Çılgınca Şeyler Yapıyor Olabilirim Ama Deli Değilim
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Çılgınca şeyler yapmak ille de deli olduğun anlamına gelmez. Bu sadece diğerlerinin normal dediği yoldan gitmemektir. Kaotik ve anlık durumlara yukarıdan bakabilme şansıdır. Herkes ama kesinlikle herkes hayatında en az bir defa çılgınca bir şey yapmıştır. Çünkü biraz adrenalin ve umursamazlık çok gerekli ve doğaldır.
Çoğu insan “çılgın olmayı” akli dengesizlik ya da gerçeklik algısında yanılma olarak adlandırır. Halüsinasyonlarla, kontrolü kaybetmekle ya da saçma ve yersiz davranışlarla karıştırır.
Bu arada, “çılgın bir şey yapmak”, çok farklı bir anlam taşıyan bir konuşma dilidir. Hayatımızda biraz çılgınlığa ihtiyacımız var, ya da hiçbir zaman kordonu kesmeye cesaret edemeyiz ve tam olarak mantıklı olmayan şeyler yapmakta özgür olamayız.
İnsanların çıldırmaya o kadar ihtiyacı var ki çıldırmamak çılgınlık olurdu.
Dahilik ve delilik arasındaki ince çizgi
Bütün deliler dahi, bütün dâhiler de deli değildir. Dahi bir konuda olağanüstü bir yeteneği, uzmanlığı ya da yeni fikirler ortaya atma kabiliyeti olan kişidir. Başka bir deyişle bir dahi yaratıcıdır.
İlla deli olmaları gerekmez ama oldukları zaman da bunu nasıl avantaja çevireceklerini bilirler. Araştırmalara göre zihinsel hastalık kendini göstermeden önce yaratıcı beceriler bu hastalarda vardır.
Bazı insanlar dahice hareketleri olan veya özel yetenekleri olan insanlara deli diyor. . Bazen korku ve/veya cehaletten anlamadığımız şeyleri küçümsüyoruz. Ama dahi ve çılgınlık arasındaki çizgi, bazı insanların görebileceğinden daha geniştir.
Bu konuda az sayıda araştırma yapılmasına rağmen, yaratıcılık genetik gibi görünmektedir. Aynı zamanda, çevre de büyük bir rol oynar. Örneğin, Mozart ya da Einstein’ın ormanda tecrit edilmiş olsaydı, onların dehaları olmayacaktı. Onlara bugün sahip olduğumuz imajı da vermeyelim. Araştırmalar beynin mimarisinin %75’inin çevreye bağlı olduğunu gösteriyor.
Yaratıcılık da duygusal çatışma ile ilişkilidir. Hoşnutsuzluk, yarattığı dehayı zorlayan şeydir ve nörolojik bir temeli vardır. Dahilik bir akıl hastalığı değildir. Ama ikisi birlikte var olduğunda, kişi güzel bir şey yaratmak için çılgınlıklarından nasıl yararlanılacağını bilir.
Dahiler kuleler gibidir: uzaktan, ne kadar ulaştıklarını görebilirsiniz, ancak onların hemen yanında olduğunuzda boylarını ölçmek ve onların büyüklüğüne hayran olmak imkansızdır.
Normal ve çılgın
Çılgınlık aslında akıl ya da iyi yargı eksikliğidir. Sorun şu ki, 19. yüzyılın sonuna kadar, delilik, yerleşik sosyal normların reddedilmesiyle ilişkiliydi. Bu nedenle, bugün insanlar hala sosyal normları uygulamayan kişileri çılgın olarak görüyor.
Çoğu toplum insan gelişiminin farklı aşamalarını kapsayan davranış modelleri kurmaktadır. Kültürel farklılıkları bir kenara bırakmak, toplumların çoğunun sağlıklı doğmasını, sağlık komplikasyonları olmadan gelişmesini, üniversiteye gitmesini veya bir çeşit karlı alanda uzmanlaşmasını, evlenmesini ve yeni bir evde yeni bir aile kurmasını bekliyor.
Bu paradigmalar sadece normlardır. Çoğu insan onları normal olarak kabul edebilir ve bu sınırları ihlal eden herhangi bir tutum veya fikrin yanlış olduğunu veya hatta çılgın olduğunu düşünebilir. Ancak bazen çılgınlık, hasta bir topluma karşı tek sağlıklı tepkidir.
“Bazı insanlara, sıradanlık normaldir ve bunun ötesinde görmek çılgındır.”
– Charly García
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.