Demostenes, Kekeleyerek Konuşan Ünlü Konuşmacı

Demostenes, Yunan konuşmacıların en iyisi olarak tarihe geçmiştir. Bu kendi içinde büyük bir başarıdır. Ancak bu hikayenin asıl şaşırtıcı yanı şanı için yapmak zorunda kaldığı her şeydir. Onun hikayesi tarihteki en ilham verici hikayelerden biridir.

Demostenes’in pek çok fiziksel bozukluğun üstesinden gelmesi gerekiyordu. Sağlığı narindi ve sürekli hasta oluyordu. Ancak en ciddi sorunu kekelemesiydi. Bu, elbette, arzu ettiği gibi bir halk figürü olması yolunda önüne çıkan en büyük engeldi. Azimle ve çok çalışarak sonunda sesini ve düşüncelerini duyurmanın bir yolunu buldu.

Demostenes doğuştan yetenekliydi ve yeteneğini pratik yaparak geliştirdi. Güzel konuşma sanatındaki her şeyi kullandı. Enerjisi ve ateşi, sergilerde ve toplantılarda onunla rekabet eden herkesten daha fazlaydı.”

– Plutarhos

Demostenes, Atina’da milattan önce 384 yılında doğdu. Varlıklı bir ailenin üyesiydi. Ancak babası tüccardı ve bu yüzden “aristokrat” değillerdi. Aristokrasinin üyeleri ticareti kayda değer bulmuyorlardı. Yine de bu büyük konuşmacının babasının mal varlığı oldukça fazlaydı. Bunların arasında bir bıçak fabrikası, bir mobilya fabrikası ve bir silah fabrikası vardı.

Demostenes 7 yaşındayken hayatındaki ilk zorlukla yüz yüze geldi. Öksüz kaldı. Ona kalan miras yetişkin olana kadar üç vasiye emanet edildi.

Bu üç kişiden ikisi babasının yeğenleriydi, diğeri de çocukluk arkadaşıydı. Bu geçici vasiler yavaş yavaş ona kalan inanılmaz miktardaki mirası israf ettiler. Demostenes mirası yönetebileceği yaşa geldiğinde, geriye hiçbir şey kalmamıştı.

Demosthenes efsanesi

Demostenes durumuna uygun bir eğitim aldı. Pek çok sağlık problemi vardı ama her zaman daha fazlasını öğrenmek isteyen meraklı ve motivasyonu yüksek bir öğrenciydi. Bu yüzden doymak bilmeyen bir okuyucu oldu. Demostenes çağının en eğitimli genç bireylerinden biri haline geldi. O kadar ki, onunla ilgili yarı gerçek yarı efsane hikayeler yayılmaya başladı.

Bu genç Atina’lı Yunanistan’daki en iyi konuşmacı olmak istiyordu. Politik konulara ilgi duyuyordu ve fikirlerinin, onların hak ettiğine inandığı etkiyi yaratmalarını çok istiyordu. Büyük konuşmacıların konuşmaları üzerinde titizlikle çalıştı.

Ancak çok genç bir yaşta ilk “konferans”ını verme girişiminde bulunduğu ve bunun bir fiyasko olduğu söylenir. Seyirciler tarafından yuhalandığına dair dedikodular vardır. Bunun sebebi de Demostenes’in ciddi bir sorunu olmasıdır: O kekemedir.

Kelimeleri dudaklarına çarpmıştır ve söylediklerinin anlaşılmasını sağlayamamıştır. Seyirciler arasında bulunan birinin, “Beynini değil ciğerlerini havayla doldur!” diye bağırdığı söylenir. Bu Demostenes’i çok etkilemiştir. Ancak o, o dönemde oldukça büyük bir sorun gibi görünen bu duruma rağmen amacına ulaşma konusunda kararlıdır.

Evrim süreci

Demostenez, onunla dalga geçilmesine ve ona yapılan eleştirilere meydan okudu. Yalnız büyümüştü ve bu mizacını güçlendirmişti. Bu yüzden olmak için yanıp tutuştuğu şey için – en iyi konuşmacı-  kendi sınırlarına karşı savaş açmaya karar verdi. Kimse onun başarabileceğine inanmadı: Kekeme olan biri nasıl muhteşem bir konuşma yapabilirdi?

Efsaneye veya hikayeye göre Demostenes kendisini kısıtlayan sorunların üstesinden gelmek için katı bir program uyguladı. İlk yaptığı şey saçını kazımak oldu. Eski dönemlerde saçsız dolaşmak iyi gözle bakılan bir şey değildi. O da kendisini dışarı çıkmaktan alıkoymak, böylece tüm zamanını amacını gerçekleştirmeye adamak için bunu yaptı. Demostenes nutuk verebilmek için sabahlara kadar pratik yaptı.

Güneşin ilk ışıkları gökyüzünü aydınlattığında, Demostenes kumsala gitti. Orada tüm gücüyle güneşe doğru haykırdı. Amacı ciğerlerini güçlendirmekti. Onunla dalga geçen adamın tavsiyesine kulak verdi.

Bu ritüeli gerçekleştirdikten sonra pratik yapmak için eve döndü. Oldukça tuhaf bir şekilde pratik yaptı. Ağzını bir avuç taşla doldurdu ve dişlerinin arasına bir bıçak yerleştirdi. Kekelemeden konuşabilmek için kendisini zorladı.

Senelerce bu sıkı eğitim düzenine uyduktan sonra Demostenes normal bir şekilde konuşmayı başardı. O andan itibaren şehirle ilgili yasal ve politik konulardaki fikirlerini aktif olarak paylaşmaya başladı. Konuşmalarının binlerce kişi tarafından ayakta alkışlandığı söylenir. Yalnızca büyük bir konuşmacı değildi. Aynı zamanda çok iyi bir yazardı. Öyle ki, bugün, neredeyse 2000 yıl sonra, hala gelmiş geçmiş en seçkin tarihi figürlerden biri.