Her Şeyi Çocuklarınıza Danışmak Demokrasi Değil, Kötü Ebeveynliktir
Son yıllarda ebeveynlik kötü bir dönüşüm geçirdi. Aile yapısında da çarpıcı bir şekilde değişti. Eskiden çocuklar ebeveynlerinin yanındaki yardımcılar gibi görülürken, bir anda onların dünyasının merkezi haline geldiler.
Geniş aileler günden güne yok oldu. Şimdi pek çok ailenin sadece bir çocuğu var, o çocukların da çoğu zaman yalnızca bir ebeveyni. Bu nedenle de çocuk, kendisini tek başına ondan sorumlu hisseden ebeveyninin ilgi odağı haline geliyor. Daha önce birden fazla çocuk ve çocukların büyümesinde etkili olan hala, amca, dede gibi pek çok aile üyesi varken böyle bir durum yaşanmıyordu. Çünkü ilginin çocuklara ve ailenin tüm üyelerine dağılması gerekiyordu.
“Eğer çocuklarınızın ayaklarının yere sağlam basmasını istiyorsanız, onların omuzlarına biraz sorumluluk yükleyin.”
– Abigail Van Buren
Bu yeni modele toplumun orta ve üst kesiminde tipik olarak rastlanıyor. Bu yüzden de bu durum oldukça rahatsızlık verici bir şekilde sonuçlandı çünkü çocuklar aileleri için bir statü sembolüne dönüştü. Onlara “büyük bir yatırım” gözüyle bakılıyor. Ailelerin arasında kimin çocuğu daha tatlı, kiminki daha fazla dil biliyor, kiminki kendini daha fazla geliştirmiş diye bir rekabet almış başını gidiyor. Aklımıza ilk gelenlerden de fazla rekabet konusu var.
Çocuklara aşırı ilgi göstermek
Yeni ebeveynlik modeli kusursuz çocuklar yetiştirmek için bir girişim. Model, çocukların her gün ne yaptıklarını kesintisiz olarak kontrol etmeye dayanıyor. Ancak sadece o da değil, aynı zamanda gelecekleri de tamamen kontrol altında tutuluyor. Çocuklar ilk adımlarını atmaya başlar başlamaz, ebeveynleri onlar için umut veren bir gelecek “tasarlıyor”.
Böylece tüm beklentilerinin karşılığını alabilecekleri düşünülüyor. Genelde ebeveynlerin en önemli amacı çocuklarının hiçbir sorunla karşılaşmayacağını garanti altına almak. Başlarının herhangi bir şekilde belaya girmesi planla uyuşmuyor, ebeveynlerinin yardımı olmadan ve eksiksiz olarak doğru adımları atmadan sorunlardan nasıl kurtulacaklarını öğrenmiyorlar.
Diğer yandan, ebeveynler oldukça endişeli, güvensiz bir hale geldiler. Kendi otoritelerinden korkuyorlar. Çocukları için bir tür “koç”a dönüştüler. Kendi arzularını ve amaçlarını çocuklarına yansıtıyorlar ve çocuklarıyla çatışmaktan korkuyorlar: onay vermedikleri bir şeyin çocuklarını büyük ölçüde etkilemesini istemiyorlar. Bu nedenle de kurallar koymadan önce tüm detayları düşünüyorlar.
Bugünün çocukları
Çocuğu ilgi odağı haline getiren bu tür ebeveynliğin çok umut verici sonuçları varmış gibi görünmüyor. Bu yöntem zorluklarla ve hatalarla yüzleşemeyen, güvensiz çocuklar meydana getirmeye meyilli. Dünyanın merkezi onlar olmadığında nasıl davranacaklarını bilemiyorlar. Aynı zamanda, bir şeye sahip olmak için çok çalışmak gerektiğini de anlamıyorlar.
Bu standartlarda yetiştirilen çocuklar, herkesten daha iyi oldukları hissine kapılıyorlar. Ancak aynı zamanda bu algı kaybolup, oldukça kolay bir şekilde diğer uca kayabiliyor. Herkesin onların hareketlerine alkış tutmadığı bir durumda, kendilerine olan tüm “sevgileri” bitiveriyor.
Bu çocuklar bağımlı olmak için de iyi adaylar. Kararsız kaldıklarında, kendi kendilerine sorunu çözmeyi denemeden önce ebeveynlerini aramaya meyilli oluyorlar. Yetişkin olduklarında, eşlerinin, hiçbir eleştiri getirmenden onların tüm alaycı sözlerine katlanmasının bir sevgi işareti olduğunu düşünüyorlar. Derinlerde bir yerde, öğrendikleri tüm dillere ya da geliştirdikleri tüm becerilere rağmen, onlar hala duygusal açıdan savunmasız çocuklar.
Her şey hakkında çocuğun fikrine danışmak
Bu yeni ebeveynlik yöntemi, büyük otorite problemleri yaratıyor. Çocuğun “minyatür yetişkin” olduğu fikri zararlı. Bazı ebeveynler eğer her konuda çocuklarının fikrini sorarlarsa onların kendi kendilerine karar verebilme becerisini artıracaklarını düşünüyorlar. Halbuki, yaptıkları şey bunun tam tersi. 5-10 yaş aralığındaki bir çocuğun, pek çok açıdan, kendisi için neyin en iyisi olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur. Öte yandan kendi kendine karar verebilme becerisi geliştirebilmesi için söz dinlemesinin gerekli olduğunu hisseder.
Ebeveynler tarafından koyulan kurallar, çocuklarının özgürlüğünü ya da gelişimini engellememeli. Tam tersine onlar çocuklara dünyanın güvenli bir yer olduğunu hissettirecek olan dayanak noktaları; böylece korkusuzca ve özgürce keşfedebilecekleri bir alana sahip oluyorlar. Aynı zamanda, gerçeğin zaten oturmuş olan parametreler dahilinde geliştiğini ve dünyanın nasıl işleyeceğine karar veren kişinin onlar olmadığını, bunun tam tersi olduğunu da öğrenirler.
Aile, asimetrik ilişkilerden oluşan bir kurumdur. Esas işlevi bireye kültürel alışma sürecinde eşlik etmektir. O kültürü takip etmek için de belli bazı imkansız arzulardan vazgeçmemiz gerekir. Örneğin, tüm insanların tohumunda yer alan hiçbir zaman kaybetmeme arzumuz, tüm dünyanın bizim isteklerimize boyun eğmesi arzumuz vb.
Dünyayı değiştirmeyi deneyebilecekleri zaman da gelecek. Ancak küçükken, ebeveynleri tarafından konulan kurallara uyarak yaşamak zorundalar. Pek çok güvensiz ebeveynin düşündüğünün aksine, çocukları için sınırlar koyma süreci, onların geleceğine yapılabilecek en iyi yatırımdır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.