Dizi Bağımlılığı: Yeni Bir Yaşam Tarzı
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Gece dinlenerek biraz vakit geçirmek için televizyonda ya da bilgisayarda bir dizi açarız. Ancak farkında olmadan neredeyse sabah olur ve tüm sezonu bitirmiş oluruz. Bu olay kimin başına gelmemiştir ki? Büyük yapım firmaları ve dijital platformlar dizi bağımlılığı olarak adlandırılabilecek bu durumun son derece farkındadırlar. Bu nedenle de özellikle dijital platformlar üzerinden sunulan yapımları çok kazançlı bir fırsat olarak görürler. Günden güne büyüyen bu sektör yakın dönemde gittikçe artan sayıda milyonerin de aramıza katılmasına yol açmıştır.
Gerçek şu ki, bu sektörün öncüleri konumunda olan Netflix, HBO, Amazon ve Disney gibi markalar uzunca bir süredir üye sayılarını artırmaya devam etmektedirler. Yani bir süredir bu tür görsel ve işitsel ürünler yaşam biçimimizin bir parçası haline gelmiş durumdadır. Ancak bu durum derinden ve sessiz bir şekilde olduğundan dolayı pek çoğumuz için tamamen fark edilmeden gerçekleşmektedir.
Diziler günlük sohbetlerimizin olağan bir parçasıdır. Sosyal medya üzerinde ciddi etkiye sahiptirler. Boş zamanımızı değerlendirme seçenekleri arasında baş köşeye yerleşmiş durumdadırlar. Dizi izlemek, eşimizle, ailemizle, arkadaş grubumuzla ya da tek başımıza yaptığımız olağan bir aktivite halini almıştır.
Dizi izleme aktivitesinin psikolojik düzlemde her birimiz için neden olduğu sonuçlar da hiç azımsanmayacak derecede ilginç veriler içermektedir. Şimdi bu konunun detaylarını analiz edelim.
“Televizyondan, kuruyemişten nefret ettiğim gibi nefret ediyorum. Ama bir yandan da kuruyemiş yemekten kendimi alamıyorum.”
– Orson Wells
Dizi Bağımlılığı ve Ardında Yatan Nedenler?
Bundan birkaç ay önce tüm dünya The Queen’s Gambit adlı diziyi adeta kendinden geçmişçesine bir biçimde izledi. Diziye duyulan ilgi o denli yüksekti ki satranç oynayanların sayısı birden inanılmaz derecede arttı. Bu yüzden pek çok mağazada satranç takımı tükendi. Bunun dışında geride bıraktığımız yıl başında en çok alınan oyuncaklardan biri Mandalorian dizisi nedeniyle Bebek Yoda (Grogu) oldu.
Şu aralar diğer bir çok izlenen yapım olan Bridgerton dizi severlerin ilgisini bir hayli çekmiş gözüküyor. Rahatlıkla fark edeceğimiz üzere medyada yer alan haberler sık sık yeni hikayeleri, karakterleri ve hayran gruplarını önümüze getirmeye devam ediyor.
Bu yapımların iş modeli açısından ne denli önemli ve etkili olduklarını burada açıklamaya gerek yok. Aslında dizilerin henüz yeni yeni yeşermeye başladıklarını bile söylemek mümkün. Ancak bu ürünlerin yol açtığı sonuçların çok sayıda ve farklı özellikler sahip olduğunu da belirtmek gerekir. Şimdi bunları biraz daha derinlemesine inceleyelim.
Eğlence Biçimimiz Değişti
Disney 2019 yılında yaptığı açıklamada, 2024 yılı itibariyle 60 ila 90 milyon arasında bir sayıda üyesinin bulunacağını öngörmektedir. Gelinen noktada bu rakamlara ulaşmasının olası olduğu söylenebilir. Mandalorian gibi yapımlar ve özellikle Soul gibi animasyon filmler sayesinde aslında çok bilinen bir şeyi yeniden keşfetmiş bulunuyoruz. Artık eğlenmek ve hoş vakit geçirmek için sinemaya gitmemiz gerekmiyor. Bunun yerine evlerimizde aynı eğlencenin keyfini yaşıyoruz.
Örnek olarak Netflix, Altın Küre ödüllerinde 40’tan fazla adaylığı bulunan dizileri bünyesinde barındıran ve ayrıca Oscar Ödülü almış filmlere sahip bir platform konumunda bulunuyor. Gelinen noktada eğlence endüstrisi, ister yalnız ister birileriyle olsun keyifli vakit geçirmek için gerekli olan her şeyi barındırıyor. Bu içeriklere televizyondan, bilgisayardan, tabletten ya da akıllı telefonlardan ulaşmak mümkün hale gelmiş durumda. Yani artık sinema salonları fazlaca tercih edilen yerler arasında bulunmuyor.
Dizi Bağımlılığı ve Sezon Bitirme (Binge-Watching)
Dizi maratonu ya da binge-watching olarak adlandırılan ve bir dizinin tamamını tek seferde bitirmek anlamına gelen alışkanlık günden günde daha yaygın hale gelmektedir. Sevdiğimiz dizilerin sezonlarını tek seferde bitirmek, tüm hafta sonunu dizi izleyerek (ya da detaylarını araştırarak) geçirmek ve hatta diziyi bir türlü bırakamadığımız için geceleri uykusuz kalma pahasına saatlerce ekran başında kalmak şimdiden çok sık karşılaştığımız durumlar arasına girmiştir.
Luxembourg Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma ve benzer diğer çalışmalar, insanların yeni bir bağımlılık türüyle karşı karşıya oldukları konusunda bizi uyarmaktadır. Bunun da ötesinde bunu genellikle bir bağımlılık olarak ele almasak bile yaşantımızın önemli bir bölümünü ayırdığımız bir aktivite ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğini yadsıyamayız. Bu durumun farklı nedenleri arasında öne çıkanları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Bu diziler günlük stresi ve kaygıları azaltma mekanizması olarak işlev görmektedirler.
- Bir diziye takılıp kalmamızın temel sebepleri arasında, sık sık dizide yer alan karakterler ve onların hikayeleri ile kendimiz arasında duygusal bir benzeyiş buluruz.
- Dizi bağımlılığı sorununu tetikleyen ana etmen beyinde dopamin maddesinin salgılanmasıdır. Beyin bir aktivitenin memnun edici olduğuna karar verdiğinde, aynı derecede haz almak için bu aktiviteyi daha yoğun bir biçimde tekrarlama ihtiyacı duymaktadır.
- Aynı şekilde bulaşıcılık faktörünü de göz ardı etmemek gerekir. Çoğu kez ya tavsiye edildiği için ya da herkes hakkında konuştuğundan dolayı kendimizi bir diziyi izlerken ekran karşısında buluruz.
Platform Arası Rekabet ve Tüketici Baskısı
Dijital içerik ve eğlence piyasası şu anda büyük oyuncular arasında çok geniş bir savaşa sahne olmaktadır. Bu dev firmaların tek hedefi daha fazla üye kazanmak ve kendilerini sektörün lideri olarak konumlandırmaktır. Bu durum kendi içinde tüketiciler açısından bir problem anlamına gelmektedir. Çünkü farklı diziler ya da yapımlar arasında insanlar kendi bütçelerine göre bir platformu (ya da platformları) seçmek zorunda kalmaktadır.
Bu platformların tamamına üye olmak isteyen bir kişi aylık olarak pek de mantıklı olmayana rakamlarla karşı karşıya kalacaktır. Çünkü örnek olarak şu anda ABD’de 300’ün üzerinde dijital platform bulunmaktadır. Ve tahminler önümüzdeki aylar ve yıllar süresince bu sayının daha da artacağına işaret etmektedir.
Her ne olursa olsun net olan bir şey vardır. Nasıl 20. yüzyılın başlarından itibaren her evde günlük hayatın en önde gelen parçalarından biri radyoysa, 1950’li yıllardan sonra bunun yerini televizyon almıştır. Yeni binyılın gelmesiyle birlikte de internet, akıllı televizyonlar ve bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon gibi cihazlar günlük yaşantımızı tamamen değiştirmiştir.
Günümüzde dizi bağımlılığının insanlar için açık bir kaçış mekanizması olduğunu ileri sürmek yanlış olmaz. Bu ürünlerde aradığımız duygusal tatmin, içinde bulunduğumuz ve pandemi ile daha da karmaşık hale gelen dünyadan kaçmak için bir yol niteliği taşımaktadır. Bu noktada anlaşılması gereken en önemli detay, bu tür dijital içerik sağlayan platformların bir yaşam biçimi değil boş zaman geçirmek için bir seçenek olduğunun farkında olmaktır.
O yüzden günlerimizi kendimize ait hikayeler yaratmak yerine bize ait olmayan hikayeleri tüketerek harcamamaya özen gösterelim.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Flayelle, M., Maurage, P., & Billieux, J. (2017). Toward a qualitative understanding of binge-watching behaviors: A focus group approach. Journal of behavioral addictions, 6(4), 457–471. https://doi.org/10.1556/2006.6.2017.060
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.