Çocukluğumuzdan Kalma Canavarlar
Çocukluk dönemi; değerleri, dersleri ve davranışları içselleştirme bakımından hayattaki en önemli aşamadır. Çocukluk dönemi konusunda uzmanlaşmış birçok psikolog, dereceli olgunlaşma ve farklı aşamaları tatmin edici bir şekilde geçerek hiçbir aşamada sıkışıp kalmamanın önemini vurgulamaktadır.
Bir çocuğu etkilemiş insanlara işaret edecek olursak, bu kişiler çocuğun anne babası veya vasisi olacaktır. Anne baba ve vasilerimizin çoğu bizi sevmekte, bizim için en iyisini istemekte ve çocuk yetiştirmenin zor bir iş olduğunu bilmektedir. Fakat istemek her zaman yapmakla aynı şey değildir.
Çocukluk deneyimleri bizi yetişkinlikte de etkiler
Ebeveynliğin tüm yönleri, ideal bir bağlamda yaşanmaz. Ödevlerin dağılımında dengesizlik, olgunlukta eksiklik ya da ilişkide kriz yaşanabilir. Ya da bu yeni sorumluluk, bazı kişiler için çok fazla ya da çok güç olabilir.
Bu makalede yargıda bulunmayacağız, kimsenin böyle yaptığımızı düşünmesini de istemeyiz. Ama hiç şüphe yok ki bazı yetiştirme tarzları, bugün yetişkin olan bazılarımızın çocukluklarında olumsuz bir etki bırakmıştır. Bu uygulamalardan birkaçından söz ederek bunları yetişkinlikte ortaya çıkabilecek davranışlarla ilişkilendireceğiz. Çünkü bazen bilgi ve iç gözlem, içimizdeki canavarlarla mücadele etmede en iyi silahtır.
Çocukluk süresince çocukları engelleyen ebeveyn davranışları
Birçok durumda, çocukluk dönemindeki deneyimlerimiz yetişkin hayatımız için de belirleyici olur. Bazı anne babaların kimi davranışları, çocuklarının gelecekte özgürce yaşamasını engelleyecek özelliktedir:
- Aşırı korumacılık: Anne babalar, çocuklarını kötü şeylerden daima korumak ister ve bunun için çocuğun özgürlüğünü kısıtlamanın anahtar olduğuna inanırlar. Öyle büyük bir korku içindedirler ki çocuklarını sürekli olarak kontrol ederek “güvenli bölgede” tutmaları gerektiğini düşünürler. Bu davranışın sonucunda çocuklarda girişimcilik eksikliği ve çekingenlik ortaya çıkabilir, herhangi bir bireysel aktiviteye başlarken hastalıklı şüphe duygusuna kapılabilirler ve sürekli olarak onay görme arayışında olabilirler.
“Çocukluğun kendine has görme, düşünme ve hissetme yolları vardır. Bunları kendi usullerimizle değiştirmeye kalkmaktan daha akılsızca bir şey olamaz.”
– Jean Jacques Rousseau
- Kendi gençliklerinden gelen ve hayal kırıklığıyla sonuçlanmış arzuları çocuklarına yansıtmak: Bazı ebeveynler, kendilerinin gerçekleştiremedikleri şeyleri çocuklarının yapmasını bekler. Bu beklentileri, çocuklarının ilgileriyle uyumlu olmasa bile böyle davranırlar. Bunun sonucunda çocuklarda özgüven eksikliği, düş kırıklıklarıyla baş edememe ve duygusal bağımlılık ortaya çıkar.
- Şefkat eksikliği: Genelde en yıkıcı olan davranıştır bu. Bir çocuk, anne babasıyla temasa ihtiyaç duyar. Sevmek ve sevilmek isterler. Aksi halde kendilerinin de soğuk bir tavır takınmaları gerektiğini düşünürler. Bunun sonucunda, sevgiyi başkalarında bulma arzusu çaresiz bir arayışa dönüşür ve kendi duygularını dengeleyip ifade etme konusunda sorunlar ortaya çıkar.
“Her çocuk belli bir sevgi duygusuyla dünyaya gelir ama bu sevginin büyümesine ya da ölmesine karar vermek, anne babalar ile arkadaşlara kalır.”
– Graham Greene
- Ebeveynlerin depresif tavırları ya da değersizlik duygusu: Evde anne babasının hayatlarından mutlu olmadığını gören bir çocuk ciddi duygusal sıkıntılar yaşar.
- Başkalarıyla veya kardeşleriyle karşılaştırılmak: Bazı anne babalar, bütün çocukları için aynı yetiştirme tarzını kullanmaları ve çocuğun bireysel tercihlerini gözardı etmeleri gerektiğine inanır. Bunun sonucunda çocuk, işe yaramaz olduğunu hissedecek, ayrıca kendi beceri ve yeteneklerine inancını kaybedecektir.
- Aile içi kavgalar, tartışmalar veya boşanma: Boşanma çok zor bir süreçtir ama çocuklar varsa daha da güç ve karmaşık bir hal alır. Birçok çift, çocuklarına karşı “yabancılaşma” yöntemini kullanarak çocuğun masumiyetini yok etmekte ve onlara büyük bir sorun yüklemektedir. Bu durumda çocukta güçlü bir terk edilmişlik duygusu ile bilişsel ve duygusal karmaşa ortaya çıkacaktır.
Çocukluğumuzda yaşadığımız sorunlar hala acı veriyorsa
Yıllar geçmesine ve yaşadıklarınızın artık çok uzakta kalıp unutulduğunu düşünseniz de bazen kendinizi kötü hissetmenize yol açan ve anlamadığınız bütün o durumları net bir şekilde hatırlamaya devam edersiniz. Artık bu durumları anlayabilirsiniz ama bu, biraz pişmanlık ve boyun eğme içeren bir anlayış olacaktır.
Bu yükten kurtulmanın yollarından biri, bu durumu sizinle birlikte yaşamış insanlarla beraber “duygusal arınma” yaşamaktır. Anne babanız dahil. Yani içinizdeki her şeyden kurtulmak, kendinizi ifade etmektir bu. Kendinizi olumsuz şeylerden, bu yükten kurtarmanın önemi, daha hafif bir yük taşımamıza yardımcı olmasından kaynaklanır.
Onları kendinizle karşılaştırarak içinde bulundukları durumu daha iyi anlayabilirsiniz. Ve zamanı gelirse, aynı hataları çocuklarınızla tekrarlamayın. Çünkü bir kez yeter, çünkü her şey her zaman daha iyi olabilir, çünkü sayfayı çevirmek yapacak tek şeydir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.