Yeni Bir Bakış Açısı Edinmek İçin Mesafe Koymak
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Bazen kendinizle aranıza biraz mesafe koymalısınız. Amaç her şeyden ve herkesten uzaklaşmak değildir. Daha çok kendinizi farklı bir açıdan görmek ve duyarsız ve bir şekilde zarar görmüş benliğinizden sıyrılmaktır. Taze motivasyona ve bazen sadece bir adım geri giderek elde edebileceğiniz güce ihtiyaç duyarsınız.
Bu fikri anlamak için her gün yaptığınız basit bir şeyi düşünün. Gökyüzüne baktığınız veya manzaraya baktığınız bir anı düşünün. Uzaktaki bir noktaya bakıyor olacaksınız. Ergonomik iş yeri uzmanları her 15 – 20 dakikada bir gözlerinizi bilgisayardan ayırıp, bilgisayar ekranı dışındaki bir şeye bakmanızı öneriyorlar.
“O kadar izole oldum ki üzerimdeki takım elbiseyle aramdaki mesafeyi hissedebiliyorum.”
– Fernando Pessoa
Bu görsel mesafe gözler için oldukça gerekli bir moladır. Aynı şekilde, kendinizle aranıza mesafe koymanız psikolojik ve duygusal açıdan iyileşmenizi sağlayabilir. Ama kendinizle aranıza nasıl mesafe koyabilirsiniz? Nereye giderseniz gidin düşünceleriniz, özünüz ve varlığınızın ağırlığı sizinle olmaya devam edecektir. Bu sürekli ağır bir valizle dolaşmaya veya düzgün düşünmenize izin vermeyen bir gürültünün bitmeksizin devam etmesine benziyor.
Yeni bir bakış açısı edinmek için Tibet’e kaçmanıza veya sessiz bir inzivaya çekilmenize gerek yok. Daha taze bakış açıları edinmenin ve bir süreliğine uzaklaşmanın başka yolları da var.
Kendinizi bulmak için mesafeden yararlanmak
Bazı insanlar tatile giderek kendilerini uzaklaştırdıklarını düşünürler. Spa’da bir hafta geçirirlerse sorunlarının dirençlerini ve yoğunluğunu kaybedeceğine inanırlar. Kumsalda geçirecekleri birkaç günün her şeyin çözümü olacağını düşünürler. Bu tür sakin dinlenme dönemleri kaçmak ve bir süre düşünmemek için harika yöntemlerdir. ancak hayatınızı bir süreliğine duraklatarak hiçbir şeyi çözemezsiniz.
Uzaklaşmak kaçmak demek değildir. Kendinizle ve sizi üzen şeylerle aranıza kilometrelerce mesafe koymak anlamına da gelmez. Başladığınız yere geri dönmezseniz tabii.
Ünlü Çin filozofu Laozi, kafanızla kalbinizin arasına koyduğunuzdan daha büyük bir mesafe yoktur der. Beyninizin ısrarla söylediği şeyle kalbinizin yapmanızı istediği şeyin arasına mesafe koyarsınız.
İnatla kötü durumlara tutunmak bizim sıklıkla yaptığımız bir şeydir. Bu durumlar hayatımızı zenginleştirmemekle kalmaz aynı zamanda mutlu olma fırsatımızı da elimizden alırlar. Bir iş, bir ilişki, ailevi durumlar v.b.
Negatif dinamiklere takılıp bu kötü durumlara saplanır kalırız. Kendinizle hakiki ihtiyaçlarınızın arasına o kadar çok mesafe koyarsınız ki sizi en sıkboğaz eden şey bir seyahat ya da kaçış değildir. Kendinizi tekrar bulmanız gerekir.
Yeni bir bakış açısı edinin
Kendinizi tekrar bulmak için kendinizle aranıza nasıl mesafe koyacağınızı öğrenmelisiniz. Kendinizi uzaklaştırarak hayatınıza ve yaşadıklarınıza yeni bir bakış açısıyla bakabilirsiniz. Anlam yoluyla terapinin (logoterapi) babası ve pek çok Alman toplama kampından sağ kalarak çıkmayı başaran Viktor Frankl bunu kitabı ‘The Doctor and the Soul’da anlatıyor.
Arada bir kendinizi etrafınızda olup bitenlerden uzaklaştırmalısınız. Bu sayede özgürlük ve güç hissini yaşayabilirsiniz. Bu, amacınızın ne olduğunu unutmamanızı kolaylaştırır.
Çoğu zaman kendi düşüncelerimizin esiri oluruz. Bu, penceresi olmayan bir hapishaneye benzer. Dışarıda ne olup bittiğini bilmeyi zorlaştıran düşmanca bir ortam. Bu yüzden duygularınızla temasa geçmek çok önemlidir. Böylece hapisten bir çıkış yolu bulabilirsiniz. O zaman hayatınızda değişiklik yapmak için yeterli motivasyona sahip olacaksınız.
İşte bunun olmasını sağlamak için atabileceğiniz bazı adımlar. Kendinizle aranıza mesafe koymak ve içsel huzurunuzu artırmak için bu tavsiyeleri takip edin.
Daha iyi kararlar vermek için kendinizden uzaklaşmak
Faydalı terapatik stratejilerden biri geri adım atmak ve kendinizi gözlemlemektir. Bunu yapmak için birkaç basamak yuıkarı çıkın ve kendinize yüksekten bakın. Sevgi dolu, sıcak ve alçak gönüllü bir şekilde kendinizi gözlemleyin. Bu bir tür oyun gibidir. Hayatta nerede olduğunuzu ve ne yapmak istediğinizi düşünebilmek için kendi kendinizin gözlemcisi olursunuz.
- Birkaç basamak çıkın ve kendinize uzaktan, yüksekten bakın. Gördüklerinizin hoşunuza gidip gitmediğini değerlendirin. Bir yıl içinde yine aynı şeyleri görmek isteyip istemediğinizi kendinize sorun.
- Her zamanki savunmacı tavrınızı takınmadan inançlarınız ve yargılarınız üzerine düşünün. Kökleşmiş ancak sizi kısıtlamaya meyilli olan kesin yargılarınızı bir kenara bırakın.
- Düşünce kalıplarınıza yakından bakın. Hayatınızın odak noktasını mutsuzluk, çaresizlik, kötü ruh hali ve duyarsızlık şekillendirirse sizi uyaracak bir negatiflik detektörü kurun.
Eğer gördüklerinizden hoşlanmazsanız ve yalnızca mutsuzluk ve negatiflik olduğunu hissederseniz, bazı değişiklikler yapmayı düşünmenin zamanı gelmiş demektir. Bununla birlikte, hayattaki amacınız ve hedefleriniz bu değişiklikleri düzenlemelidir. Viktor Frankl’in dediği gibi sizin için anlamlı olanı bulmalı ve bunun amacınızla paralel gitmesini sağlamalısınız.
Bu yüzden arada bir etrafınızda olup bitenlerden kendinizi uzaklaştırmakta tereddüt etmeyin. Bu, yeni bakış açıları edinmenize, kim olduğunuzu ve nelerin sizi motive ettiğini hatırlamanıza yardımcı olacaktır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.