30 Olmanın Baskısı: Bir Krizden Bahsedebilir Miyiz?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Geçirdiğiniz her önemli on yıl beraberinde değişiklikleri, meydan okumaları, deneyimleri getirdiği kadar yeni engeller ve hedefleri de önünüze serer. Bu açıdan, 30 olmanın baskısı tüm o kaçındığımız şüpheleri ve hisleri de yüzümüze vurur.
Hepimiz 1960’larda psikolog David Levinson tarafından, içine düşülen hayati sorular girdabını ve hayatın bu önemli döneminde ortaya çıkan çelişkili hisleri adlandırmak için ortaya atılan ünlü 40 yaşına girme krizini ya da diğer bir adıyla “orta yaş bunalımını” duymuşuzdur. Daha sonrasında psikanalist Erikson, bu krizin varlığını bir şeylerin hayati derecede gözden geçirildiği dönemin varlığıyla açıklayarak desteklemiştir.
Her ne kadar farklı yazarlar bu ünlü krizin sebebinin ne olduğu konusunda hemfikir değillerse de, bu krizin varlığının evrensel olarak kabul edilmiş bir fenomen olduğunu söyleyebiliriz.
30 Olmanın Yarattığı Baskılar Nelerdir?
Tabii, 30 olmanın baskısını görmezden gelemeyiz. Bu hayati dönemde, sosyal beklentileri, içsel hayal kırıklıklarını ve çoğu zaman yerine getirilmeyen “hayatı yönlendirme görevi” hissiyatını besleyen bir şey olur. İstikrarı sağlamak için içimizde, gençliğin esaslarından dinamikliği besleme isteğiyle çelişen bir motivasyona sahip oluruz. Çoğu zaman yönelmesi zor olan bir kavşak. Ve tabii bu işin içinde ailevi ve sosyal baskıların da olduğunu düşünürsek bu durum daha da zorlaşır.
30’a yaklaştıkça, bu yaşa geldiğimizde olacağını düşündüğümüz şeylerin bir ütopyadan başka bir şey olmadığını fark ederiz: hep size olacağını düşündüğünüz ve diğer 30 yaşındakilerin hayatlarına baktığınızda gördüğünüz şeyler. İşin sonunda kendinizi onlarla karşılaştırır ve daha da yorgun hissedersiniz. Ayrıca, yeteri kadar şey başaramadığınızı düşünür ve bu felaketi, yani hayatınızı, düzeltmenin hiçbir yolu olmadığına kanaat getirirsiniz.
30 Olmanın Muhteşem Baskıları
Bu hayati dönemde, değerlendirme eğiliminde olduğumuz farklı alanlar vardır. Başarısız olduğumuzu düşünmek, hayal kırıklığına uğramış, endişeli ya da hatta depresif hissetmemize sebep olabilir.
Aşk ve Aile Hayatı
Erikson ayrıca, 30 yaş civarında samimi ilişkiler kurmanın önemine de değinir. Yaşamın bu döneminde, bir refah kaynağı olarak yakın, karşılıklı ve güven barındıran bağlar kurma gereğini açıklar.
Bu yazarın söylediklerine ve toplumsal beklentilerin basit yansımalarına göre, 30 olmanın bir partnerimiz, ailemiz ve gelecek planlarımız olması gerektiği ana tekabül ettiğini söyleyebiliriz. Başka bir deyişle, istikrarlı ve güvenli bir şeylere sahip olmalıyız. Bu sebepten ötürü, istikrarsız ilişkiler pek çok insan için bu krizin mihenk taşı haline gelmiştir.
İş ve Bağımsızlık
Çalıştınız, hayatınızı seçtiğiniz mesleğe adadınız ve gerçekten olmak istediğinizi bulabildiniz mi diye her taşın altını yokladınız. Tutkulu olduğunuz işi aramayı bıraktınız ve duruldunuz ya da en azından durulmanın yollarını aradınız. Hatta pes etmiş ve günlerinizi olmadığınız biri gibi davranarak geçiriyor dahi olabilirsiniz. Bunun 30 olmanın getirdiği bir kriz mi, kötü kararlar vermenin sonuçları mı yoksa kötü şans mı olduğundan emin olamıyorsunuz ama ekonomik olarak bağımsız değilsiniz ve herkes size “Bir ev almanın vakti geldi” diyor.
Önceliklerin Değişimi
Bu, öncelikler konusunda büyük değişikliklerin yaşandığı bir zamandır. Önceliklerin bazı yaşlarda (önceliklerin spor ya da ilk aşklar olduğu ergenlik gibi) daha tekdüze olduğu doğru olsa da, zaman geçtikçe, öncelikler daha kişisel ve durumsal hale gelir ki bu da kendimizi her zaman yakınımızda olan insanlardan uzak hissetmemize sebep olur.
Planların Değişimi
Boş zamanlar azalır, sorumluluklar artar ve yapılan planların sıklığı ve özellikleri açıkça bir değişime uğrar. Geçmişte yaptığımız şeyleri içeren planlarla daha çok özdeşleşmiş hissetmemiz oldukça doğaldır. Ayrıca kulak ardı edilen planlar yapmak sizi sinirlendirebilir. Hatta değişiklikler üzerinde kontrol sahibi olmadığımızı hissedersek, büyük bir boşluk hissi duymamız dahi mümkün. Bu hislere göre hareket etmezsek, sosyal olarak hayal kırıklığına uğramış hissedebiliriz.
Bu Anı Nasıl Yönetirsiniz
30 olmak ve 30 olmanın baskısı yüzünden bunalmış hissediyorsanız, kulak vermeniz gereken bazı tavsiyeler var.
Bir Bakış Açısı Arayın
Bu aşama duygusal bir kırılganlık yaratmasın diye, bir bakış açısı arayışı içinde bir adım geriye atmanız gerekir. Her şeyin belirli bir zamanda olması gerektiğini kim söylemiş? Diğer insanların 30 yaşımıza kadar nerede olmamız gerektiğini söyleyen standartlarının olması, bunların bizi etkileyeceği anlamına gelmez.
Belki de 30 olmanın yarattığı baskı, sizi de baskı altında bırakmak zorunda değildir.
Sizin Hayatınız, Sizin Hedefleriniz
Komşunuzun hayatınızın yolunda olduğunu düşünmesi güzel bir şeydir, ama herkes kendi geleceğine ve yaşamına kendi karar verir. İnsanlar sorabilir, konuşabilir, üstü kapalı sözler edebilir, beklentilerini yansıtabilirler… Ama diğer insanlar diğer insanlardır ve siz de sizsiniz. Ve günün 24 saatini birlikte harcadığınız tek kişi de sizsiniz. Kendi beklentilerinizi karşılamaya çalışın. 30 olmanın yarattığı baskı bir ömür boyu sürmez… Ya da belki de sürer. Bu size bağlı. İhtiyaçlarınıza değer verin ve kendi hedeflerinizi kendiniz koyun.
Her Şey Faydalı Olabilir
Çaba, arzu ve çalışmalarımıza rağmen, kontrolümüz dışında gelişen pek çok şey vardır. Tırmanacak merdivenimizin olmadığı duvarlardır bunlar. Fakat, belki de belli bir noktaya ulaşmak, olayları farklı bir bakış açısından görmemize izin verebilir. Her hayati aşamada büyürüz. Albert Einstein der ki, “Karanlık görmediğiniz ışıktır.”
Değişime Katılın
Çevrenizdeki değişikliklerden rahatsızsanız, belki bir şeyleri değiştirmenin zamanı gelmiştir. Şikayetleri ve eleştirileri, hayatınızla ilgili hoşunuza gitmeyen şeyleri değiştirmeniz için sizi motive edecek şeylerle değiştirin. Belki de yeni öncelikler edinmenin, tutkulu olduğunuz bir şeyi bulmanın, yeni insanlarla tanışmanın ya da çevrenizi değiştirmenin vakti gelmiştir. Kendi içinize dönün.
Kısacası, sahip olduğunuz şeye ve bu şeyin sizi nereye götürebileceğine değer verin. Çoğu zaman, sağlığınız iyi olduğunda, içinize doğru bir yolculuğa başlayıp yeni hedefler ya da tutumlar aramaya başlayabileceksiniz. İnsanların 30 yaşına girme krizinden nasıl kurtulacakları kişiden kişiye değişir. Evet, bizden beklentileri olan bir toplumda yaşıyoruz ve bu beklentilerden kaçmak imkansız bir görev gibi görünebilir. Fakat, 30 yaşına girmenin yarattığı baskının altında, gelecekle ilgili binlerce ihtimal yatar. Kendi ihtimallerinizin peşinden gidin!
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.