Herkesin Gizlenmek İsteyeceği Bir Sığınağı Vardır
Carlos Ruíz Zafón, The Labyrinth of Spirits isimli kitabında “sağlıklı muhakeme yeteneğini korumak isteyen herkes, içinde kaybolmak isteyeceği ve yalnızca kendisinin bildiği bir yer ister.” demiş. Böyle bir sığınağı, güvenlik bölgesini “dünya kendi absürt komedisi içinde dönerken, kaçıp saklanılacak ve anahtarı da ücra bir köşeye fırlatılacak ruhun gizli bir odası” olarak tanımlamış.
Bu, bizde bir fikri canlandırıyor. Bir yandan, hepimiz böyle kendimize ait küçük bir odaya, sığınağa veya güvenli bir yere sahipmişiz ve orada güvendeymişiz gibi görünüyor. Bu yer fiziksel olabilir, aklımızın içinde olabilir veya her ikisi de olabilir. Fiziksel nesnelerin bulunduğu ancak aynı zamanda umutların ve hatıraların olduğu bir yer olabilir.
Çok az insanın yaklaşabildiği ve kimsenin girmesine izin verilmeyen bir yerdir burası. Çok az insanla paylaştığınız hayallerinizin olduğu ve onların da sizden başka kimseyle paylaşmadığı şeyleri sakladığınız bir yerdir. Aynı şey acılarınız için de geçerli.
Bahsettiğimiz kitabın gizemli kahramanı Alicia Gris, neredeyse bu sığınaktan hiç çıkmıyor ve aynı zamanda içerde nelerin olduğunu da çoğunlukla bilmiyor. Çok az şey bu sığınaktan ayrılıyor ve bu nedenle kahramanımızın gözleri içerideki şeyleri tanımlamaya çalışmaktan yorgun düşmüş durumda. Güvenli battaniyesinin ardında dışarıdaki pek çokları gibi güvensiz bir insan gizliyor.
Sizin sığınağınızda neler var?
Bahsettiğimiz bu kişisel sığınaklarda bize yardım eden insanlardan izler vardır. Bizim için önemli olan insanlarla ilgili ya da bizi mutlu etmekten başka amaç taşımayan insanlarla ilgili çok özel anıları saklarız burada. Aynı zamanda, zor zamanlarda sarıldığımız şeyler ve en büyük zaferlerimizden elimizde kalan küçük kupalar da bu sığınaklarda gizlidir. Kaybettiğimiz sevdiklerimiz, bir daha asla göremeyeceklerimiz ve çok özlediklerimiz de burada yerini alır.
-İyi misin Fermin?
-Sinirli bir boğa gibi.
-Pekala, seni hiç bu kadar üzgün görmemiştim.
-Sen öyle görmek istediğin için. Daniel kışkırtmadı.
-Ne dedin? Bu kadar mı? Peki ya seni El Xampanyet’te bir şeyler içmeye davet etsem?
-Sağol, Daniel ama bugünlük hayır diyeceğim.
-İstemiyor musun? Dışarıda hayat bizi bekliyor!
Fermin gülümsedi ve ilk kez Daniel arkadaşının başında gri olmayan tek bir saç teli kalmadığını fark etti.
-Senin için Daniel. Beni bekleyen her şey birer anı.– The Labyrinth of Spirits, Carlos Ruíz Zafón
Bu sığınaklar aynı zamanda korkularımızı barındırır; en hassas ve zayıf yanlarımızı saklar. Lafta aştığımız ama bizi yaralamaya devam eden, hissettiğimiz ama korktuğumuz için yüzleşmeye cesaret edemediğimiz; bizi gerçeği bulmaktan alıkoyan düşüncelerimiz vardır burada.
Kendimizi aştığımız zamanlar kadar kötü dönemler geçirdiğimiz hallerimizden anıları da saklarız bu sığınaklarda. Bu anıları düşündüğümüz zaman, dünyadaki bu cehennemden nasıl kurtulabildiğimizi merak ederiz.
Bu korunaklı sığınağımızda kendimizi nispeten ferah bir yerde hissediyor ve özel olduğumuzu düşünüyoruz ancak bu yeri evrenle kıyasladığımızda, vazgeçilmez olmadığımızı hissediyoruz.
Bu bakış açımız büyük bir paradoksu da beraberinde getiriyor: birbirimizle kıyaslanamaz olsak de vazgeçilmez olmadığımızı ve gözden çıkarılabileceğimizi fark etmek.
Sığınaklar içinden geçmek için, sonsuza kadar kalmak için değil
Bu sığınaklarda çok fazla zaman geçirerek anılardan başka bir şey göremez oluruz ve yolumuzu bulmak neredeyse imkansızlaşır. Ayrıca, bize hem geçmişten hem de gelecekten parçalar getirirken bugünü görmezden gelir. Kendi güvenli sığınağında çok fazla kalan insanlar, bütün gün tam anlamıyla olmaları gereken yerde olamaz ve her şeye mesafeli kalırlar.
Sığınağın raflarında veya yerlerde öylece duran anılar artık mutsuzluk kokmaya başlar. Bu noktada, insanlar sığınakta ne kadar çok zaman geçirirse o kadar gerçeklikten uzaklaşıyor ve başkalarının onlara yaklaşması zorlaşıyor.
Bu sığınakların bizi negatif duygularla sarmaması için ne yapmalı?
- Çevrenizde olup bitenlerden kopmayın. İsterseniz televizyon veya gazeteyle zaman geçirebilirsiniz ama ne olursa olsun sevdiklerinizle bağlantıyı koparmamaya bakın.
- Yanlış anlaşıldığınızı hissediyorsanız, insanları sizden uzaklaşmak yerine sizi anlamaya ikna edin. Mesafenin sebep olacağı yegâne şey anlaşılmama hissidir.
- Her zaman kısa vadeli hedefler koyun. Stresle mücadele eşiğinize bağlı olarak kendinize en az bir tatmin edici hedef belirleyin.
- Hem fiziksel hem de zihinsel anlamda olduğunuz yerin farkında olun. Sığınağınıza girdiğiniz zaman orada çok uzun kalamamaya dikkat edin. Yalnız geçirdiğin vakit ile başkalarıyla beraber olduğunuz vakitleri dengeleyin.
Gördüğünüz gibi, bir sığınağa sahip olmak sizi pek çok durumda koruyabilirken en korkunç tuzaklardan birine de dönüşebilir. Orada bulunduğunuz dönemde keyfini çıkarmaya bakın, fakat ister gerçek ister hayali olsun, hayatınızı bu dört duvara da indirgemeyin.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.