Bebek Jane'e Ne Oldu? Nefret Sanata Dönüştüğü Zaman
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Bette Davis ve Joan Crawford: Çok yetenekli, iki ünlü aktris ve hayat boyu süren bir düşmanlık. Fakat eğer aralarında çok fark yoksa duygularının derinliklerinde neden birbirlerinden nefret ediyorlar? Her ikisinin de kızlarıyla ilişkileri kötü, romantik aşk ilişkileri ayrılıkla sonuçlandı ve her ikisi de kendilerini içkiye verdi. Onların kavgasının Hollywood’da en çok konuşulan düşmanlık olduğuna şüphe yok. Bütün bu kargaşaya rağmen Bebek Jane’e Ne Oldu? bize sinematik bir hazine veren bir film türüdür.
Gerçek şu ki; bu iki oyuncunun hayatları sanki bir film karesinden fırlamış gibi görünmektedir. Bebek Jane büyük bir başarıydı ve insanlar onu hala bir klasik olarak görmektedirler. Bu gün FEUD: Bette ve Joan adlı diziden dolayı film hala eski görkemine sahip. Dizi iki oyuncu arasındaki düşmanlığı canlandırmaktadır. Ve tabi, filmin çekimleri sırasında yaşadıkları sorunları da.
Gençlerin siyah beyaz filmleri sevmedikleri bir gerçektir. Siyah beyaz filmlere sanki alerjimiz vardır. Tamamen siyah beyaz film seyretmek bizim için çok çaba gerektiren bir iş gibi görünür. Ama aslında bu filmlerin büyüsü biraz da renksiz oldukları gerçeğinden kaynaklanır.
Nefret ve korku
Korku filmlerini düşündüğümüz zaman aklımıza gelen şeyler şeytan girmesi, özel efektler, lanetli evler ve kandır. Bunların hepsi 70’li yıllarda çekilen Şeytan gibi filmlerin gösterimleriyle başladı ve korku filmlerini sonsuza dek değiştirdi.
O zamana kadar korku filmlerinde önde gelen Alfred Hitchcock filmleriydi. Bu filmlerin çoğu siyah beyaz çekildi. O zamanlar insanlar farklı bir korku film türüne alışıklardı. Daha zekice, daha psikolojik ve hemen hepsi oyunculara, müziğe dayalı, seyirciye her şeyi açıkça göstermeksizin imayla olayları anlatan filmlerdi.
“Eminim, Bette Davis bana ait olan bazı önemli sahneleri çaldı. Ama komik olan şu ki; filmi tekrar izlediğimde, sanki kendisinin gülünç bir taklidiydi. Ve bense hala bir yıldız gibi görünüyordum.”
– Joan Crawford
Bebek Jane nefret mi, korku mu?
Şimdi her şey değişti ve çoğumuz Bebek Jane’i bir korku filmi olarak düşünmeyiz. Ama ilk gösterildiğinde insanların gördüğü şey buydu. Ve gerçek şu ki; Bette Davis size gözleriyle işkence ettiği zaman ya da Blanche (Joan Crawford) çaresizce sandalyesine gömülüp komşunun dikkatini çekmeye veya yardım çağırmak için telefona sarıldığında endişe hissetmeniz için özel efektlere fazla gerek yoktu.
Nefret kadar berbat bir şey var mı? Birisi sizden nefret ediyorsa her şeyi yapabilir. Ve bu özellikle tıpkı filmdeki gibi eğer o kişi aklını kaçırdıysa böyledir. Filmdeki korku ve endişenin hepsi o nefrete, acılığa ve o ezeli rekabete dayanıyor. Birinden nefret ettiğiniz zaman mantıksız davranabilirsiniz. Sebep olduğunuz zararı önemsemeyebilirsiniz. Ve muhtemelen sonuçlarını da düşünmeyebilirsiniz.
Bebek Jane: iki kız kardeş ve iki aktris
Bebek Jane artık başarılı günleri sona ermiş olan iki kız kardeşin hikayesini anlatır. İnsanlar onları çoktan unutmuştur. Biri tekerlekli sandalyeye bağlı ve hayatı tamamen küçük kız kardeşi Jane’e (Bette Davis) bağlı olan Blanche’dır. Jane kısa bir süre sonra kız kardeşini felçli bıraktığı için suçluluk duyar ve aklını kaçırır. Bütün zamanını kafasında eski başarılı günlerini tekrar yaşayarak geçirir ve o eski kız olmak ister. Tekrar yanında babası varken şarkı söyleyip, dans ettiğini ve seyircilerin de ona hayran kaldığını hayal eder.
Aralarındaki nefret, öfkenin ve bencilliğin yanı sıra filmdeki ana karakterdir. Neredeyse gerçek hayattaki gibi… Bebek Jane benmerkezci ve babası tarafından şımartılmış, ailesi de dahil, çevresindeki herkese kötü davranan Jane karakteriyle başlar. Sonra ablası Blanche ortaya çıkar. O ise kardeşi Jane’i annesinin yanında izler, nadiren konuşur ve kendisini bir kenara itilmiş hisseder. Ama film Jane’in nasıl uygun bir davranışla Blanche’i kız kardeşini gölgede bırakabilecek güçlü bir kadın haline getirdiğini gösterir. O sonunda gerçek bir film yıldızı olur.
“Asla bir ölünün arkasından kötü konuşmam. Joan Crawford öldü. İyi.”
– Bette Davis
Diğer yandan Jane, herkes tarafından unutulmuş biridir. Hiçbir yeteneği yoktur ve bütün dikkatleri kendisinde topladığı için kız kardeşinden nefret eder. Blanche ve Jane iki ezeli rakiptir. Blanche kardeşine biraz merhamet gösterse de, film izlendiğinde görülecektir ki aslında her zaman böyle değildir. Film Jane’in kız kardeşine yiyecek hazırlaması gibi rahatsız edici sahnelerle seyirciyi baş başa bırakır. Ya da “Babama bir Mektup Yazdım” gibi şarkılarla…
Nefret duygusu
Ekrandan yüksek tansiyonu ve nefreti hissedebilirsiniz. Bu Jane ve Blanche’ın hikayesi olabilir ama aslında Bette ve Joan’ın hikayesinden çok farklı değil. Nefret sanata dönüşmüş. Filmi izlediğiniz zaman hayran olunacak bir hale gelmiş. Ve tamamıyla gerçek olan şey nefret. Bebek Jane çekilirken sette meydana gelmiş birçok olay var. Davis’in yanında duran ve Crawford’un Pepsi’siyle yarışan bir Coca Cola makinesi var. Orada film sahnesinde gerçekte makineye değil, Crawford’a vuran bir Davis var. Ve Davis’in Crawford’u yerde sürüklemesi gereken sahne için Crawford’un kendi kostümüne ağırlık ilave etmeye karar verdiği zaman da olmuş.
Rekabet öyle yoğundu ki; Crawford her şeyi ayarladı ve böylece Anne Bancroft en iyi aktris Oscar ödülü aldı. O yıl Davis, Bebek Jane için aynı ödüle aday gösterildi. Crawford onu spot ışıklarından uzaklaştırmak için yaptı.
FEUD: Bette ve Joan’un hikayesi geri döndü
Bu rekabet geçenlerde bir televizyon dizisi oldu; FEUD: Bette ve Joan. Emektar aktris Susan Sarandon ve Jessica Lane dizide rol aldılar. Ryan Murphy diziyi yönetti. Dizi sizi adeta filme geri götürüyor ve madalyonun diğer tarafını gösteriyor. Medyanın ve Hollywood endüstrisinin diğer yüzü tekrar ortaya çıkıyor. Kadınların ikinci plana atıldığı ve fırsatları çok zor elde ettiği bir endüstriydi. Ve özellikle güzellikleri ve gençlikleri gittiği zaman…
Dizide onların arasındaki rekabetin aslında basın tarafından nasıl körüklendiğini görebilirsiniz. Onların birbirlerine ettiği hakaretlere oyunculuk yeteneklerinden daha çok ilgi gösteriliyordu. Belki her şey farklı olsaydı böyle keskin rakipler olmazlardı. Üzücü gerçek şu ki; Hollywood’da onların bu rekabetini destekliyordu. Çok yüksek bütçesi ve çok tanınmış bir yönetmeni (Bob Aldrich) olmayan bir film için mükemmel bir reklamdı.
FEUD dizisi iki yıldızın hayatından bazı en önemli anları yakalamış. Ve bu şekilde Bebek Jane’i tekrar göz önüne getirdi. Ama Davis ve Crawford’u tekrar gündeme getirmenin çok ötesinde muhteşem bir oyuncu kadrosu var. Dizide ön planda duran Sarandon ve Lange. Onlar da tıpkı canlandırdıkları aktrisler gibi gitgide yaşlanıyorlar. Fakat bu durum onların hala var olan yeteneklerini göstermelerini engellemiyor.
Bebek Jane’in zekiliği
Bebek Jane filmi genç seyirciler arasında hiç ilgi gösterilmeyen iki aktrisi tekrar tanıtıp gündeme getirdi. Onlar hep aynı yerdeydiler, fakat kariyerleri artık bitmişti. Bu yüzden Bebek Jane’i çekmek riskli bir fikirdi. Ve neden onu başka bir şekilde insanlara satmaya ihtiyaç duydular. Bunun açıklaması, iki yıldız arasındaki rekabeti körüklemek ve onların üzerine spotları çevirmek.
Nefret, tıpkı aşk gibi sizi mantıksız bir insan haline getirebilir. Her ikisi de sizin algılarınızı değiştirebilir. Siz karşınızdaki gerçekten ziyade görmek istediğinizi görebilirsiniz. Hollywood mutluluğa veya etik kurallara önem vermedi. Birçok iş sektöründe olduğu gibi, bu sektörde de önemli olan ürününü piyasada satmaktı.
“Eğer bir insandan nefret ediyorsan, onun içinde sana ait olan bir parçadan nefret ediyorsun demektir.”
– Hermann Hesse
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.