta, depresyonun enflamasyonun bir sonucu mu olduğu yoksa aksine depresyonun enflamasyon durumunun nedeni mi olduğu net değildi.

Daha geniş anlamda, depresyon birçok psikososyal, genetik ve biyolojik yönü birbirine bağlayan çok faktörlü bir hastalıktır. Bunlar arasında stres bir ateşleyici olabilir. Sonuç olarak, bu yönler stresle birlikte beyine enflamatuar sinyaller gönderir.

Majör depresyonu olan bazı hastalarda kanlarında daha fazla enflamatuar belirteç görülür. Bu, merkezi sinir sisteminizi ve nöroendokrin sisteminizi değiştirebilen enflamatuar sitokinleri içerir. Benzer şekilde, bazı interlökinlerin yanı sıra vücudunuzdaki C-reaktif protein miktarlarını artırabilir.

Depresyon tedavisinde antienflamatuar ilaçların kullanılması

Böylece, enflamasyon ve depresyon hakkındaki teori, bu bozukluğun tedavisine yardımcı olabilecek bir dizi terapötik alternatif açar. Bu özellikle daha geleneksel antidepresanlara cevap vermeyen hastalar için önemlidir.

Proinflamatuar sitokinlerin inhibisyonu, antidepresanların etkinliğini artırır ve depresyondan muzdarip hastaların zihinsel durumunu iyileştirir. Bu ilişki onkolojik ve anti-enfektif tedaviler sayesinde keşfedildi. Bu tedaviler sırasında tıp uzmanları, hastalara interferon-alfa verilmesinin depresyon benzeri semptomları tetiklediğini fark ettiler.

Some figure

Günümüzde, daha fazla araştırmacı, depresyonu tedavi etmek için antienflamatuar ilaçları kullanmanın gerçek terapötik faydalarını araştırmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan çeşitli testler, enflamatuar sitokin blokerlerinin alınmasının depresif davranışı ve strese karşı diğer reaksiyonları azalttığını göstermiştir.

Antienflamatuar sitokinler veya anti-sitokinler olarak da adlandırılan bu enflamatuar sitokin blokerleri, bazen romatoid artrit veya sedef hastalığı gibi otoimmün patolojileri olan hastalarda kullanılır. Bu tedavinin, bu hastalar üzerinde plasebolara kıyasla anlamlı bir antidepresif duruma sahip olabileceğini göstermiştir.

Depresyona karşı tamamlayıcı bir tedavi olarak Omega-3

Bazı çalışmalar, antienflamatuar etkisi sayesinde omega-3 takviyesini terapötik bir alternatif olarak önermektedir. Birkaç araştırma, depresif durumu çoklu doymamış omega-3 yağ asitleri eksikliğine bağlamaktadır. Omega-3 yağ asitlerinin depresif ataklara karşı daha etkili olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, omega-3 bağışıklık sisteminizi etkileyebilir, bazı sitokinleri ve enflamatuar prostaglandinleri azaltabilir ve diğer moleküler mekanizmaları değiştirebilir.

Some figure

Bu alternatifler daha fazla araştırma gerektirir. Depresyon karmaşık bir bozukluktur ve enflamasyon, ikisi arasında açık bir ilişki tanımlamayı zorlaştıran çok fazla bulanık semptoma sahiptir. Bunun aynı zamanda birçok bakış açısı sunan ve gelecek için oldukça fazla umut vaadeden açık bir terapötik alan olduğunu belirtmek gerekir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Pérez-Padilla, Elsy Arlene, Cervantes-Ramírez, Víctor Manuel, Hijuelos-García, Nayeli Alejandra, Pineda-Cortés, Juan Carlos, & Salgado-Burgos, Humberto. (2017). Prevalencia, causas y tratamiento de la depresión Mayor. Revista biomédica28(2), 73-98.
  • Miller, A. H., Maletic, V., & Raison, C. L. (2010). La inflamación y sus desencantos: papel de las citocinas en la fisiopatología de la depresión mayor. Psiquiatría Biológica17(2), 71-80.
  • Villa, B. A. D., & González, C. G. (2012). Actualidades en neurobiología de la depresión. Revista latinoamericana de psiquiatría11(3), 106-115.
  • Martínez, V. B. (2016). Ácidos grasos omega-3 como tratamiento complementario de la depresión:¿ qué evidencia tenemos?.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.