Öfke Neden Zihnimiz ve Vücudumuz için Zararlıdır?
Daha yeni doğduk ve şimdiden öfkeyle doluyuz. Ve korku. Ve acı. Doğumumuzun koşullarına bakılmaksızın, içimizde zaten varolan bu duyguyla doğarız. Ve bundan sonra bu duyguların her birinin içimizde evrim geçirmesine şahit olacağız. çok sayıda faktör tarafından bu duygular şekillenecek. İçimizde evrim geçirmiş birçok farklı öfke vardır. Öfke, rahatsızlık veya iritasyondan, en kötü ihtimalle, inanılmaz derecede yıkıcı olabilecek kör tutkulu bir duyguya kadar uzanır. Aslında, deneyimlenebilecek en yoğun duygulardan biridir. Aynı zamanda en zarar verici olanlardan biri.
Dışa doğru patladığı veya içinizde kalıp tuttuğunuz durumlarda, öfke her zaman zarar verir.
“Öfkeye karşı en büyük çözüm ertelemektir.”
– Séneca
İnsan olarak büyük bir paradoksla karşı karşıyayız. Her zaman sinirlenmeye eğilimliyiz. Bu parçamızı cerrahi olarak ameliyatla aldırmamız maalesef mümkün değil. Bununla başa çıkmayı öğrenmeliyiz – eğer yapmazsak, zihinsel ya da fiziksel olarak acı çekeceğiz. Ve iyi haber şu ki, bu tamamen mümkün. Öfkeyi yapıcı olarak yönlendirmek mümkündür. Rekabet etmek, bağlantı kurmak ve risk almak, bu öfke sorununu çözmenin bazı yollarından birisidir. Öyle olmazsa, bedenimiz bedelini ödeyecektir.
Öfke bizi hasta eder
Hem alternatif hem de geleneksel tıp, tüm hastalıkların duygusal bileşenlere sahip olduğu konusunda ısrar etmektedir. Bütüncül yaklaşım, her hastalığın çözülmemiş bir duygu olduğunu söylüyor. Bu duygu kendi sınırlarına ulaştığında, sağlığımızın ciddi şekilde bozulmasına ve hatta ölüme neden olabilir.
Her duygu bir şekilde vücudumuz üzerinde bir etkiye sahiptir. Öfkenin, esas olarak göğüs ve mide alanını etkilediği bilinmektedir.
Bir çok çeşitli öfke vardır. Küskünlük ve nefret bunlardan ikisidir ve hepsinin sağlığımız için sonuçları vardır. Safra taşı, safra kesesi sorunları ve farklı sindirim bozukluklarına neden olan zaman bombaları gibidirler.
Öfkenin farklı türleri ve vücudumuza etkileri
Yakın zamanda, Ulusal Yaşlılık Enstitüsü‘nün araştırmacıları, farklı öfke türlerinin vücutlarımız üzerindeki etkilerini araştırdı. Çalışmanın sonuçları Amerikan Sağlık Derneği Dergisi‘nde yayınlandı. Öfke ile dolu olanların bedenlerinde daima elle tutulabilir belirtiler gördüklerini gösterdiler.
Kızgın olanların çoğu zaman karotis arterlerinde anormalliklere sahip olduklarını keşfettiler. Bu da, felç inme riskini artırıyor. Benzer şekilde, antagonist ve çatışmacı olanların, genellikle arter duvarlarının kalınlaştığını keşfettiler.
Öfkenin diğer bir etkisi de, belirli hormonların üretimini, örneğin adrenalin, gözle görülür şekilde artmasına neden olmasıdır. Bu maddedeki artış vücudumuzun dengesinin değişmesine neden olur ve bu da sonunda kalp krizlerine veya beyin bozukluklarına yol açabilir.
Buna müsaade etmeyin… öfkenin sizi ele geçirmesine izin vermeyin
Her zaman kızgın olmak için bir sebep vardır, hatta genellikle her gün sinirlenir bir şeye öfkeleniriz. Hiçbir şey mükemmel gitmez, çatışma ve hoşnutsuzluk asla uzak değildir. Bu duygulanım ve tahriş duygularını kanalize etmek için, ilk önemli şey öfkelendiğimizin farkında olmaktır. Bu tek gerçek, enerjinizi akıllıca kanalize etme şansımızı zaten arttırıyor.
Öfkenin 4 farklı türü vardır. Bu 4 farklı öfke tipine göz atalım:
- Kontrolsüz öfke.
- Başkasından birine geçen öfke.
- Kişinin bilinçli olarak kabul edemeyeceği bir başka bilinçdışı duyguyu örtecek öfke.
- İtibar eksikliği nedeniyle oluşan öfke.
Buna karşılık, öfke temel olarak dört kaynaktan gelir: korku, hayal kırıklığı, şüphe ve suçluluk. Öfke bunlardan hiçbirini çözmez. Öfkenin tek yaptığı şey onlara zararlı ve tehlikeli bir sonuç vermektir. Anlık bir salınım hissi yaratır, ancak sorunun nedenlerini ortadan kaldırmaz. Aynı zamanda, kendisini besleyen ağırlaştırıcı sonuçlara da sahiptir. Daha fazla öfke duyduğumuzda, bizi sakinleştirmek ve kontrol etmek daha olasıdır. Bu ne yazık ki böyle çalışıyor.
En sağlıklı sonuç, öfkenizi bastırmamak ya da kontrolsüz bir şekilde serbest bırakmak değildir. Alınacak doğru yol, öfke duyduğunuzu kabul etmek ve sonra bununla yüzleşmektir. Böylelikle öfkeniz dinmeye başlar. Bunu başarmak genellikle 10 saniye sürer. Öyleyse, öfkenin gerçek kaynağını bulmaya çalışmalıyız. Bu, öfkenin arkasında yatan problemin nasıl çözüleceğine dair ipuçları verecektir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.