Anksiyete ve Depresyonla Yaşamak (Karışık Anksiyete-Depresif Bozukluk)
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Bir madalyonun iki karanlık yüzü olarak, hep beraber var olurlar: anksiyete ve depresyon. Bu iki koşulun mutlak kontrolü altında yaşamak, yaşam kalitesini tamamen sınırlandırır. Dolayısıyla, ruh sağlığı alanında bu gerçek iyi bilinmektedir. Çünkü depresyonlu kişilerin yaklaşık %60’ı aynı zamanda bir anksiyete bozukluğundan mustariptir.
Bu önemsiz bir konu değildir. Bu tür psikolojik bozuklukla ilişkili klinik semptomlar birçok durumda aslında kronik hale gelebilir. Özel bir yardım aramayarak ya da geçerli ve yeterli bir tanı alamayarak, intihar düşüncesinin ortaya çıktığı noktaya ulaşan birçok hastaya rastlamamız sık rastlanılan bir durumdur.
Sinirli bir ruh hali, huzursuzluk, anhedoni, suçluluk duygusu, olumsuz duygular, umutsuzluk… Anksiyete ve depresyon etkisi altında bu kişinin günlük yaşamı, yavaş yavaş her an daha derine battığı bir bataklık sahnesine dönüşür.
Çok iyi bir profesyonel yardım gerektiren çok karmaşık durumlardır. Artan sıklıkta görülen bir gerçek bir soruna yanıt vermek için en iyi terapötik yaklaşımlardır.
Bu nedenle, bu vakaların çoğunda karşımızda olan şey karışık bir anksiyete-depresif bozukluktur. Ruh sağlığı profesyonellerinin mümkün olan en kısa sürede tanı koymaları gereken çeşitli semptomların, çeşitli özelliklerin birleştiği klinik bir gerçekliktir.
“En büyük başarı hiçbir zaman düşmemek değil, her düşüşünüzde tekrar ayağa kalkabilmektir.”
– Konfüçyüs
Karışık anksiyete-depresif bozuklukta kaygı ve depresyon
Anksiyete ve depresyon arasındaki bağlantı, psikoloji ve psikiyatri alanında iyi bilinmektedir. Hatta Boston Üniversitesi Duygudurum Bozuklukları Merkezi direktörü David Barlow gibi konuyla ilgili uzmanlar, nörobiyolojik açıdan bile aynı süreçleri paylaşma gibi benzerliğe sahip olduklarını belirtmiştir.
Emory Üniversitesinde (Atlanta, Amerika Birleşik Devletleri) gibi yürütülmekte olan araştırmalar aydınlatıcıdır. Her iki gerçekliğin de kökeni beyin amigdalamızdan gelir. Diğer bir deyişle, “korku merkezimizin” bulunduğu bu yapı bazen çok reaktiftir. Örneğin bu durum, herhangi bir olay veya uyaranın orantısız bir şekilde deneyimlendiği ve çok yoğun olumsuz duyguların eşlik ettiği anlamına gelir.
Anksiyete ve depresyon arasındaki bağlantı, psikoloji ve psikiyatri alanında iyi bilinmektedir. Hatta Boston Üniversitesi Duygu durum Bozuklukları Merkezi direktörü David Barlow gibi konuyla ilgili uzmanlar, nörobiyolojik açıdan bile aynı süreçleri paylaşma gibi benzerliğe sahip olduklarını belirtmiştir.
Emory Üniversitesinde (Atlanta, Amerika Birleşik Devletleri) gibi yürütülmekte olan araştırmalar aydınlatıcıdır. Her iki gerçekliğin de kökeni beyin amigdalamızdan gelir. Diğer bir deyişle, “korku merkezimizin” bulunduğu bu yapı bazen çok reaktiftir. Örneğin bu durum, herhangi bir olay veya uyaranın orantısız bir şekilde deneyimlendiği ve çok yoğun olumsuz duygular tarafından eşlik edildiği anlamına gelir.
Depresyon ile gerçekliğimiz donar. Aynı zamanda kendimizi çaresiz ve umutsuz hissettiğimiz bir durumda zamanın içine hapsoluruz. Bununla birlikte, bu aşırı korku yerini fikirleri önceden görmekten vazgeçmememize bırakır, yarını büyük bir kaygı, keder ve çaresizlikle görmemize neden olur.
Diğer taraftan, bu koşulları geliştirmemizin veya bunlardan mustarip olmamızın nedeni, birçok uzman göre bizi ve bizim çevremizi çevreleyen bağlama ekleyecek yatkınlık (genetik) faktörüne ve zorluklarla karşılaşma anlarımızda yeterli donanıma sahip olmamıza bağlıdır.
Karışık anksiyete-depresif bozukluğun belirtileri nelerdir?
Akla gelebilecek ilk soru şudur: Eğer anksiyete ve depresyondan muzdaripsem, o zaman herhangi bir psikolojik rahatsızlığa sahip olabilir miyim? Öncelikli olarak bu soruyu sormadan önce hepimizin bu gerçekleri belirli zamanlarda deneyimlemeye yatkın olduğumuzu anlamalıyız.
Sorun, bu durumların kalıcı hale gelmesi ve aynı anda ortaya çıkmasıdır. Klinik belirtiler göre kalıcı olarak (bir aydan fazla) ve aynı derecede bir arada bulunmalıdır. Ve ayrıca bu özelliklerin aynı anda ortaya çıkması gerekir:
- Konsantrasyon sorunları ve hafıza kayıpları.
- Sürekli endişeli ruh hali.
- Kaderci düşünceler, karamsarlık ve umutsuzluk.
- Uyku bozuklukları
- Anhedonia (motivasyon, hayat enerjisinde eksiklikler, isteksizlik…)
- Sinirli olma ve sürekli kötü ruh hali.
- Değersizlik hissi, suçluluk, düşük özgüven…
- Aşırı tedbirli olma. Bir şeyler olacağı hissiyle her zaman tetikte olma hissi.
- Gastrointestinal bozukluklar.
Bu sorunlara ilave olarak bu durumla ilgili en çarpıcı şey, birçok hastanın ulaşabileceği şu uç noktadır: hijyene dikkat etmeme, sosyal izolasyon, işe gidememe… Epidemiyolojik veriler bize bu ruhsal sorunlardan etkilenen kişilerin sadece %50’sinin bozukluk teşhisi birinci basamakta konulabilir (ya ruh sağlığı doktoruna gitmedikleri için ya da uzman profesyonellere sevk edilmedikleri için).
Karışık kaygılı olma durumu-depresif bozukluk nasıl tedavi edilir?
Terapötik yaklaşım birçok değişkene bağlıdır ancak önemli bir nokta varsa o da her hastanın kişisel gerçekliğidir. Hafif semptomlar gösteren ve bu nedenle psikolojik tedaviler etkisini gösterecektir. Durumun daha ciddi olduğu diğer durumlarda ise psikolojik müdahale farmakolojik bir müdahale ile tamamlanacaktır.
Tedavi yöntemleri ne olursa olsun en uygun yöntem hastaların örneğin sosyal yönleri, yardım almayı ve hatta psikoeğitim yöntemini dışlamadıkları multidisipliner bir yaklaşımdan yararlanmaları olacaktır. Karışık anksiyete-depresif bozukluğu olan kişinin mümkün olduğunca çok fazla desteğe ihtiyacı olur. Bu nedenle aşağıdakiler en yaygın stratejiler olacaktır:
- Bilişsel-davranışçı terapi (bilişsel yeniden yapılanma, aşırı tedbirli olmayı, korkuyu, kaygıyı azaltma).
- Rahatlama teknikleri.
- Farkındalık.
- Farmakolojik tedavi (antidepresanlar ve anksiyolitikler).
- Psikoeğitim: Hastaya, depresyonun, kaygının ne olduğunu ve bunu tedavi etmek ve önlemek için hangi stratejileri kullanabileceğini bildirerek durumunun gerçekliği öğretilir.
Son olarak, ele alınması gereken bir husus vardır. Birçok insanın anksiyete ve depresyona sahip olabileceğini unutmamalıyız. Bununla birlikte, bunların aynı yoğunlukta aynı anda ortaya çıkması, karışık anksiyete-depresif bozukluğu şekillendirmesi, ne yazık ki her zaman yeterince tanımlanamayan daha özel bir durumdur. Bu nedenle, bu soruna bulunacak en iyi çözüm yöntemi dikkatli olmak ve tavsiye almak için bir uzmandan yardım almaktan çekinmemekten geçmektedir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- American Psychiatric Association. (2013). Manual diagnóstico y estadístico de los trastornos mentales. Quinta edición. DSM-V. Masson, Barcelona.
- Bobes García, J. (2001). Trastornos de ansiedad y trastornos depresivos en atención primaria. Barcelona, etc.: Masson.
- Echeburúa, E.; Salaberría, K.; de Corral, P.; Cenea, R. & Barasategui, T. (2000). Tratamiento del trastorno mixto de ansiedad y depresión: resultados de una investigación experimental. Análisis y modificación de conducta, vol.26, 108.
- Vallejo Ruiloba, Julio (1999) Trastornos afectivos: ansiedad y depresión. Masson
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.