Black Mirror ve Sevdiğiniz Birinin Ölümü
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Black Mirror, birbirinden tamamen bağımsız bölümleri ve her bir bölümde farklı oyuncular olan bir İngiliz dizisidir. American Horror Story gibi antolojik bir dizi değildir fakat her bölüm tamamen farklı oyuncular, karakterler ve senaryolara sahip bir kısa film gibidir. Sezonlar belirli bir düzen de takip etmez ve her sezonda aynı sayıda bölüm yoktur.
Black Mirror yeni teknolojilerin kullanımına oldukça eleştirel yaklaşır. Distopyan gelecek betimlemeleri ve temaları ekstrem uçlara taşıyarak yapar bunu.
Black Mirror: “Hemen döneceğim”
Black Mirror’ın ikinci sezonunun ilk bölümünün adı “Hemen döneceğim”dir. Bu bölümde Martha ve Ash adında genç bir çiftle tanışıyoruz. Ash sosyal ağlara bağımlı bir adamdır ve bölümün en başından itibaren hayatını nasıl bu ağlarda yayınladığını ve nasıl bağımlı olduğunu görürüz.
Bu bağımlılık Martha’yı rahatsız eder çünkü onunla ne zaman konuşsa veya ondan ne zaman yardım istese Ash akıllı telefonuyla meşgul olur ve Martha’yla ilgilenmez. Bu bizim sosyal ağları nasıl kullandığımıza ve bazen yanımızda birisi olsa bile arkadaşlarımız yerine cep telefonumuzla ilgilendiğimize dair oldukça gerçekçi bir portredir.
Bölümün başında Ash Martha’ya annesinin, babası ve abisi öldüğünde salondaki tüm fotoğraflarını kaldırarak tavan arasına koyduğunu anlatır. Bundan kısa bir süre sonra Ash bir trafik kazası geçirir ve o da ölür.
Hayata döndürmek
Ash’in ölümünden sonra hissiz bir Martha görürüz, ne konuşur ne de ağlar. Cenaze esnasında bir arkadaşı, bu “kayıpla” baş etmesine yardımcı olacak garip bir uygulamadan bahsetmeye başlar. Martha arkadaşına öfkeyle tepki gösterir ve yoğun bir inkar içerisindedir. Buna rağmen sonunda arkadaşının tavsiyesine uyar.
Arkadaşının bahsettiği uygulama, internet üzerinde insanlarla ilgili tüm bilgiler içerisinden detaylı bir arama yaparak onları, konuşma şeklini bile kesinlik ile yeniden üretip “hayata döndürme” yeteneğine sahiptir. Ash sosyal ağlara bağımlıydı dolayısıyla “kurtarmak” için mükemmel bir örnektir. Burada ne kadar çok bilgi var ise kelimelerinin yeniden üretilmesi o kadar kesinlik içinde olacaktır.
Martha “Ash” ile sohbet etmeye başlar ve Ash’in tam olarak eskisi gibi olduğunu görmek onu hayrete düşürür. Uygulama sohbetin bir adım ilerisine giderek Martha’ya sesini dinleyebileceğini söyler ve böylece telefonda konuşmaya başlarlar.
Sevdiğiniz birini kaybetmek her zaman zordur. Kabul etmesi oldukça zor olabilir ve bazen profesyonel destek gerektirir. Martha Ash’in ölümünü inkar eder ve bu inkar karşısında Ash’i geri getirme olasılığı ortaya çıkar. Bu nedenle Martha bu olasılığı kabul ederek çok riskli bir girdap içine girmeye başlar.
Black Mirror’da yas: “Hemen döneceğim”
Yas, hepimiz için çok zor olan yavaş ve acılı bir süreçtir. Elbette bu dönemi en iyi şekilde atlatabilmek için onunla yüzleşerek tüm aşamalarından geçmemiz gerekir. Sevdiğiniz bir insanın ölümünü kabullenmek onları unutmak anlamına gelmez. Sevdiklerimiz anılarımızda yaşayabilir fakat hayatımıza devam edebilmemiz için geleceğe dönerek bu kaybı kabul etmemiz gerekir.
Marta’nın elveda dememe ve Ash’i bir manada ölümden geri döndürme imkanı vardır. Zayıflık anlarından birinde teklifi kabul eder. Bunun ekranda gerçekleşmesini izlemek oldukça tüyler ürperticidir. Fakat sevdiğimiz birine elveda demeyi geciktirme olanağımız olsaydı, bence birçoğumuz bunu kabul etme eğiliminde olurduk.
Martha kendini dünyadan uzaklaştırır, hatta kız kardeşiyle buluşacağını bile unutur. Martha’nın bir anksiyete krizi yaşadığı esnada Ash ile konuşurken kullandığı telefonu yanlışlıkla kırdığı önemli bir sahne vardır. O anda Martha Ash’i kaybettiğini ve tekrar terk edildiğini hisseder. Tam o anda uygulama bir adım daha atabileceğini söyler…
“Ölenlerin hayatı, yaşayanların hafızasında kalır.”
– Cicero
Sonraki adım
Bu sonraki adım Ash’in görünümünü alan bir çeşit biyonik oyuncak bebek satın almaktır. Ash gibi konuşur ve hatta Ash’in tam bir klonudur. Fakat hala bir robottur. Duyguları yoktur ve Martha bundan sıkılmaya başlar. Önceden iyi bir fikir gibi görünen şeyi sonradan reddetmeye başlar.
Bölüm esnasında Martha’nın hamile olduğunu ve bu haberi Ash’in ölümünden sonra aldığını görürüz. Bu durum şimdi Martha’nın bu kaybı kabul etmesini zorlaştıracaktır. Hamilelik haberi bir çeşit inkar ortaya çıkarır ve Martha bu anları Ash ile yaşayamayacağı için son derece mutsuzdur.
Nihayet Martha Ash’in kopyasıyla baş edemez ve durumla yüzyüze gelmesi gerektiğini anlar. Ash ölmüştür ve geriye dönüş yoktur. Martha biyonik bebeği tavan arasına koymaya karar verir, aynı Ash’in annesinin fotoğrafları koyduğu gibi.
Black Mirror’un bu bölümünün sonunda kızlarını robot ile görürüz. Kız robota ismiyle hitap eder. Ona baba demez çünkü o babasının sadece bir kopyasıdır. Onun gibi düşünür, onun gibi konuşur, onun gibi görünür fakat gerçekten de o Ash midir?
Black Mirror ve yeni teknolojiler
Black Mirror yeni teknolojilerin kullanımlarına odaklanır fakat bu bölümü en insani ve samimi bölümü olarak nitelendiriyoruz. Kendimize sosyal ağlardan nasıl faydalandığımızı da sorgulatıyor. İnternet üzerinde hangi ölçüde korunuyoruz? Uygulama Ash’i doğru bir biçimde yeniden yaratabilmişti, konuşma şeklini, sesini, zevklerini. Hatta fiziksel görünümünü bile yaratabildi. Elbette üretilen imaj Ash’in iyi bir günündeki, en iyi imajıydı. Ash’in kopyasının Martha’ya açıkladığı gibi, sosyal ağlara yalnızca en iyi fotoğraflarımızı yüklüyoruz.
Bu nedenle online platformlarda öne çıkardığımız imajımızın gerçek imajımız olup olmadığını, yoksa sadece bir illüzyon mu olduğunu kendimize sormalıyız. Sosyal ağlarda her şeyde en iyi olma yarışı çok açıktır. Bir manada, ne zaman bir ağda bir şey paylaşsak, o paylaştığımız şey internet yok olana kadar orada kalacak. Bunun bir sonucu olarak bizim de bir parçamız her zaman hayatta kalacak. Bu nedenle bir manada sosyal ağların bir çeşit ölümsüzlüğe doğru bir adım olduğunu söyleyebiliriz.
İnternette korunuyor muyuz?
Uygulama Ash ile ilgili her şeyi biliyor. Paylaştığı bilgi, yakın zamanda Facebook’u çevreleyen tartışmalarda da açıkça gördüğümüz gibi gerçekten korunmuyordu. Üzerinde hiçbir kontrole sahip olmadığı bir uygulama onun hakkında her şeyi bilebiliyordu. Bir gün içerisinde kaç kişinin sosyal ağlara ulaştığını düşünürsek bu bilginin sınırsız olduğunu anlayabiliriz. Bilgilerimizin hangi ölçüye kadar korunduğunu gerçekten biliyor muyuz?
Bölümde Ash’in kopyası yaratıldığında, bu karanlık ve soğuk bir küvette gerçekleşti. Buna bakarak bir şeylerin doğru gitmeyeceğini ve bir çeşit Frankenstein’ın canavarı ile karşılaşacağımızı hissedebiliriz. Bu “dirilmenin”, sevdiğimiz birini kaybetmeyle yüzleşme konusunu aşan karanlık bir tarafı vardır çünkü bunun yanı sıra sosyal ağların hayatlarımız üzerindeki etkisinin ne derece ve nasıl farkında olduğumuzu da sorgular.
“Gezinen bir gölgedir hayat.”
– William Shakespeare
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.