Dedikodu: Nedir ve Nasıl Tehlikeli Olabilir?
Dedikodu: hepimiz bunu biraz duymuş ya da kendimiz de yapmışızdır. Daha geleneksel ve muhafazakar olunan eski zamanlarda bu yüzden aileler bile dağılmıştır. Bugünlerde, daha farklı bir şekilde dolaşmaktadır çünkü bilgiyi paylaşma şeklimiz de artık değişti.
Gerçekten de dedikoduların sosyal ya da kişisel olarak bir şeyleri büyük ölçüde bozma potansiyeli vardır. Dedikodusu yapılan kişi olmak istemeyiz, çünkü dedikodu genellikle iyi niyetlerle yapılmaz. Bunlar biraz üstü örtülü mesajlardır.
Dedikodu nedir?
Normalde dedikodu, ağız yoluyla yayılan mesajlardır. Buradaki paradoks dedikoduyu destekleyecek hiçbir kanıt olmadığı halde daha fazla insan bunu paylaştıkça daha inanılır hale gelmesidir. Bir şeyi ne kadar çok tekrar ederseniz insanlar inanır kuralına uygun şekilde ilerleyen bir yapısı vardır.
Dedikodunun kaynağını belirlemek genellikle kolay değildir, özellikle de mesaj tekrarlandıkça dönüşme uğradığı için. Kulaktan kulağa yayılma özelliği, dedikoduyu başta olmadığı bir hale dönüştürebilir.
Başlarda dedikodu, bir şüphe ile ilgili olan kısa bir mesajdır. “Birkaç kişiyi işten çıkaracaklarını duydum”… “Ana bütün hafta işe gelmedi ve üzgün gözüküyordu. Sanırım depresyonda…” gibi.
Bununla birlikte, beynimiz hipotezlerdense kesinlikleri tercih eder. Yani, başta bir hipotez olarak başlayan şey neredeyse kesin bir bilgi haline dönüşür. Dedikoduyu tanımlamayı bitirmek için, son olarak aşağıdaki özelliklerine bakmamız gerektiğini düşünüyoruz:
- Gizlilik: Kaynak çok gizlidir. Ayrıca, insanların mesajın içeriğinden önce kaynağını unuttukları kanıtlanmış bir durumdur.
- Kesinlik: Hiçbirimiz dedikodunun gerçekliğini sorgulamayız, çünkü bu zihinsel çabayı göstermek istemeyiz. Öte yandan, bize ısrrla doğru olduğunu söyleyen kişiden şüphe duymak da istemeyiz.
- Merak: Dedikodu bizde merak uyandırır, çünkü ya bir şekilde bizi de ilgilendirir ya da skandal bir olay hakkındadır.
- Hız: Yayılma hızı onu durdurulamaz hale getirir.
- Yakınlık: İlişkiler aracılığıyla yayılır.
- Değişim: Dedikodu bir ağaç gibidir. Yeni dedikodular bu ağaçtan yeni doğan dallar gibidir.
Dedikodunun önemli bir diğer özelliği de viral olmasıdır. Dedikoduyu alan her kişi, bu tıpkı bir virüsmüş gibi artık onu bulaştırıcı olma potansiyeline sahiptir. Alıcı genellikle dedikoduya kendi fikrini de ekler. Ayrıca, aktarırkenki tutumları ve ses tonları da değişiklik gösterir.
Dedikoduya nasıl son verebiliriz?
Bunun cevabı basit olduğu kadar imkansızdır da: insanların iletişim kurmasına engel olmak. İlkinden daha kolay olsa da daha gerçekçi ama yine de zor bir çözüm de vardır. Bu da bize verilen bilgiler hakkında daha dikkatli olmamız gerektiğidir.
Kendimize bu bilginin kaynağının güvenilir olup olmadığını sormamız gerekir. (Eğer mümkünse) bilgiyi aldığınız kaynağa kendisinin bu bilgiyi aldığı kişiye güvenip güvenmediğini sorun. Ayrıca bu dedikodunun birilerine faydası olup olmadığını da sorgulamalıyız, özellikle de bu dedikoduyu başlatan kişilere.
Hakkında dikkatli olunması gereken dedikodu türleri arasında en önemlileri azınlıklar ya da kendini savunma şansı olmayan gruplar hakkında olanlar gelir. Bu yüzden, “tarih kazananlar tarafından yazılmıştır” denir. Kaybedenlerin ilk kaybı da kazananların versiyonunu dinlemek olmuştur. 20. yüzyılın ilk yarısındaki diktatörlükler bunun için çok iyi örneklerdir.
Bir zaman makinesiyle yolculuk etmenize gerek yok. Şimdi bile marjinal gruplar hakkında dedikodular tarafından beslenen basmakalıplar görebiliriz. Dedikodular önyargıları ve ayrımcılığı besler.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.