Logo image
Logo image

Ayçiçeğinden Öğrenilecek Dersler: Yüzünüzü Her Zaman Işığa Doğru Dönün

3 dakika
Ayçiçeğinden Öğrenilecek Dersler: Yüzünüzü Her Zaman Işığa Doğru Dönün
Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater
Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Ayçiçeklerinden bazı dersler alabiliriz ve sürekli güneş ışığı aramak, besin maddeleri elde etmek ve güzellikle ve güçlü bir şekilde büyümek gibi onların içgüdülerini taklit etmeye çalışabiliriz. Ancak unutmayın ki gerçek güneşiniz etrafınızdaki bir yıldız değildir, bu içinizdedir, onu arayın, dikkat edin, içgüdüsünü takip edin.

Birçok kültürün folkloru ayçiçeği konusunda ilginç ve büyülüdür. Genellikle hakikat, dürüstlük ve bağlılıkla ilişkilendirilirler. Ayrıca şu da söylenir, eğer bir şey hakkında şüpheniz varsa, yapmanız gereken tek şey gün batımında tarladan bir ayçiçeği alıp yastığın altına koymaktır. Sabah uyandığınızda, yapmanız gereken her şey netleşecektir.

Hepimiz ayçiçekleri gibiyiz; hem başımızı yere düşürdüğümüz gri günlerimiz var hem de başımızı mutlulukla güneşe doğru kaldırdığımız günlerimiz de var.

Clytie efsanesi

Ancak, bu olumlu dönüş, Yunan mitolojisine baktığınızda etkisini biraz da kaybediyor. Klasik bir efsaneye göre, Clytie adında genç bir su perisi, güneş tanrısı Helios’a ve onun yanından geçtiğinde verdiği ışığa aşık oldu. Gücüne ve güzelliğine hayran kaldı. Fakat Helios onu hiç fark etmemişti ve ona hiç dikkat etmemişti.

Günler geceleri, aylar yılları kovaladı, ta ki Clytie, peri görünümünü kaybedinceye ve gün geçtikçe köklenene kadar. Kendini toprağa bağladı ve altın yaprakların güzel yüzünde büyümesine izin verdi. Karşılıksız aşkı ile ilgili zaman ve sadakat onu bir ayçiçeği haline getirdi, tek amacı imkansız sevgisini takip etmekti: Helios.

Bazen, bu efsanenin de anlattığı gibi, bakışlarımızı ve arzularımızı imkansız hedeflere odaklarız. Bu nedenle, içimize ışık tutmaya ve onu ateşlemeye dikkat etmeliyiz, bu bizim için dışarıdan daha iyi bir yol gösterici olabilir.

Some figure

En iyi seçenekleri aramak

Hayatın bir sürü dönüşü vardır, tıpkı ayçiçeğinin kendini güneş ışığına döndüğü gibi, doğal sihrini tamamlar. Ancak, DNA’mızda yazılmış böyle bir pozitifliğe karşı doğal bir içgüdümüz olmadığı açıktır. Kendimizi yeni fırsatlara, bizi büyütecek değişikliklere, bizi iyileştiren ve daha mutlu olmamızı sağlayacak girişimlere doğal olarak çekmeyiz.

Her gün insanlar belirsizlik tohumları ve korku otlarıyla dolu tarlaları dolaşmak zorunda kalırlar. Bize rehberlik edecek herhangi bir kuzey yıldızı yoktur, bu yüzden içimizdeki ışıklarımızı neredeyse hiçbir şeyin garantili, kesin veya pratik olmadığı yollara çevirmek zorunda kalırız.

Umudun ve azmin gücüyle, yeni ve umutlu yolculuklara başlayabilmemiz için, köklerimizi konfor bölgelerimizden çıkartabiliriz.

Hertfordshire Üniversitesi’nden bir psikolog ve 59 Saniye: Az Düşün, Çok Değiştir ve Şans Faktörü gibi ilginç kitapların yazarı Richard Wiseman bahsettiğimiz ikinci kitapta bir kişinin duygusal durumunun etkileyicilikte veya şansı itmekte ne kadar önemli olduğunu açıklamaktadır. Sihirden uzak, aslında gerçekten sadece zihinsel bir tutum ve yeni fırsatlara açık olmadır, şans ve hatta şans eseri olan şeylerin lehimize işleyebileceği bir durumdur.

Some figure

Kendi şansınızı kendiniz yaratırsınız

Maryland St. Mary Kolejinde psikoloji profesör ve araştırmacı olan Elizabeth Nutt Williams “şans” faktörü üzerine çok ilginç bir araştırma yaptı. O, şans eseri olan şeyleri yaşama tecrübesi, kader ve hatta sihirle ilişkilendirdiğimiz beklenmedik şans patlamalarını yaşamaya eğilimli kişilerin hangi faktörler ve özellikler ile tanımlandığını açıklamaya çalıştı.

İyi şans getirenlerin arasında, kesin olan şey azim ve çalışmaktır.

Örneğin, şanslı görünen kişilerin açıklık, esneklik, problem çözme, pozitiflik, kendine güven, yenilik ve yaratıcılık konularında daha yüksek puanlara sahip olduğunu gösterdi. Ayrıca nevrotiklik, anksiyete, suçluluk ve öfkede de daha düşük puanda kaldılar.

Some figure

Buradan, kendi şansınızı yaratmak, iç ışıklarınızı açmak ve kendinizi kişisel tatmin ve iyi olma yolunda aynı bir deniz feneri gibi, kendinize rehberlik etmek için hayatınıza daha rahat bir bakış açısı ile yaklaşmanız gerektiğini sonucuna varabiliriz.

Bilişsel esneklik ve ihtiyaçlarınızı ölçme becerisi gibi özellikler, bakış açınızı daha verimli bir yere yönlendirmenize yardımcı olabilir.

Şiirsel öyküsüne rağmen, tüm enerjisini ve duygularını imkansız bir rüyaya odaklayan birinin açık bir örneği olan Clytie gibi olmaktan uzak duralım. Ayçiçekleri gibi olalım, ışıktan, pozitiflikten, mutluluktan, güvenden ve yolumuza ışık tutma yeteneğinden beslenen kişiler olalım. Bu, bizi gerçek mutluluğa doğru yönlendirir.