Hayatınıza Yeni Şeylerin Girmesi için Biraz Yer Açın

Hepimiz, çok uzun bir zaman dilimi içerisinde hareketsiz kalarak ya da çok yavaş hareket ettikten sonra, büyüme yolunda ilerlememizi sağlayacak değişiklikler yapmak istediğimiz bir noktaya varıyoruz.

Çevremizdeki dünyaya bakarız ve herkes hoplayıp zıplarken, kendimizi kaplumbağalar gibi, sürünerek yaşar hissederiz.

İnsanların genellikle bu durumda yaptıkları ilk iş, yaşam programlarına yeni aktiviteler, işler güçler ve insanlar dahil edip, kendilerini meşgul edecekleri bir yer açma gayesi içerisinde olmak olur.

Böyle bir değişiklik yapmadan önce, yaşamınızda istemediğiniz her şeyden kurtulmanız ve yeni meşgalelere ve insanlara yerleşmeleri için yeterli bir alan açmak önemlidir. Bu alan olmadan, birleştirmeye çalıştığınız her şey aklınızın bir köşesinde kaybolup gidecektir.

3 alanın önemi

Hayat, yaşadığımız anların ve ilişkilerin sürekli bir akış halidir. Her şey gelir ve gider. Fakat başarı istiyorsanız, kalbinizde, zihninizde ve çevrenizde bunun için bir alan yaratmalısınız.

Sizi felç eden tüm yaraları temizleyin ve iyileştirin. Eğer kurtulmanız ve bırakıp gitmeniz gereken şeylere tutunursanız, kişisel gelişim sürecinizi engellersiniz.

İlk adım, sizi aşağı çeken veya sizin için hiçbir şey yapmayan her şeyden nasıl kurtulacağınızı öğrenmek.

Eskiyi eskide bırakın, çünkü çamur dolu bir kovayı sadece su ile temizleyemezsiniz. Arkadaşlarınızdan kaçı işinden memnun değil bir düşünün. Ama hiçbiri de korkudan, öz güven eksikliğinden ya da rahatlık düzenlerini bozmamak için başka bir iş bakmıyor değil mi?

Artık bir anlamı veya heyecanı olmayan şeylerden vazgeçmezseniz, hayatınıza nasıl yeni bir şey gelebilir?

Fiziksel alan

Evinizi baştan aşağı bir güzel temizleyin ve ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, bazı eşyaları çöpe atmanın nasıl hissettireceğini birinci elde tecrübe edin. Kıyafet dolapları, çatı aralarına sıkışmış kutular ve depo odaları ‘bir gün gelir lazım olur’ eşyaları ile dolu olma eğilimi gösterir. Fakat gerçek şu ki, onları kullanma şansınız ortaya çıksa bile, nadiren işe yararlar.

Bu gereksiz nesnelerden kurtulmak gerçekten özgürleştirici olabilir.

Artık kullanmadığınız şeyleri başkalarına verebilir veya satabilirsiniz. Eğer eski eşyalarını isteyecek biri ilk etapta aklınıza gelmiyorsa, muhtemelen ihtiyaç sahiplerine yönelik bağış merkezleri ve organizasyon vardır.

Zihinsel alan

Artık kullanmadığınız tüm eşyalardan kurtularak yaşam alanınızı temizlediğinize göre, bir sonraki adım zihninizi temizlemektir.

Geçmişiniz ile ilgili olarak, rahatsız edici sesler çıkartan ve bazı şeyleri aşmanızı engelleyen pek çok düşünce ve inanç vardır.

Kendinize karşı daha açık ve sıcak bir tavırla, size iyi gelmeyen düşünceleri tanımlayabilirsiniz. Dikkatinizi, yararlı olmayan düşüncelere verdiğiniz zaman, daha yeni ve daha yararlı olanlara yer açmak daha da zorlaşır.

Üzerinde hiç düşünmeden bile, bu düşüncelere hayatınızı yönetme gücünü siz verdiniz. Gelişiminizi engelleyen tüm zararlı düşüncelerden ve inançlardan kurtulmalısınız.

Bu şekilde, inanç sisteminizi ve akabinde, bakış açınızı değiştirebilirsiniz. Bir başka deyişle, daha iyi bir ‘siz’ yaratmak için, kendinize bir şans verebilirsiniz.

Korkularınızı tanıyın, böylece cesur olun ve gücü onlardan geri almak için etkili bir strateji bulun.

Duygusal alan

Muhtemelen kendinizi güvensiz, korkmuş, üzgün ve suçlu hissetmenize neden olan birkaç deneyimden yaşamışsınızdır. Eğer bu duygular sizinle kalmışsa, o zamandan bu yana duygusal olarak bir gelişim sarf ettiğinizi söylemek mümkün olmaz.

Bu duygulara takılıp kaldınız. Ve şimdi aklınız ve bedeniniz, artık bu duyguların otomatik ve kontrol edilemez bir hale gelene tekrar tekrar ortaya çıkartıyor.

Hayattaki amacımız, bilgelik kazanmak ve öğrenmektir. Ancak bu duygulara tarafından ele geçirilmişseniz, bu deneyimi öğrenilmiş bir derse dönüştürmek için gerçekten çok zorlanırsınız. Bu duygular zihninize ve bedeninize yapıştığı sürece, arzu ettiğiniz geleceğe doğru harekete geçmek için özgür olamazsınız.

Bu duyguları ifade etmenize izin verin. Onları iyileştirip artık arkanızda bırakın. Bu, daha keyifli zamanların, onların yerlerini almasına izin vermenin tek yoludur.