Duygusal Kırılganlık: Egoyu Anlamak ve Güçlendirmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Duygusal kırılganlık, duygusal hassasiyetten son derece farklıdır. Hassasiyet, aslında sahip olabileceğiniz bir niteliktir. Bunun yanı sıra kırılganlık, en karmaşık içsel durumları yönetmek için gerekli kaynakların eksikliğidir. Başka bir deyişle, kırılganlık en basit günlük sorunlarla yüzleşirken bile büyük sorun yaşamak anlamına gelir.
Bu iki terim arasındaki farkları dile getirmemizin önemli bir nedeni var. Duygusal kırılganlığını normalleştirmek isteyen bir sürü insan var. Böyle biri oldukları ve bu şekilde yaşadıkları konusunda bahaneler öne sürerler. “Ben sadece hassas bir insanım, ve bunu değiştiremem” diyerek kendilerini savunurlar.
Duygusal kırılganlık genellikle anksiyete, stres ve depresyon dolu paralize durumlara yol açabilir.
Aynı zamanda bir davranış ya da tutum size sadece acı, güvensizlik veriyor ve kişisel kontrolünüzü sıfıra indiriyorsa, o zaman bahanelere yer yok demektir. Özellikle de bundan elde ettiğiniz şey sadece mutsuzluksa… Temelde, hassas insanların yaşama dair daha geniş bir vizyonu olur. Onlar ihtiyaçları ve etraflarındaki dünya ile çok daha iyi başa çıkabilir. Diğer taraftan kırılgan insanlar duygusal olarak çok daha sınırlıdır.
Bunun üzerine, bu özellik çok daha büyük, temel bir sorunun işareti olma eğilimindedir. Bu noktada, depresif bozukluklar, anksiyete, kötü duygusal yönetim vb gibi şeylerden bahsediyoruz… Bu yüzden bu konuya derinlemesine girip biraz daha zaman ayırmak istiyoruz.
Duygusal kırılganlık: nedenleri ve özellikleri
Amerikan Koleji Sağlık Derneği birkaç yıl önce duygusal kırılganlık hakkında ilginç bir araştırma yayınladı. Bu araştırma, endişe verici bir istatistik içeriyor: genç insanlar arasında bugün çok daha yüksek depresyon, stres, ve duygusal bağımlılık oranları var. En kötüsü, intihar teşebbüsünün de bu yaş grubunda çok daha yüksek olması. Bu istatistiğin arkasında saklanan şey açıkça duygusal kırılganlıktır. Gerekli kaynaklar, en sıradan problemlerle yüzleşirken bile eksik kalır.
Bu psikolojik sorunların birçoğunun kökenlerini insanların yetiştirilme biçiminde bulabiliyoruz. Son birkaç on yıl içinde, aileler toplumun bizlerden sürekli daha fazla beceri talep etmeye başladığı gerçeğinin farkında değil. Bu yüzden birçok ebeveyn, çok genç çocuklarını bile, fazla ders çalışmaları için zorlamaya çalışır.
Onların başarılı olacaklarından emin olmak için olası her kaynağı vermeye çalışırlar. Onları üstün başarı göstermeye zorlar, sürekli ne kadar özel olduklarını ve iyi sonuçlar elde etmek zorunda olduklarını hatırlatırlar. Bunların hepsi anlaşılabilir. Ama bu yaklaşımla ilgili birkaç anahtar detayı unutuyorlar.
En önemlilerinden biri, ebeveynlerin çocuklarını başarısızlığa karşı korumasıdır. Bu yüzden bu çocukların çoğu, büyüdükleri zaman ne kadar küçük olursa olsun, hayal kırıklığı ile başa çıkmakta sıkıntı yaşar. Ayrıca bu çocukların kendi kararlarını vermeyi öğrenmeleri de zorlaşır. Durum kendi duyguları ile başa çıkmak olduğu zaman güvensiz ve son derece garip hissederler. Yavaş yavaş, aslında herkes için o kadar da “özel” olmadıklarını fark etmeye başlarlar. En temel sorunlarla yüzleşmek için gerekli becerilere, araçlara ya da stratejilere sahip olmadıklarını fark ederler.
Şimdi duygusal olarak kırılgan insanların ortak özelliklerine bir göz atalım.
Duygusal olarak kırılgan olup olmadığımı nasıl anlayabilirim?
Yukarıda bahsettiklerimizin yanı sıra, duygusal olarak kırılgan insanların özellikleri şunlardır:
- Üzüntü, öfke, hayal kırıklığı gibi duyguları anlamak ve işlemekte sıkıntı çekerler… Genellikle bu tür duygulara aşırı tepki verirler.
- Sürekli bir boşluk duygusu hissederler.
- Basit sorunlar, anlaşmazlıklar, ya da umdukları gibi gitmeyen herhangi bir durum karşısında boğulmuş hissederler.
- Hayal kırıklığı ile başa çıkmak konusunda yetersiz kalırlar.
- Kendi hayatlarını kontrol altına almakta zorluk çekerler. Her şey onlara çok fazla gelir.
- Sosyal yaşamlarında sürekli sorun yaşarlar. Etraflarındaki herkesin onları hayal kırıklığına uğrattığını ya da sırtlarını döndüğünü düşünürler.
- Düşük enerji seviyeleri, ilgisizlik, sürekli melankoli yaşarlar.
- Herhangi bir görev konusunda güvensiz olurlar. Kendilerini etkisiz hissederler ve düşük benlik saygısına sahiptirler.
- İşler umduğu gibi gitmeyince, bazen kızgınlıkla bazen de şiddetle tepki verirler.
Duygusal sağlığınız genellikle nasıl büyüdüğünüze ve diğer insanlarla ilk etkileşimlerinizin kalitesine bağlıdır. Ama toksik bir yetiştirilme tarzı ya da etkisiz eğitim bunun son noktası değildir. Her zaman duygusal kırılganlığı aşmak için zaman vardır.
Egonuzu güçlendirmek ve duygusal yönden güçlü olmak için stratejiler
Eğer duygusal olarak güçlü olma sürecini anlamak istiyorsanız, bir porselen fincan hayal edin. Bunun hassas olduğunu biliyorsunuz. Hatta daha önce kırıldığı zamandan çatlakları görebilirsiniz. Yine de o porselen fincan kırılgan bir şeydir. Şekli, malzemesi ve küçük kusurları nedeniyle harikadır.
Her zaman kendinize hassas olma konusunda izin verebilirsiniz, ama kırılgan olmaya izin vermeyin. Kendinizi parçaladığınız noktaya geçmeyin. Kimliğinizin, değerlerinizin ve iç güzelliğinizin sizden kaçmasına izin vermeyin. Ama bunu nasıl yapacaksınız?
- İlk adım, duygusal zayıflıklarının farkında olmaktır. Sizi sınırlayan ve rahatsızlık veren tüm boş alanlardan bahsediyoruz. Önereceğimiz garip bir yöntem gibi gelebilir, ama sanat terapisi bu konuda son derece etkili olabilir. Bunun başarısını gösteren birçok çalışma vardır. Bu yöntem, renkler, tuvaller ve çizimler yoluyla düşüncelerinizi, duygularınızı ve iç sorunlarınızı keşfetmek için harika bir yoldur.
- İkinci adım, kendiniz için sorumluluk almak. Kırılgan insanlar çevre, toplum ya da etrafındaki insanların kurbanları gibi hisseder. Tek yaptıkları sert bir duvar arasında ileri geri zıplayan bir top gibi tepki vermektir. Sadece tepki vermek yerine, durumu kontrol altına almak ve gerçekçi, cesur bir sorumluluk duygusu oluşturmak zorundasınız.
- Bu sorumluluk, geçmişte yaşadıklarınızı geride bırakmak ve mevcut anda değişiklikler yapmak anlamına da gelir. Tüm değişiklikler korku ile birlikte gelir, ama eğer günlük yaşamınızda ilerlediğiniz yolda karşınıza çıkan bu kayaları itebilirseniz, ne kadar daha güvenli bir insan haline geldiğinizi göreceksiniz. Sonunda kendinizi kontrol edebileceksiniz.
Son olarak, bunun çok da kolay bir süreç olmadığına işaret etmek istiyoruz. Bu durumun tamamen üstesinden gelmek için bir psikologdan destek alabilirsiniz. Zor olacak ama her zaman duygusal olarak güçlenmek için zamanınız olduğunu unutmayın. Bu yüzden porselen fincanı yeniden şekillendirin ve eşsiz, güçlü ve güzel bir sanat eserine dönüştürün.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
-
Thomas, S. G. (2003). Handbook of Art Therapy. Psychiatric Services. https://doi.org/10.1176/appi.ps.54.9.1294-a
-
Gendron, B., Kouremenou, E.-S., & Rusu, C. (2016). Emotional Capital Development, Positive Psychology and Mindful Teaching: Which Links? CRES Special Issue. https://doi.org/10.1080/09595239500185361
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.