Bir Hayal Kırıklığından Sonra Sezgilerinize Güvenmek Zordur
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Muhtemelen sezgilerinize güvendiğiniz için girdiğiniz yollar çıkmaz sokağa döndüğü için, pek çok kez üzülmüşsünüzdür. Bunu bir adım öteye götürürseniz, yaşadığınız güvensizliğin, yaşamınız boyunca başınıza gelen hayal kırıklıkları ile çok ilgili olduğunu fark edebilirsiniz.
Sosyal hayatınızdaki olaylar, planladığınız gibi gitmediğinde, şu gerçek açığa çıkar: Bazen her şeyi doğru bir biçimde tahmin edemezsiniz. Bazen yanılır, bazen de hiç düşünmediğiniz bir şekilde haklı bile olabilirsiniz. Haklı olmak da her zaman olumlu bir durum değildir.
Sezgileriniz hangi sıklıkla doğruyu gösteriyor? Biliyordum! Sana söylemiştim! gibi lafları en son ne zaman duydunuz? Hayatınızda gerçekte olan olayların, sezgilerinizin size söyledikleri ile eşleşmesi, kendinize olan güvenin artmasını sağlar. Hızlı (ve ücretsiz) pusulanızdan memnun olursunuz. Sonuçta, bazı şeyleri tahmin edebiliriz. Hayatta her şey rastgele meydana gelmez ve her şey de kaybedilmiş değildir.
Sezgimiz başarısız olduğunda kendimiz çaresiz hissederiz
Sezginiz yanlış çıktığı zaman, bir an için nasıl hissettiğinizi hayal etmeye çalışın. Verilen işaretleri kaçırdınız, denediniz ama olmadı. Kendinize bir sorun, burada ne oldu? Kendinizden çok emin ve güven de yürürken, birdenbire ayağınız takılı verdi. Bu nasıl mümkün olabilir?
Sezgileriniz başarısız olduğunda, bir parçanız kendini çaresiz hisseder. Kuzey ile güneyin arasındaki farkı bilemeyen pürüzlü bir pusula ile bu öngörülemeyen dünyada gezinmek, sizin güvensiz bir hale gelir. Özellikle de dürüstlük kurallarının olduğu özgün ilişkiler arıyorsanız. Diğer kişinin ilişkilerinin bir manaya gelmediği ama kendisi için hep hüsran olan yaşamlar. Doğru ve gerçek olan diğer insanlarla ilişki kurmanın bir yolunu arar da durursunuz.
İşte tam burada, hayal kırıklığı yaratan bir darbe alırsınız. Gerçeklik, tüm sertliği ile yüzünüze vurur ve en saf duygularınız sarsılır. Ama içinizdeki o sezgiye şartsız koşulsuz güvendiğiniz için çok naif olduğunuzu düşünmeyin. Ona tekrar güveneceğiniz için, aptal olduğunuzu da düşünmeyin. Sadece hayal kırıklıklarının var olduğunu unutmayın. Onlar, bu oyunun kurallarının bir parçası. Bir parçanız ve karar vermek için kullandığınız stratejiler olarak, asla mükemmel olmayacaklar.
Adaletli bir dünya fikri farkında olmanız gereken bir ön yargıdır
Neredeyse hiç bir bilgiye sahip olmadığınız için, geleceği tahmin edemezsiniz. Öte yandan, çok fazla bilgi ve olasılık olduğunda da, kısıtlanan kaynaklarınız vardır. Sonunda, gerçekliği hayal ettiğiniz veya yorumladığınızda, aklımızda bir dizi filtre ve ön yargı aktif hale olur. Bu filtrelerden biri, adil bir dünyada yaşadığımızı düşünme eğilimimiz ile ilgilidir. Bu dünya düzenine, kendimizi özellikle şanslı hissettiğimizde inanıyoruz ve dünyayı gerçekte olduğundan daha adil olarak algılıyoruz.
“İnsanların, yaşadıkları çevredeki insanların genellikle hak ettiklerini elde ettiklerine, dünyanın adil ve düzenli bir yer olduğuna inanma ihtiyacı var.”
-Melvin J. Lerner
İyi insanlara iyi şeylerin olduğuna inanıyoruz ya da inanmak istiyoruz. Aynı şekilde kötü şeylerin sadece kötü insanların başına geldiğine inanmak istiyoruz. Sanki, dünya bir çeşit karma ya da sessiz adalete göre dönüyormuş gibi, hepimiz hak ettiğimiz ne varsa, onu alacağımıza inanıyoruz. Ancak, bu düşünce aklımızda gereğinden fazla yer kaplar ve çoğu zaman da gerçekleşmez. Birçok istisnası olan bir yasadır.
Bazen hayat dişlerini gösterir ve ne olduğunu size hatırlatır: öngörülemez. Ya da, en azından, “dünya adaletlidir” gibi bir fikrin her zaman işe yaramasından daha az tahmin edilebilirdir. Sonuç olarak, sezgiler belirli sonuçları tahmin etmeye yetkin değildir. Birinin size adil davranacağını ve sahip olduğu insani değerlerine göre hareket edeceğini düşünür, ona olan inancınız akabinde, büyük bir hayal kırıklığına dönüşür.
Güven risk almak demektir. Bu yüzden bu kadar cesaret gerektiriyor
Hayat olması gerektiği gibi değildir. Ya da en azından sizi hazırlıksız yakaladığı anda değildir. Hazır değilsiniz, savunma hatlarınız çöktü. Tam tekrar güvenmeye başladığınızda, hayat size bir tokat daha atar. Kalbiniz kırılır. Hayalleriniz gözlerinizin önünde param parça olur.
Birkaç kez göz kırpar ve kararlı olanın artık kararsız olduğunu anlarsınız. Gri olan şimdi siyah ve beyaz olan griye dönüşür. Bir fırtınanın ortasında savrulan bir tekne gibisiniz sanki. Bu anlarda, ayaklarınızı yere sağlam basmak ve çabalamaya devam etmek zor olduğunda, cesarete ihtiyacınız olur.
Her zaman derslerine çok sıkı çalışan ama bir şekilde başarısız olan bir öğrenciden bahsediyoruz. Sevgili tarafından istismar edilen, annesinin ölümünü izleyen kızı, doktorlar kızının kalbinin durduğunu söylediğinde donup kalan baba. Ahiret hayatının asıl önemli olduğuna inananların gerçekleştirdiği bir terör saldırısına uğrayan bir şehirden bahsediyoruz.
Her şeyi tahmin edemeyiz
Sezgi, düzeni tanıyabildiği zaman devreye girer. İşte bu yüzden tanıdığımız insanların davranışlarını tahmin etmek daha kolay olur. Sezgi çok hoş olmayan duygular üretebilir, ama aynı zamanda çok hoş olanları da yaratabilir. Ayrıca, ihtiyacımız olduğunda çalışmamızı ya da yaptığımız işi bırakmamızı söyleyen bir iç ses olarak da hareket edebilir.
Öyleyse, beklenmedik ve acı dolu bir şekilde hayat tarafından aldatılmış olduğunuzu hissediyorsanız, sezgilerinizi suçlamayın. Basit gerçek şu ki, sadece her şeyi öngöremeyiz. Tüm kartların masada olduğu bir dünyada yaşamıyoruz.
Ama otantik ve gerçek olmak adına, kendiniz için adil bir dünya inşa edebilirsiniz. Hayatınızdaki birisinin özü ve sözü gerçek olduğunda, onlar güvenilir ve öngörülebilir olurlar. Her zaman ne ile uğraştığınızı bilirsiniz. Güvenmek ya da ayrılmak istiyorsanız, bu sizin seçiminiz olur (ve sadece sizin). Sonuç olarak, başarısızlığınız için sezgilerinizi suçlamayın. Hata, sezgiler doğasının bir parçasıdır, tıpkı sizinki gibi.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.