Stres Hormonları Hakkında Her Şey
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Stres hormonları her canlının yaşamında oldukça belirleyici bir rol oynar. Tehlikeden kaçmak, çevrenin taleplerine yanıt vermek, bir sorunu çözmek için harekete geçmek ya da basitçe bir sınav için zihinsel bütün kaynaklarımızı “uyandırmak”. Tüm bu önemli süreçlerde bu küçük ama güçlü moleküller önemli rol oynarlar.
“Stres” kelimesini duyduğunuzda bunu genellikle olumsuz şeylerle bağdaştırırsınız. Hepimiz stresin hayatımızda nasıl bir etki yarattığını biliriz. Her birimiz endişe ve dış baskıların kas ağrısı, sindirim sorunları, baş ağrısı, uykusuzluk ve diğer olumsuz sağlık sorunlarıyla kendini gösterdiğine şahit olmuşuzdur.
Bu hormonların yarattığı fizyolojik değişimler oldukça yoğun ve yorucu olabilir.
Fakat bir konuda net olmalıyız. Kimyasal reaksiyon olmadan insanlar hayatta kalamazlar. Stres, müthiş derecede karmaşık çevreye uyum sağlamak için güçlüklere tepki vermemizi sağlar.
Bugün kendimizi tarih öncesi çağlarda olduğu gibi savunmamız gerekmese de çevreden hala zorlayıcı talepler gelebiliyor.
Bu duygusal tepkilerle ilişkili hormon ağının nasıl işlediğini anlamak oldukça ilginç ve yararlı olabilir.
Stres Hormonları Nelerdir?
Her birimiz dışarıdaki belli bir tehlikeden kaynaklanan ya da içsel bir endişemizin tetiklediği tehditlere tepki vermeye programlanmışızdır. Bugünlerde iş ortamımızdan kaynaklı, ekonomik ya da duygusal gelişmelerden kaynaklı stres yaşarız.
Tehditler, tehlikeler ve zorluklar görünmez hale geldi. Eskiden atalarımızın karşı karşıya kaldıkları yırtıcılar gibi tehditler günümüzde artık bizim için birer tehdit unsuru değil. Bu doğal stres sınırsız sayıda fiziksel ve psikolojik kaynağı aktif hale getirmemize neden oluyor. Bu da potansiyel tehlikelerle yüzleşmemize olanak sağlıyor ve bu oldukça normal ve beklendik bir şey.
Fakat esas sorun stres hali sürekli olduğunda kendini gösteriyor. Bu sorunu düzgün bir şekilde çözemezsek ve başa çıkmak için bir şeyler yapmazsak stres hormonları hareketine devam eder. Bu noktada da fiziksel rahatsızlık ve sağlık riskleri kendini gösterir.
Bu hormon ağının nasıl çalıştığını hep birlikte inceleyelim.
Kortizol: Bizi Harekete Geçiren Hormon
Kortizol insan vücudundaki pek çok süreci yöneten steroid hormonudur. Kortizol stresle başa çıkmamız için en önemli yardımcılarımızdan biri, metabolik işlevlerin yerine getirilmesi için son derece önemli bir molekül ve bağışıklık tepkileriyle ilişkili bir hormondur.
Kortizol salınımı hipotalamus, hipofiz bezi ve böbreküstü bezi tarafından düzenlenir.
- Kortizolün hangi süreçlere dahil olduğunu anlamak için hemen hemen tüm hücrelerde kortizol reseptörleri olduğunu bilmemiz yeterli olacaktır.
- Kortizol örneğin; vücudun şeker seviyesini dengeler, tuz ve su dengesini sağlar ve tansiyonu düzenler.
- Gün içinde daha aktif olmamız için kortizol seviyesi de yükselir.
- Öte yandan, çok stresli, anksiyete yaşadığımız uzun süreçlerden geçtiğimizde çok fazla kortizol salınımı olur ve bunun ciddi sonuçları olabilir. Bu sonuçlar arasında hipertansiyon, ruh hali değişimleri, kas ağrısı, kemik erimesi ve kilo değişimini sayabiliriz.
Adrenalin: Stres Hormonları İçinde Tehlikeyle Karşı Karşıya Gelmenizi Sağlayan Hormon
Stresli bir durum yaşadığınızda elleriniz terler, kalp atış hızınız artar ve ağzınız kurur. Bu tepkiler en önemli stres hormonlarından biriyle ilişkilidir: adrenalin ya da diğer adıyla epinefrin.
Adrenalinin bir nörotransmiter olarak da görev gördüğünü belirtelim. Böbreküstü bezlerinde üretilen adrenalin stres, tehlike ve heyecan anlarında salınır.
Adrenalin kana karıştığı zaman vücutta aşağıdaki değişimler gerçekleşir. Tüm bu değişimlerin tek bir amaca hizmet ettiğini hatırlatalım: vücudu kaçmaya ya da savaşmaya hazırlamak.
- Kalp ritmi hızlanır.
- Daha fazla hava alabilmemiz için solunum sisteminin kapasitesi artar.
- Adrenalin sayesinde kaslarda ve ciğerde bulunan polisakkarit enerji deposu olan glikojen parçalanır.
- Kan akışının optimize edilmesi için damarlar genişler.
- Son olarak, bilginin daha hızlı aktarılması için sinir hücreleri arasındaki bağlantı artar.
Vazopresin: Strese Verilen Tepkiyi Düzenler
Antidiüretik hormon olarak bilinen vazopresin sıvı emilimini sağlar. Fakat son yıllarda bilim insanları bu hormonun stresi yönetmek için önemli bir hormon olduğunu keşfettiler.
Edinburgh Üniversitesinin 2017 yılında gerçekleştirdiği çalışmada bu hormonun önemini biraz daha anlayabilmemiz için bazı veriler elde edildi.
- Vazopresin vücudun stresli durumlara karşı tepkilerini düzenler.
- Stres hormonları arasında vazopresin adrenokortikotrop salınımını destekler. Bu biyolojik öge kortizol gibi kortikosteroidlerin salınımını sağlar.
- Bir diğer ilginç özellik daha bulunuyor. Bu hormon stresli ortam değişimlerine tepki olarak gelişen durumları kontrol eden hipotalamik nöronlarda üretiliyor. Bu da demek oluyor ki beyin bir zorlukla karşılaştığını fark ettiğinde bu hormon salınıyor. Neden mi? Duruma tepki verebilmemiz için gerekli biyokimyasal değişimleri başlatmak için.
Sonuç
Sonuç olarak görebileceğiniz üzere beynin günlük risklere tepki olarak aktif hale getirdiği her bir sekansın bizi harekete geçirmekten başka bir amacı yoktur. Sonuçta stresin amacı budur: korkuyla karşı karşıya kalındığında ve tehditlerden kurtulunması gerektiğinde devreye girmek. Bize zarar veren şey kendimizi endişe ve acı hissine sürükleyen durumları devam ettirmektir. Bunu aklınızdan çıkarmayın!
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Antoni, Ferenc. (2017). Vasopressin as a Stress Hormone. Neuroendocrinology and Neurobiology (págs. 97-108) 10.1016/B978-0-12-802175-0.00009-7.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.