Kendi Kendini Engelleyen Kişilik Bozukluğu
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
1987’de birkaç psikolog, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabına (DSM-III-R) dahil edilebilecek yeni bir kişilik bozuklukları kategorisi olarak kendini engelleyen kişilik bozukluğu (mazoşist kişilik bozukluğu olarak da bilinir) terimini ekleme önerisinde bulundu. Uzun müzakereler sonrasında, grup bozukluğun adını değiştirdi ve kitaba dahil etmedi.
Adı “kendini engelleyen kişilik bozukluğu” oldu. Bilim adamları bunu kadın mazoşizminin psikanalitik kavramlarıyla karışmasını önlemek için yaptılar. Yazarlar bu bozukluğu, üzerinde daha fazla çalışılması gereken tanımların olduğu DSM-III-R ekine dahil etmişlerdir.
1994 yılında yazarlar sosyal ve politik nedenlerden dolayı bu rahatsızlığı DSM’den tamamen çıkardılar. Bu rahatsızlıktan muzdarip olan insanları etkilese de, kaldırılması üzerinde daha fazla ışık tutabilecek araştırma yapma sayısını önemli ölçüde azaltmıştır.
Mazoşizm kavramının kökenleri 19. yüzyıldan kalma Kraft-Ebbings açıklamalarına dayanır. Dominant bir partneri tarafından yapılanlarla fiziksel acı çekerek cinsel zevk arayan bazı kişilerin davranışlarını anlattı. Bundan sonra, Freud ve diğer psikanalistler cinsel olmayan itaatkar davranışların (zihinsel mazoşizm) bir modelini tanımladılar.
Kendini engelleyen kişilik
Bu kişiliğe sahip insanlar, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından öne koyar. Yani diğer insanların ihtiyaçlarını ön planda tutarlar.
Kendilerini başkalarına tamamen adamak, onların hayatlarına anlam verir. Bu insanlar başkalarını memnun etmek için kendi istediklerinden bile vazgeçebilirler. Kendi zevkleri için çabalamazlar. Başkalarının hayatını iyileştirmeye çalışmaya çaba harcamaları onları memnun eden şeydir. Oldham ve Morris (1995) kendini engelleyen bir kişiyi tanımlayan bir dizi özellik önermiştir. Şimdi onlara daha derinden bakalım.
Kendini engelleyen kişilik sahibi insanların özellikleri
Kendi kendini engelleyen kişilik bozukluğunun temel özelliği patolojik bir modeli olmasıdır. Bu bozukluğa sahip olan insanlar:
- Diğer insanların ihtiyaçlarını karşılarlar. Yardım istemelerini beklemeden başkalarını memnun etmeye çalışırlar.
- Rekabetçi veya hırslı değillerdir.
- Başkalarına hizmet edebilmek için kendi yollarından çıkabilirler.
- Başkalarına karşı çok düşüncelidirler.
- Başkalarına hoşgörülü davranır, asla yargılamaz ya da kaba davranmazlar.
- İlgi odağı olmayı sevmezler.
- Çok sabırlı olurlar ve rahatsızlığa karşı toleransları fazladır.
- İronik değillerdir ya da bilgiçlik taslamazlar.
- Etik, dürüst ve güvenilir kişilerdir.
- Saf ve masumdurlar.
- Başkalarının sakladıkları motivasyonları olduğundan şüphelenmezler.
Aynı zamanda, bu insanlar genellikle hoş deneyimlerden kaçabilir veya iptal edebilir. Sık sık kendilerini, acı çekecekleri durumlara veya ilişkilere doğru sürüklenmelerine izin verirler. Ayrıca, çoğunlukla başkalarının onlara yardım etmelerine de izin vermezler.
Kendini engelleyen kişilik bozukluğunun tanısal kriterleri
Mazoşist veya kendini engelleyen kişilik bozukluğu, DSM-III-R’ye höre aşağıdaki gibi kriterler ile tanımlanır.
A) Yaygın bir kendini engelleyen kişilik bozukluğu modeli, yetişkinlik çağının erken dönemlerinde başlar ve çeşitli durumlarla ortaya çıkar. Nu bozukluğu olan insanlar genellikle aşağıdakilerden en az beşinin olması şartıyla belirtildiği gibi, zevkli deneyimlerden kaçınabilir veya bunu baltalamak için uğraşabilir, acı çekecekleri durumlara veya ilişkilere doğru çekilebilir ve başkalarının onlara yardım etmesini önleyebilirler:
- Daha iyi seçenekler açık bir şekilde mevcut olsa bile, hayal kırıklığına, başarısızlığa veya kötü davranılacakları durum ve insanları seçeler.
- Başkalarının kendilerine yardım etme girişimlerini reddeder veya etkisiz hale getirirler.
- Olumlu kişisel olaylar (yeni bir başarı gibi) yaşamalarının ardından, depresyon, suçluluk veya acı veren bir davranışla (bir kaza gibi) tepki verirler.
- Başkalarının öfke veya reddedici tepkilerini kışkırtırlar, sonrasında kendilerini incinmiş, yenilmiş veya aşağılanmış hissederler.
- Zevk alacakları fırsatları reddederler veya eğlendiklerini kabullenmekte isteksiz olurlar (yeterli sosyal becerilerine ve zevk kapasitelerine rağmen).
- Yapabilecekleri bir yeteneğe sahip olsalar bile, kişisel hedefleri için çok önemli olan bir görevleri yerine getirmede başarısız olurlar.
- Kendilerine sürekli olarak iyi davranan insanlara ilgi duymazlar veya reddederler.
- Talep edilmediği halde kişiye aşırı fedakarlıkta bulundukları bir şekilde yaklaşırlar.
B) A’daki davranışlar yalnızca fiziksel, cinsel veya psikolojik olarak istismara maruz kalma veya beklentisine karşı tepki olarak gerçekleşmez.
C) A’daki davranışlar sadece kişi depresyona girdiğinde ortaya çıkmaz.
Gördüğümüz üzere, mazoşist ya da kendini engelleyen kişilik bozukluğu olan insanlar, kendine zarar verme, yenilgi ve hayal kırıklıklarını biriktirme gibi garip bir eğilime sahiptirler. Bu anlamda, bu hastalar sıklıkla tedaviye direnç gösterir, çünkü başkalarına karşı itaatkar olmaları gerektiğini düşünürler. Bu sebeple, yenilgiyi kabul eden, psikolojik müdahaleyi uzun ve zor yapan bir tavır sergiliyorlar.
Not: Bu makalede, kolaylık olması için bozukluk kelimesini kullanıyoruz. Gerçek şu ki, günümüzde mazoşist veya kendini engelleyen kişilik bozukluğu tartışmalı bir kimliğe sahiptir. Bu bir bozukluktan daha çok bir problemdir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Van der Kolk, B. A., Perry, J. C., & Herman, J. L. (1991). Childhood origins of self-destructive behavior. American Journal of Psychiatry. https://doi.org/10.1176/ajp.148.12.1665
- Scourfield, J., Roen, K., & McDermott, L. (2008). Lesbian, gay, bisexual and transgender young people’s experiences of distress: Resilience, ambivalence and self-destructive behaviour. Health and Social Care in the Community. https://doi.org/10.1111/j.1365-2524.2008.00769.x
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.