Batman: Kahraman mı, Anti Kahraman mı?

Batman, karanlık bir geçmişi olan karmaşık bir kahramandır. Kendi iblisleriyle savaşmasına rağmen karanlıkla savaşmaya yemin etmiş bir gölgedir.

Kendine özgü simsiyah Batsuitinin yanı sıra Batman’in evreni de karanlık etrafında dönüyor. Bu karanlık hem kendisini hem de Gotham Şehrini tüketiyor. New York benzeri bir şehir olan Gotham City, kaosun hüküm sürdüğü ve suçun yaygın olduğu karanlık ve kasvetli bir yerdir. Bu, Superman’in renkli ve güvenli şehri Metropolis’in tam tersidir. Her iki kahraman da kendi şehirlerinin özüdür.

Batman, Bob Kane ve Bill Finger’ın Detective Comics’i kurduğu 1939 yılına kadar uzanıyor. Bu yazıda Batman’i karmaşık bir kahraman yapan şeyin ne olduğunu görmeye çalışacağız.

Batman’in kökenleri

Her kahramanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Genellikle hayatlarını sonsuza dek değiştiren, tanımlayan ve onları adalet yoluna götüren trajik bir geçmişe sahiplerdir. Ebeveynlerinin ölümü Batman’in belirleyici anıdır.

Batman’in ikinci kişiliği Bruce Wayne, varlıklı ebeveynleri ile Gotham City’de büyür. Ancak mutlulukları uzun sürmez.

Bir tiyatrodan ayrılırken, Bruce’un ailesi, o zamanlar 8 yaşında olan çocuğun hemen önünde bir saldırgan tarafından öldürülürler. Böylece Bruce, ebeveynlerinin servetini devralır ve onun için bir baba figürü ve akıl hocası olan ailesinin uşağı Alfred Pennyworth tarafından büyütülür.

Bruce kötülükle savaşmaya ve şehrine adalet getirmeye karar verir. Bunu doğaüstü güçler olmadan, teknolojik silahlarla, inanılmaz zekasıyla ve dövüş sanatları bilgisiyle yapar.

Yarasanın olayı ne?

Gotham City’nin karanlığını düşünürsek bu sembol bariz görünebilir. Yarasalar gece hayvanlarıdır, kötü olarak kabul edilirler ve insanlar onlardan korkar. Ancak Batman, bu yaratığı kendi korkularının üstesinden gelmenin bir yolu olarak seçti.

Karanlığa karanlıkla karşılık vermek. Gizli ve anonim kalmak. Korktuğun şey olursan, korkacak ne kalır ki?

İnsanlar ayrıca Batman’in dualitesi hakkında da tartışıyorlar. Batman’in gerçek kimliği nedir? Kadın düşkünü, zengin ve kaygısız Bruce Wayne mi; yoksa kasvetli, yalnız ve asosyal Batman mı?

Batman ve kahraman kompleksi

Kahramanlar, kötülükle savaşmak ve başkalarına yardım etmek için doğru özelliklere sahip insanlardır. Platon gibi filozoflara göre, bir kahraman tanrılar ve insanlar arasında yürür.

“Kahraman” kavramı tarih boyunca değişmiştir. Antik çağda, kahramanlar mitolojikti. Kahramanların çoğu ölümsüzdü. Yunan trajedilerinde kahramanlar insanlardan üstündü ve Orta Çağ’da savaş kahramanları hikayelerin baş kahramanlarıydı.

Çizgi romanlarda kahramanlar tıpkı klasik edebiyatta olduğu gibi insanüstü yeteneklere sahiptir. Tüm evrensel edebiyatta kahramanlar, savaşları kazandıkları, zorlukların üstesinden geldikleri ve ünlü oldukları yolculuklara çıkarlar.

Batman’in durumu atipik bir vakadır. O tamamen insan bir kahramandır ve yine de, tıpkı diğer süper kahramanlar gibi onun gelişmesini, büyümesini ve ünlü olmasını izlemekten zevk alırız.

Kötü karakterler

Her süper kahramanın arkasında, planlarını bozmaya çalışan harika bir kötü adam vardır. Kötüler kahramanlara benzer ancak tamamen farklı bir ana motife sahiptir. Batman’in özelliği, kendi kötü adamlarını yaratmasıdır.

Bruce Wayne tam da kötülükle savaşmaya karar verirken, buna katılmayan ve düşmanlarına dönüşen karakterler vardır. Çizgi romanlarının birçoğunda, Catwoman ve Poison Ivy de dahil olmak üzere bu kötü adamlardan bazılarıyla tanışıyoruz. Joker onun en bilinen kötü adamıdır. Batman ile derin bir bağlantısı vardır, ve bu okunmaya değer harika bir grafik roman olan Batman: The Killing Joke’da (Batman: Öldüren Şaka) en iyi şekilde açıklanmıştır.

Batman karmaşık ama kolayca tanınabilir bir kahramandır. Bizi büyülemeye devam eden belirsiz ve hipnotik bir auraya sarılmış bir karakterdir.

“Hayat, talihsizlikler, tecrit, terk edilme, yoksulluk, kahramanları olan savaş alanlarıdır; karanlık kahramanlar, bazen şanlı kahramanlardan daha büyük kahramanlar.”

– Victor Hugo