Mutlu Olmak İçin Beklenmedik Şeylere Alan Bırakmalıyız
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Beklentilerin gerçekleşmediğini çünkü asıl beklenmedik şeyler yaşandığında hayatımızın gerçekten değişebileceğini söylemiştir Euripides.
Ne var ki ön görülemeyene alan bırakmak her şeyden önce kabul edici bir kalp ve açık görüşe sahip olmayı gerektirir. Çünkü ancak o zaman ortaya çıkan harika fırsatları yakalayabiliriz.
Sosyologlar ve ünlü yazar Nassim Nicholas Taleb dâhil ekonomi araştırmacıları bize çoğu zaman bir şey söylüyor: sanki yarın ne olabileceğini, geçmişi ve hatta bir sonraki haftayı tahmin edebilirmişiz gibi davranıyoruz.
Çoğu zaman cehaletimiz ya da her şeyi kontrol altında tuttuğumuzu düşünme şeklindeki aşırı ihtiyacımız, aniden beklemediğimiz bir durum ortaya çıktığında nasıl tepki vereceğimizi bilemememize neden oluyor.
“Beklenmeyeni beklemek, son derece modern bir zekaya işaret eder.”
– Oscar Wilde
Bu davranış ya da temel ihtiyaç, çok basit bir prensiple açıklanabilir: beynimiz, her şeyin kontrol altında olduğunu düşünmeye ihtiyaç duyar. Mutlu olup olmamamızı umursamaz. Sadece “hayatta kalmamızı” ister.
Yani beyniniz beklenmedik her şeyi bir tehdit şeklinde yorumlayacaktır. Tehlike bayrağını sallayan bir taburun sesleri gibi.
Esasen korkularını, güvensizliklerini ve içlerindeki boşluğu saklayan insanlar çoğu zaman kendileri ve başkaları üzerinde daha büyük bir kontrol ihtiyacı geliştirirler.
Kontrolcü her kişi, kaçınılmaz bir şekilde tatminsizlik ve mutsuzluğa mahkumdur. Kontrol edilemeyeni kontrol etmeye çalışıp beklenmeyene hiç yer bırakmadığınızda bu olur.
Çocuklardan ders alın: beklenmeyene bayılır onlar
Dikkatini çekmek istiyorsanız bir bebeğe hiç beklemediği bir şey gösterin. Gözleri, alışılmışın dışında her şeye yönelir. Parlak renklere ve şaşırtıcı şeylere bayılırlar.
Beklenmeyeni ve çevrelerindeki müthiş şeyleri kucaklamak için doğal ve içgüdüsel bir becerileri vardır. Ne var ki biz yetişkinler, akılcı gözlerimizle bu kapasiteyi yitirmişizdir. Bu çok acı bir durum çünkü bu sayede pek çok şey öğrenebilirdik.
Esasen Johns Hopkins Üniversitesinde psikolog Aimée Stahl tarafından yürütülen bir çalışmaya göre 9 il 11 yıllık bebekler mantığa meydan okuyan uyarıcılara cevap verme eğilimindedir.
Bunu ortaya koymak için bir grup bebekle dikkat çekici bir deney yapıldı. Bebeklere iki tür oyuncak gösterildi: Bunlardan biri duvardan geçiyordu (görsel bir yanılsamadan faydalanılmıştı), diğer oyuncak ise zıplıyordu.
İlginçtir ki bebekler, imkânsız bir şey yapıyor gibi gözüken oyuncakla daha çok ilgilenmişti: duvardan geçen oyuncak. Uzmanlar bu deneylere dayanarak küçük çocukların beklenmeyene dikkat etmeye programlanmış oldukları sonucuna ulaşmıştır.
Ne var ki beklenmeyen genellikle kontrolümüz dışında bir şey olarak algılanır ve bu nedenle tehlikeli olabilir…
İnsanlar hiç tecrübelerinin olmadığı yeni bir durumla karşılaştığında genelde acı ve stres duyarlar. Korkunun dikenli tellerine takılmak yerine, haydi gelin bir kez daha çocuk olalım. Beklenmeyenin bize getirebileceği bütün pozitif şeyleri kucaklayalım…
Hayatınızda beklenmeyene küçük bir yer ayırın
Yapın bunu – zaman zaman esebilecek o yeni, neşeli ve düzensiz rüzgâra yer ayırın. Zararı olmayacak.
Hayatınızda beklenmeyene küçük bir yer ayırın. Takviminizde yazmayan ve hedeflerinize hiç ilgili olmayan şeyler sizin için iyi olabilir.
Çünkü beklenmeyen şeyler diyarı düşündüğünüzden çok daha iyi olabilir. Aslında büyük kâşifler bile koca kıtaları şans eseri keşfetmiştir. Tesadüfler bize tarihteki en büyük anları kazandırmıştır.
Steve Jobs, Stanford Üniversitesi mezunları için düzenlenmiş bir konferansta “hayat, noktaları birleştirmeyi öğrenmekten başka bir şey değildir,” demişti. Yaşamımız boyunca başımıza gelen o beklenmedik şeylerin birçoğu bunlara doğru bakış açısıyla bakmayı öğrendiğimizde anlam kazanmaktadır.
Belki işinizi sevmiyorsunuz ama orada çok iyi bir arkadaş edindiniz ve şimdi bayıldığınız bir hobiye başlamanıza vesile oldu. Belki de bu hobi duygusal ve entelektüel bakımdan öyle geliştiricidir ki bunu yeni kariyeriniz hâline getirirsiniz. Sonra kendi işinizi kurar ve belki de hayatınızın aşkıyla orada tanışırsınız.
Bir olay bir başka olaya neden olabilir. Durmadan akan hayat nehrinde neredeyse hiç farkına varmadan bir taştan ötekine atlarız.
Fakat her adımdaki güzellik ve fırsatları takdir etmek için her günün büyüsüne kalbimizi açmalıyız. Ayrıca pozitif bir tavra sahip olmalıyız çünkü beklenmeyeni açık bir görüşle bekleyen herkes, kendini mutluluk fırsatlarına açmış olur.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.