Yorgun Anneler ve Tükenmişlik Sendromu
tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González
Her şeyin kontrol altında olmasını isteriz ve bunu başardığımızda da tükenmişlik sendromu yüzünden çökmüş halde oluruz. İş, arkadaşlar, ilişkiler ve ev hayatını birbirine uyumlu hale getirmeye çalışmak çok karmaşıktır. Meşgul olduğumuz işler git gide artar ve yıllar böylece akıp gider. Sorumluluklar sanki bir tabakta birikir ve bir seferde yemeye kalkarız. İşte tükenmişlik sendromu da kendini burada gösterir.
Bu sendromu en ağır şekilde yaşayan anne ve babaların kendi iyilikleri yerine daima çocuklarını düşündüklerini görürsünüz. Siz de eğer böyle davranıyorsanız değişim zamanı gelmiştir. Kendimizi ihmal edersek ne kadar paradoksal görünürse görünsün, sonunda yorgun düşer, tükenir ve güçsüz kalırız. Daha sonra çocukları da ihmal etmeye başlarız.
Tükenmişlik sendromu yaşayan yorgun anneler
Bu sendromu yaşayan insanlar aile ve sosyal ilişkilerini bağdaştırmaya çalışırken başarısız olduklarında yoğun ve zararlı türden büyük bir stres yaşarlar. Özellikle de çocuklarıyla geleneksel yollardan ilgilenen anneler birinci sırada gelir. Neyse ki babalar artık daha etkin rol oynamaya başladılar. Bunun dezavantajı ise onların da stresten payını alıyor olmasıdır.
Tükenmişlik sendromu yaşayan annelerde akut ve kronik stres vardır. Her şey onlar için büyük bir yüke dönüşmeye başlamıştır. Sanki her şey gittikçe büyüyüp kontrolden çıkmaktadır.
İşin ilginç yanı bu tuhaf his hayatta kalmayı sağlar. Bunun nedeni geçmişte avcılardan kaçıp hayatta kalmamızı sağlamış olan adrenalin ve kortizol hormonunun açığa çıkmasıdır. Ama gerçekte bir tehlike yokken bu oluyorsa, işte problem burada başlar.
Bu günlerde stresin çeşitli nedenleri var ama bedenimiz ilkel yollarla bizi kurtarmaya çalışmaya devam ediyor. Bu nedenle iyi öncelikler belirlemek çok önemli.
Tükenmişlik sendromunun nedenleri nelerdir?
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu sendromun temel nedeni hayatın farklı alanlarında yaşanan strestir. Aile, iş, arkadaşlar ve ilişkiler olmazsa olmazlarımızdır. Ancak bunları doğru şekilde bir araya getiremediğimiz zaman yorulup sinirleniyoruz.
Saçma görünse de işi zamanında yetiştirebileceğimizi, evde çocuklarla ilgilenip haftada en az bir defa aileyle bir araya gelebileceğimizi ve arkadaşlarla buluşabileceğimizi, üstüne iyi bir uyku çekebileceğimizi düşünüyoruz. Ancak ne yazık ki süper kahramanlar değiliz. Zamanımızı olabilecek en gerçekçi şekilde organize etmeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Tükenmişlik sendromum olup olmadığını nasıl anlarım?
Aşırı yorgun olduğunuzu ve tükenmişlik sendromuna yakalanıp yakalanmadığınızı nasıl anlarsınız? Cevap çok basit. Eğer uykunuzu alamıyorsanız, takıntılı düşünceleriniz varsa ve sorunlarınız için başkalarını suçluyorsanız bu sendroma sahipsiniz demektir. Sosyal hayatınızı umursamaz ve devamlı kanepede uyursunuz. Bu da izole olmanıza neden olur. Sevdikleriniz sizi düşünmeyi bırakabilir ve kendinizi suçlayıp yalnız hissedebilirsiniz.
Tükenmişlik sendromuna karşı neler yapılabilir?
Bu sorunu çözmek için alabileceğimiz bazı önlemler var:
- Her şeyi aynı anda yapamayacağınızı kabul edin. Her istediğimizi yapamayabiliriz. Bazen işler ve boş zaman aktiviteleri için vaktimiz olduğunu düşünürüz ama aslında o kadar basit değildir.
- Sorumluluğu bazen başkalarına bölüştürmeliyiz. Sorumlulukları başkalarına devretmekten korkmamalıyız aksi halde sağlığımızı tehlikeye atmış oluruz. Böylece dinlenmek için zaman olur ve yeniden gücümüzü bulunca işe dönebiliriz.
- Bazen her görevi devredemeyiz ve bu nedenle çok istememize rağmen bazı işlerden tamamen vazgeçebiliriz. Mesela evi temizleyip toparlayacak yeterince zamanımız olmuyorsa büyük bir ev tercih etmemeliyiz. Ya da çocuğunuz evcil hayvan istiyorsa ama sizin kendinize bile ayıracak vaktiniz olmuyorsa belki de evcil hayvan edinme fikri o kadar da iyi değildir.
- Hayatı organize etmek için önce aklınızı organize etmelisiniz. Bazı boyutlar bizim için çok gerekli görünse de öyle olmayabilir. Bu nedenle bazı unsurlar olmasa ne yapardık diye düşünmemiz gerekir.
- Ne kendinizi ne de başkalarını suçlayın. Suçluluk, bizi ilerlemekten alıkoyan bir duygudur. Niyetimiz iyi olsa bile bazen işleri uzlaştırmaya çalışırken hedeflere ulaşamayabileceğimizi ve kendimizi bunun için suçlamamamız gerektiğini unutmamalıyız. Bunun yerine çözüm bulmalı ve çevremizdeki inşaları suçlamaktan vazgeçmeliyiz.
Küçük şeylerden keyif alın
Her şeyi kontrol edemediğimiz zaman başarısız hissetmemeliyiz. Aklımızdaki her zaman uygulanmayabilir ki bu kötü bir şey değildir. Amaç, küçük şeylerden keyif almak olmalıdır; hem kendimiz hem de diğerleri için. Huzur bulup başkalarıyla paylaşmaya bakın.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.