Leonard Cohen: Müzikten Şiire
82 yıla koca bir ömür sığdırmış Leonard Cohen bizleri terk etti. Kendisi yakında kalbinin duracağını biliyordu; New Yorker ile yaptığı son röportajlarından birinde ölmeye hazır olduğunu ve istediği tek şeyin o anda yürüttüğü işi bitirebilmek olduğunu söylemişti.
Bu röportajdan sadece birkaç gün önce, İsveç Akademisinin Bob Dylan’a Nobel Edebiyat Ödülünü vermiş olduğunu öğrenmiştik ve bazı insanlar şiirleri müzikle kaynaştırmayı bilen biri varsa onun da Leonard Cohen olduğunu söyleyerek bu durumdan şikayetçi olmuşlardı. Her ne kadar Dylan çok başarılı bir sanatçı olsa da, şarkı sözleri için böyle bir ödül hak eden biri varsa o da Leonard Cohen’di. Bugün, artık bizlerle olmadığından, sanatından zevk almanın şansına sahip olmuş kişiler böyle bir ödülün ona verilebilecek çok güzel ve bir o kadar da değerli bir takdir olacağını düşünüyorlar.
Bu küçük dünyadan, bizlerden ayrılışından dolayı duyduğumuz üzüntü ile ona saygılarımızı sunmak isteriz.
“Doktorlar gece gündüz çalışıyor
Ama asla çareyi bulamayacaklar
Ne içki ne hap var
(Ah söyleyin onlara, melekler)
Aşka çare olacak kadar saf bir şey yok”– Leonard Cohen
Müziğe ve sözlere adanmış bir hayat
Şarkı sözleri cinsellik, din, siyaset ve tecrit gibi konuları içerirdi, fakat her şeyden önce onlar aracılığıyla sevgiden bahsetti. Onun sözleriyle aşk, şehvetli, erotik ve çıplak bir kadın vücudu gibi bir histi. Onun şarkılarındaki aşkta, kaybetmenin verdiği acıya yer yoktur. Aksine onunki, iyileştiren ve iyileşen bir aşktır.
Kendisi akustik gitar çalmasına rağmen bir İspanyol gitaristini duyduktan sonra klasik gitardan çıkan akortlara aşık oldu. İdollerinden biri de Layton’du, Layton Cohen’a nasıl giyinileceğini öğrettiğini Cohen’ın da ona bütün bir ömrünü nasıl yaşayabileceğini öğrettiğini söylemişti.
New York’ta, kendi sözleriyle “Vücut bulamamış bir tutku, doruk noktası olmayan bir aşk” olarak tanımladığı New York’taki yüksek lisans programını tamamladıktan sonra, o zamanlar geçimini sağlayan diğer işlerle birlikte şiir yazdığı Kanada’ya, Montreal’e döndü.
Yerinde duramayan bir gezgin olan Cohen, Ege Denizi’ndeki Hydra adasında hayatının aşkı olacak kadınla tanıştı. Marianne Ihlen, o sırada kendisinden bir oğlu olan Axel Jensen adındaki norveçli kocasından ayrılmıştı. Ihlen’in anlattığı hikayeye göre, Hydra limanı üzerinde bir markette ağlıyordu, bir yabancı onun bu durumuna üzüldü ve onu arkadaşlarıyla yanına davet etti. Bu yabancı Leonard Cohen’den başkası değildi ve böylece aralarında yedi yıl süren inişli çıkışlı tutkulu bir ilişki başladı.
Aslında, So Long, Marianne başlangıçta Come On, Marianne’di ve Cohen için bu şarkı Marianne’den ona bir şans daha vermesini istediği bir denemeydi. Cohen’ın Marianne’e aşkı edebiyatta, şiirde veya müzikte kelimelere duyduğu sevginin derinliklerinde bitmeyecek bir aşktı.
Marianne, geçen Temmuz’da lösemi’den öldü ve Cohen’ın kalbinde yerini dolduramayacağı ve doldurmak da istemeyeceği bir boşluk bıraktı. Hayatının aşkına “Elini uzatırsan neredeyse benimkine ulaşabileceğini hissediyorum,” sözlerinin geçtiği bir mektup yazdı.
Asturias Prensi Ödülü ve şiire olan yatkınlığı
2011’de Asturias Prensi Ödülüne layık görüldüğünde, biz şiir sevenlerin hafızasına işlenecek bir konuşma yaptı. Zarif kıyafeti ve çarpık gülümsemesi ile Cohen, huzur dolu ses tonuyla, şair sıfatı ile aldığı ödüllerin biraz yanıltıcı olduğunu söyledi.
Ama neden? Şiirlerinin kendisine birer ilham şeklinde geldiğini ve onların kontrolünü elinde tutmadığını, onları kendi emeğiyle yaratmadığını düşünüyordu. Bu nedenle eğer bu ilhamın kaynağının nerede olduğunu bilseydi oraya çok daha sık gitmek isteyeceğini söyledi. Bu yüzden, o, kendi doğallığında gelişen ve gerçekleşen bu şiirler için ödül almaktan dolayı kendini bir çeşit şarlatan gibi hissediyordu.
Ancak kendisi haklı olsun ya da olmasın, açık olan bir şey varsa o da eserlerinin tartışılmaz bir güzellikte olduğu ve yazarlığa olan yatkınlığının bizlere bir armağan olduğudur. Bu kısa konuşmada, 40 yıldır bir İspanyol gitara sahip olduğunu ve İspanya’ya gitmeden önce onu koklamak için içinde bir dürtü hissettiğini söyledi. Kokladığında da ahşabın hiçbir zaman ölmediği hissine kapıldığını söyledi.
Yaptığı çalışmalarıyla ve zekasıyla Leonard Cohen bizim için eskimeyen bir ahşap gibi olmayı başarmıştır; Kendisi kalplerimizde asla ölmeyecek.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.