Duygu Avcıları ve Görünmez Kafeslerinden Kurtulma Yöntemleri
Hayat, ilişkiler üzerine kuruludur ve her insan kendisi için en iyisi olabileceğine inandığı kişilerle çeşitli ilişkilerini sürdürme çabasını içinde taşır. Ancak bazı zamanlar geliyor ki, zayıf taraflarınız belki de zaaflarınız yüzünden kapılıp gittiğiniz ilişkiler sizi yükseltip size değer katacağı yerde; bazen yıllarınızı, bazen de en önemli değerlerinizi yitirmenize sebep oluyor. Korkmayın, bunu yalnızca siz yaşamıyorsunuz. Etrafta bir çok ‘duygu avcısı’ dolaşıyor ve maalesef onları tanımak hiç de kolay değil.
Doğada kendilerinden daha zayıf olanları yem olarak gören ve onlar üzerinden beslenen yırtıcı hayvanlar vardır. Kulağa ne kadar vahşice gelse de bu yırtıcılar da besin zincirinin bir parçasıdır. Bu hayvanlar doğanın gerektirdiği kanunlara uygun bir şekilde içgüdüleri ile hareket ederler. İnsan hayatında da doğadaki örneğe benzer bir fenomene rastlayabilirsiniz. Bu kimseleri duygu avcıları olarak adlandırıyoruz. Duygu avcılarını, kendi doğalarının gerektirdiği şekilde yaşamayı sürdüren canlılardan farklı kılan şey sömürme yöntemlerindeki farklılıktır.
Bir duygu avcısının portresi
Duygu avcıları olarak adlandırdığımız, duygusal çıkar sağlamaya hedeflenmiş insanların hayatı bencil amaçlar üzerine kurulmuş bir strateji oyunu gibidir. Her biri kendi içinde şahsına münhasır özellikler taşısa da birkaç belirgin özelliği onları ele vermeye yeterli olacaktır.
Kimlik değiştirmede ustadırlar
Duygusal çıkar sağlama peşinde olan kimseler; her yaş, her cinsiyet ve her sosyal sınıfa uygun davranabilirler. Tıpkı bir bukalemun’un rengini bulunduğu çevrenin rengine çok hızlı bir şekilde uyumlayabildiği gibi, onlar da girdikleri ortamın karakteristik özelliklerine hızlıca bürünebilirler. Ve bu konuda tahmin edebileceğinizden çok daha ustadırlar. Çevresindeki kişiler avcının tavırlarının şahsi çıkarlarına yönelik ustalıkla kurulmuş bir oyunun parçası olduğunu anlamakta büyük zorluk çekerler ve hatta çoğu zaman bu durumun ayrımına varamazlar.
Başkalarının enerjilerini sömürürler
Bu kimseler başkalarının hayat enerjilerine adeta susamışçasına ihtiyaç duyarlar. Hissiyat sahibi ve yaşam ışığı olan insanlara karşı içten içe bir öfke ve nefret beslerler.
Kurbanları özellikle kendilerinin sahip olmadığı herşeye sahip olan insanlardır. Bu yüzdendir ki naif, neşeli, dürüst insanların yanında olmak isterler. Yanlarında olup onları parçalamayı, yok etmeyi, aşağılama arzusu duyarlar. Onların sahip olamadıkları özellikleri başkalarında görmeye ve izlemeye katlanamazlar.
Duygu avcıları, yaşam sevinci dolu ve manevi açıdan gelişmiş insanlara karşı yoğun bir öfke duyarlar.
Hissiyat yoksunudurlar
Duygu sömürücü insanların en karakteristik özellikleri ise duygusal bağlantı eksikliği yaşamalarıdır. Bu kişiler zihinleri ve duyguları arasında bir bağlantı kuramazlar. Bu uyumsuzluk gerçek anlamda bir işlev bozukluğudur ve genç yaşlardan itibaren baş gösterir. Genç yaşlardan beri bu uyumsuzluğa sahip olduklarından dolayı da ‘normal’ olanının bu olduğunu sanarak gelişirler ve gerçekleri göremezler.
Bir çoğunun zihin ve duygu arasındaki bağlantı kopukluğunun kökenleri çocukluk dönemlerine dayanır. Kendi duygularından bunalıp savunma mekanizması olarak kopmaya çalışan çocuklar, herhangi bir yardım almadan o bağlantıyı bir daha asla kuramayabilirler. Duygu dünyasından tamamıyla kopup düşünce dünyasına dalan bir çocuk ise kendi hedeflerine ulaşabilmek için etrafındaki her şeyi hatta insanları bile nesneleştirmeye ve amaca giden yolda birer hedef olarak görmeye başlar.
Kendilerini kabul etmezler
Duygu avcıları, kendilerini inkar eder ve kabul etmez. Bu nedenledir ki kendilerine bencil, sevgisiz veya hissiyatsız olduklarına dair bir suçlama yöneltildiğinde çok güçlü bir şekilde inkar ederler. Kafalarının karışık olduğunu, farklı bir insan olduklarını ve hatta bazen kaderlerinin kurbanı olduklarını düşünür dururlar. İnsanlara davranış şekillerini, insanlardan aldıklarını onlara geri verdikleri yönünde yorumlayıp kendilerini rahatlatmaya çalışırlar.
Rol yapma yetenekleri çok gelişmiştir
Hissetmeseler de herkesten fazla hissediyormuş gibi duygu gösterileri yaparlar. Neredeyse attıkları her adım, ağızlarından çıkacak her kelime bile öncesinden planlanmış ve belli bir stratejiye yerleştirilmiş gibidir. Ve bunu öyle ustalıkla yaparlar ki çevrelerindeki herhangi birinin hissetmesi oldukça zordur.
Avlamak istedikleri kişilere ilk etapta yoğun bir ilgi ve zaman ayırıp kuvvetli ilişkiler kurarlar. Fakat belli bir süre geçtikten sonra onlara hükmetmeye çalışırlar ve baştan çıkarmak isterler. Üstelik ilişkilerini adeta bir örümceğin avına yaklaşması gibi, karmaşık ve sessiz bir yöntemle sürdürürler.
Duygusal bir avcının pençelerinde olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Bu kişilerin farkına varmanız bazen yıllarınızı bile alabilir. Çünkü kendilerini kolay kolay ele vermezler. Ayrıca duygusal olarak en bitkin hissettiğiniz anda bile bir başkasını bu sıfatla değerlendirmek oldukça zordur. Bu gibi durumlarda insanlar öncelikle kendilerini suçlar veya maruz kaldıkları suçlamaları kabullenmeyi tercih ederler.
Bu zehirli ilişki çeşidini yakın veya uzak çevrenizden biri ile yaşayıp yaşamadığınıza dair şüpheleriniz varsa aşağıdaki sorular üzerine biraz düşünmek faydanıza olacaktır:
- Kendinizi izole hissediyor musunuz? Sevdiğiniz birçok insanla temasınızı kaybettiniz mi? Ailenizle veya arkadaşlarınızla yakınlaşmada sorunlar yaşıyor musunuz?
- Değerleriniz ve düşünce şekliniz değişikliğe uğradı mı? Bu değişikliklerin sizi siz olmaktan uzaklaştırdığınızı hissettiğiniz anlar oluyor mu? Kimliğinizi kaybetmiş gibi hissediyor musunuz?
- Kendinize ne kadar değer veriyorsunuz? Suçluluk duyguları içinde çırpındığınız oluyor mu? Kendinizi ifade etmek veya bir konu hakkında fikrinizi belirtmekten korkuyor musunuz?
Kendinizi eski halinize oranla hayata karşı izole bir halde görüyorsanız, hayata karşı bakış açınız ve değerleriniz eskiye oranla olumsuz bir yönde değişiklik gösteriyorsa, kendinizi açıklamaktan çekiniyorsanız ve kendiniz olmaktan artık mutlu değilseniz eğer, siz de bir duygu avcısı ile ilişki içinde olabilirsiniz.
Görünmeyen duygusal kafesinizin zincirlerini kırın
Bu kişilerle yaşadığınız ilişkilerden kurtulmak çok basit değildir. İlişki süresince size empoze edilmeye çalışılan güvensizlik, suçluluk ve korku duyguları işte tam da bu noktada yükselişe geçmeye başlıyor. Bu ilişkiden önce sahip olduğunuz duygulara ve düşüncelere artık sahip olmadığınız için öncelikle kendinizi yeniden yapılandırma sürecini başlatmanız gerekecektir.
Bu süreç ne kadar yavaş olursa olsun sabırlı olmalı, kendinize olan güveninizi her koşulda ön planda tutmalı ve hatta mümkünse profesyonel bir destek almalısınız.
Unutmayın ki farkında olmak kendinizi kurtarmanın ilk ve en önemli adımıdır. Bu yolda duyacağınız suçlulukların ve korkularınızın size engel olmasına izin vermemelisiniz. Bu çıkmazdan erkenden ve en az hasarla çıkabilmek için öncelikle farkındalığa ihtiyacınız olacak.
Bu süreçte duygusal avcının size karşı olan tavırlarında büyük bir yumuşama göreceksiniz ve hiç almadığı sorumlulukları aldığını fark edeceksiniz. Fakat bu tavırlarının nedeninin sizinle olan ilişkisini düzeltmek için olduğu yanılgısına düşmeyin. Bunlar tamamıyla kendisini kurtarmak adına yapacağı hamleler olacaktır.
Hapsedildiğinize dair bir farkındalık yaşadığınız anda, bir destek çağrısında bulunmanız şarttır. Bu desteği özellikle eskiden yakın çevrenizde olan fakat yaşadığınız ilişki sebebiyle kopmak durumunda kaldığınız kimselerden istemeniz doğru olacaktır. Aramaktan ve yardımlarını istemekten çekinmeyin çünkü bu insanlar size iyi hissettirecektir.
Artık olduğunuz kişi olmadığınızı hissetmeniz, içinizde büyük bir suçluluk duygusu ve korku yaşamanıza sebep olabilir. Bu duyguların birikimi, içinizde muazzam bir acıya neden olur. Bu nedenle bir uzmana başvurmanız önemli gelişmeleri hızlı bir sürede kaydetmenizi sağlar.
Belli bir süre alacağınız uzman desteği, sağlıklı ve kendine yeniden güvenen bir insan olmanıza yardımcı olacaktır.
Öyle ki bu tarz durumlar için resmi mercilerin bile müdahale etmek durumunda kaldığı vakalar olmuştur. Aşağılanma, ispat edilmesi zor bir durumdur. Bu nedenle her ihtimale karşı maruz kaldığınız aşağılanma, suçlanma, tehdit edilme ve korkutulmaya yönelik bulguları arşivlemeniz tavsiye edilmektedir. Böylece kanıt niteliği taşıyabilirler.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.