Logo image
Logo image

Klinik Psikoloji ve Nöropsikoloji Arasındaki Fark Nedir?

5 dakika
Klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasında çok fazla ortak nokta olsa da, bu iki alan arasındaki farkı anlamak oldukça önemli. Aslında, birbirlerini neden ve nasıl tamamladıklarını ortaya koymanın da kilit noktası burası.
Klinik Psikoloji ve Nöropsikoloji Arasındaki Fark Nedir?
María Paula Rojas

Yazan ve doğrulayan psikolog María Paula Rojas

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Psikoloji, insanları tanıma ve anlama ihtiyacı sonucu ortaya çıkan bir bilim dalı. Zamanla, psikoloji alanında birçok uzmanlık sahası da gelişti. Bu uzmanlıklar da, odaklandıkları alana göre büyümeye ve değişmeye de devam ettiler. Bu bağlamda, klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasında ortaya çıkan farklılıktan da bahsetmek mümkün.

Yeni yaklaşımlar ortaya çıktıkça, karşılaştığımız sorunların sayısı ile birlikte uzmanlık alanları da çoğalıyor. Bu yazımızda, klinik psikoloji ile nöropsikoloji arasındaki farkları açıklamaya çalışacağız.

Some figure

Klinik Psikoloji

Birçok kişi, bu yaklaşımın başladığı dönemin, 1896’da ilk psikoloji kliniğini kuran Lightner Witmer sonrasına denk geldiğini düşünüyor. Bu yeni branş, APA (American Psychological Association) olarak da anılan Amerikan Psikoloji Derneği’nin kurulması sonrasında yerini daha da sağlamlaştırdı.

Başlangıçta, klinik psikolojinin amacı, insanları psikopatolojik koşullar geliştirmeye yönlendiren özelliklerini veya içsel faktörleri ortaya çıkarmaktı. Klinik psikoloji, kişinin durumunu tek başına incelemek yerine, davranışlarını kontrol eden ve herhangi bir biçimde etki yaratan diğer faktörlere bakar. Bu psikolojik yaklaşım, aslında, ilk başta “anormal” bir yaklaşım olarak ortaya çıktı. Sonuç olarak, bu çalışmanın ilgi alanı, içinde bulunulan durumun tedavisi ve açıklanması etrafında gelişti.

Zaman içerisinde, ruh hastalıklarının önlenmesi de, klinik psikolojinin birincil hedefi olarak iyileşme sürecinin ulaşmak istediği sonuçların arasına katıldı. Sonuç olarak, psikologlar sağlıklı zihinsel alışkanlıklar kazandırarak çeşitli patolojilerin geliştirilmesini önlemek konusunda işe yarayacak tekniklerin ortaya çıkarılması üzerinde çalışmaya başladılar.

Aynı şekilde, klinik psikoloji alanındaki uzmanlar “tavsiye terapisi” olarak bilinen diğer yöntemleri de uygulamaya başladılar. Bu yöntemler, insanlara, günlük yaşamlarında ortaya çıkabilecek durumlara yönelik sorunları etkili bir biçimde çözmelerini öğretmeyi hedefliyordu. Sonuç olarak, duygusal destek de, bu uygulamanın bir parçası haline geldi.

Nöropsikoloji

Nöropsikoloji, resmi anlamda, 20. yüzyılın başında Alexander Luria adında bir Rus bilim adamı tarafından ortaya konuldu. Araştırmaları, merkezi sinir sistemlerine zarar veren insan davranışlarını incelemek üzere teknikler geliştirmeyi içeriyordu. Bu çalışmalar, nörologlara, mevcut duruma müdahalenin en iyi yolunu bulabilmeleri için hasarın bulunduğu yeri ve hangi bölgede geliştiğini belirleyecek yeterli verileri sağladı.

Nöropsikoloji, bilişsel işlevleri bir şekilde değiştirecek seviyede beyin hasarı olan kişilere odaklanır. Sonuç olarak, bu yaklaşımın amacı bilişsel işlev ve davranışların değerlendirilmesi ve rehabilitasyonu olacaktır. Günümüzün nöropsikologları, nörolojik gelişim bozukluğu olan çocuklar ve beyin hasarı olan hastalarla çalışmaktalar.

Klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasında klinik anlamdaki fark nedir?

Esasen, klinik psikoloji, duygusal bozuklukların, kişilik bozukluklarının ve davranışsal problemlerin tanı ve tedavisine odaklanır. Bu, depresyon ve anksiyete gibi durumlar ile benzer diğer problemleri içeriyor. Ayrıca, klinik psikologlar, hiperaktivite gibi davranış bozukluklarının yönetilmesine yardımcı olacak araçlar da sağlayabilirler.

Hastalıkların önlenmesine yönelik, klinik psikoloji, hastalara aşağıdakileri öğretir:

  • Karmaşık durumlar ile baş etme stratejileri.
  • Sosyal beceriler.
  • Duygularla ilgili anlayış ve bunların kontrolü.

Buradaki amaç, hastanın kendini tanıması ve sosyal ve bilişsel düzeydeki işlevleri yerine getirebilmesi. Sonuç olarak, hastalar, bu araçlar yardımıyla, yaşam kalitelerini artırabilirler.

Klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasındaki fark, bu iki yapının klinik alandaki işlevleri ile ilgili. Bu iki konseptten ikincisi, beyindeki değişiklikler ile ilgili bilişsel ve duygusal değerlendirmeler ile ilgilenir. Ayrıca, bu alanda, etkilenen bireyin özerk bir biçimde hayatını sürdürebilmesi ve yaşam kalitesini koruyabilmesi için, bir takım üst düzey işlevleri rehabilite etmek üzere belli süreçler geliştirilir.

Bu nedenle, nöropsikoloji hafıza, dikkat, praksis (öğrenilmiş motor aktiviteler), gnosis (beynin daha önceden öğrenilmiş olan bilgileri tanıyabilme yeteneği), dil ve karar verme yetisi gibi işlevlerle ilgili sorunları olan bireylere odaklanma eğiliminde olacaktır. Nöropsikologlar, ayrıca, şizofreni veya obsesif kompulsif bozukluk gibi zihinsel problemlerin bilişsel yönleriyle ilgili de çalışırlar.

Bu konularda uygulanan rehabilitasyon programlarının hedefleri arasında, hasarlı olan yapıları iyileştirmek ve bilişsel işlevleri düzgün bir şekilde geliştirmelerini sağlamak üzere uyarmak gibi eylemler bulunuyor. Kalıcı olarak hasar gören işlevler söz konusu olduğunda, nöropsikologlar, bireylerin kaybettikleri işlevlerini telafi edecek stratejileri bulmalarına da yardımcı olabilirler.

Some figure

Araştırmacı bakış açısıyla klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasındaki fark nedir?

Günümüzde, klinik psikolojinin araştırma alanı ise psikopatolojik bozuklukların daha iyi anlaşılmasına odaklanıyor. Buradaki amaç da, toplumsal normlara göre davrananlar ve davranmayanlar arasındaki farkları tespit etmek.

Klinik psikoloji alanındaki araştırmacılar da, bireysel ve kişisel gelişim konularında daha derin bir anlayışa sahip olmaya çalışıyorlar. Sonuç olarak, bu araştırmacıların çalışmaları, bir insanı duygusal bir bozukluk geliştirmeye yatkın hale getirebilecek faktörleri analiz ediyorlar.

Bir başka araştırma odağı da psikoterapi yöntemlerini geliştirmek şeklinde belirlenmiş. Buradaki amaç da, duygusal bozuklukların daha iyi teşhis ve tedavisine izin veren araçları tespit etmek. Araştırmacılar, çalışmalarında, her psikolojik bozukluk durumunun özelliklerine uygun çözümleri sağlayabilecek daha kesin yöntemler geliştirmeyi umuyorlar.

Nöropsikoloji ise daha farklı bir araştırma odağına sahip. Son zamanlarda, nöropsikologlar bilişsel nörologlarla kol kola çalışmaya başladılar. Bu işbirliğinin amacıysa, üst düzey bilişsel işlevlerin psikiyatrik ve psikolojik patolojilerin gelişimindeki rolünü anlamak. Ayrıca, bu alanlarda faaliyetlerine devam eden araştırmacılar, bu bozukluklar için daha etkili bir iyileşme süreci sağlayan stratejiler geliştirmeyi umuyorlar.

Çalışmalar ayrıca bireyin nörolojik olarak gösterdiği gelişimsel sorunlarının sonuçlarını anlamaya odaklanıyor. Araştırmacılar, otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi beyindeki gelişim sorunları ile ilişkili görünen patolojiler üzerinde çalışıyorlar.

Son olarak, nöropsikolojik rehabilitasyon da oldukça ilgi çekici bir alan. Psikologlar terapiyi daha etkili hale getirmek için, halihazırda uygulamakta oldukları tedavi yöntemlerini teknolojik araçlarla entegre etmek istiyorlar. Buradaki ana fikir, bu araçların yardımıyla, doktorlar tarafından, hastanın günlük yaşamını daha doğru ortaya koyan ve uygulanan tedavilerin genel sonuçlarını daha da iyi hale getirecek uygulamalar geliştirilmesine destek olmak.

Sonuç olarak

Bu iki alanın kendilerine özgü özelliklerinden kaynaklı farklılıkları olsa da, klinik ve araştırma düzeyinde birbirlerini tamamladıklarını açık bir biçimde ortaya koymak oldukça önemli. Herhangi bir psikolojik veya nöropsikolojik bozukluğun doğru teşhisi ve tedavisi, her iki uzmanlık alanının bakış açısını da içermeli. Başka bir deyişle, bu iki yaklaşımın birleşimi, bireysel özerkliğin ve yaşam kalitesinin geliştirilmesine yönelik tedavi hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olabilir.

Bununla birlikte, klinik psikoloji ve nöropsikoloji arasında farklılıklar tabii olarak kendilerini gösteriyorlar. Her iki alan farklı klinik uygulamalar üzerinde uzmanlaşmış durumda. Başka bir deyişle, bu alanlardan biri duygusal ve davranışsal bozukluklara odaklanırken, diğeri bilişsel eksikliklere ve beyindeki hasar durumuna odaklanıyor.

Son olarak, her iki uzmanlık alanı da araştırmalarında farklı yollar kullanıyorlar ve özellikle kendi alanındaki bu yollar üzerinde yoğunlaşıyorlar. Bununla birlikte, her iki yaklaşımdaki ilerlemeler, kaynakların her geçen gün daha da iyileştirilmesine ve akıl sağlığı ile ilgili pek çok farklı yönün anlaşılmasına yardımcı olacaktır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Anacona, C. y Guerrero-Rodríguez, S. (2012). Tendencias de proyectos de investigación en psicología clínica en Colombia. Psicología desde el Caribe, 29(1), 176-204.
  • Campos, M. R. (2006). La neuropsicología: Historia, conceptos básicos y aplicaciones. Revista de neurología, 43(1), 57-58.
  • Moreno, J. (2014). Psicología clínica: Revisión contextual y conceptual. Revista Electrónica Psyconex, 6(9), 1-20.
  • Verdejo, A y Tirapu, J. (2012). Neuropsicología clínica en perspectiva: Retos futuros basados en desarrollos presentes. Revista de Neurología, 54(3), 180-186.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.