Derin Nefes Al, Korkma; Gerçek Aşk Sağlamdır

Derin Nefes Al, Korkma; Gerçek Aşk Sağlamdır
Valeria Sabater

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Gerçek aşk, iki kişinin uyumlu ruhları karşılaştığında başlar. Bu iki bilinçli ve olgun kişi, karşılıklı saygı içinde birbirini özgürce sevip beraber bir yolculuğa çıkmaya karar verdiğinde aşkları da korunmuş olur. Bu yüzden gerçekten aşık olduğunuzu düşünüyorsanız güvenin ve korkmayın. Gerçek aşk sonsuza dek sürer ve bu güzel duygu kendi kendini koruyup hiç acı yaşatmaz.

Günümüzde pek çok insanın yaşadıkları hayal kırıklıkları yüzünden yorgun düşüp aşka inanmadığını biliyoruz. Hatta aşkın “dayanıklı” olabileceğine daha da az inanılıyor.  Nasıl böyle bir aşk elde edebiliriz? Her şeyin modasının çabuk geçtiği bir çağda yaşıyoruz. Her şeyin bir son kullanma tarihi var. Öte yandan, akışkan modernliğin babası Zygmunt Bauman’ınki gibi felsefi çalışmalar ya da meydan okuyan tarzıyla Slavoj Zizek’in toplumsal hayal kırıklığı üzerine kurduğu acımasız fikirler hiçbir şeyin sonsuza dek sürmediği ve aşılan şeylerin her zaman o kadar da pozitif olmadığı bir gerçeklik tablosu çiziyor.

“Aşk birbirine bakmak değildir. Aynı yere birlikte bakmaktır.”

– Antoine de Saint Exupery

Sonuç olarak, çoğumuzun içinde olmaktan memnun olmadığı bir toplumda yaşıyor ve değişimin artık sıradan olduğunu kabulleniyoruz. Bu koşullarda, sonsuza dek sürebilecek boyutlar olduğuna nasıl inanabiliriz? Kalıcı duygular olduğuna, sonsuz aşka, bir kenara atılmayacak kadar değerli ilişkilerin olduğuna nasıl inanabiliriz?

Sir Francis Bacon’a göre insanlar olmasını istedikleri şeylerin gerçek olduğuna inanma eğilimindedir. Yani gerçek, mutlu, tatmin edici ve uzun süren ilişkiler kurmak için yalnızca aşka güvenmek yetmez; ona inanmak da gerekir. Bunun için zaman, emek ve sevdiğimiz kişiye ilgi vermek gerekir. Sevdiğimiz ve önemsediğimiz şeylerin kalıcı olması daha muhtemeldir.

birbirine sarılan çıplak çift

Gerçek aşk en zorlu kriz zamanlarına bile dayanır

Zor zamanlarda aşk kolay değildir. Ekonomik sıkıntıların çekildiği zamanlarda da aşk kolay değildir. Örneğin milenyum kuşağı, bağımsız olmanın anlamını ve kaynağını bilmiyor. Gelecekle ilgili makul beklentiler kurabilecekleri bir ilişki yaratmayı ve bu ilişkiyi devam ettirmeyi bilmiyorlar. Üstüne üstlük bir de işsizlik sıkıntısı varsa, zorlu bir dönem geçiriyorlar demektir. Çünkü işsizlik belirsizlik yarattığından kişide kendi değeri konusunda kaygı yaratan bir durumdur. Bu durum hayatla ilgili kurdukları planlara doğrudan bir saldırı olmakla birlikte kişisel gelişimlerini de olumsuz yönde etkiliyor. Tüm bunlar, romantik ilişkilerin hassas kumaşını doğrudan etkiliyor.

Gerçek aşk, bir cambaz ipinde nasıl becerikli yürüneceğini bilir. Hayat kimse için kolay değil ama 24 karat değerinde; bunu biliyoruz. Gerçek aşk en büyük zorlukların karşısında bile dayanıklı durmayı bilir. Dış sebeplerden kaynaklanan krizler boyunca ayrılmaz bir yere. Kendinizden şüphe ettiğiniz, umudunuzu yitirdiğiniz, özgüveninizi kaybettiğiniz ve ilkelerinize sahip çıkma cesaretini bulamadığınızda bile gerçek aşk pes etmez.

İyi bir eş, sadık bir sevgili ve nasıl hayatımızın merkezinde olacağını bilen gecenin en parlak noktası; bir kutup yıldızı olan o özel kişi bize yolu buldurandır.

Pek çoğumuz, sinir bilimin aşk hakkındaki açıklamasını önemsemediğimizi itiraf ediyoruz zaten. Aslında formül çok basit: dopamin, oksitosin ve norepinefrin. Bu açıklamayı önemsemiyoruz çünkü bu aşkın büyüsünü ya da nasıl aşık olunduğunu bir parça bile sönükleştirmiyor.

öpüşen bulutlar

Gerçek aşk: beklenmedik zamanda gelen şansın kıymetini bilmeli

Stephan Hawking’in de dediği gibi aşk fizikten daha karmaşık. Hawking, bazen gökyüzüne bakarak o kadar çok zaman harcıyoruz ki aslında çoğunlukla yeryüzünde olan güzellikleri göremiyoruz demiş. Hangi sebeple olursa olsun, hislerimizin gerçek olduğunu; o kişinin doğru insan olduğunu  bildiğimiz zamanlarda bile aşkı görmezden geliyoruz. Böyle davranışımızın ardındaki sebepler ise çok çeşitli, çoğunlukla karmaşık ve hatta anlaşılmazdır.

“Aşk yalnızca arzulamaktan ibaret değil; her şeyden önce anlamakla ilgilidir.”

– Francoise Sagan

Aşk garip bir duygu, buna şüphe yok. Haruki Murakami’nin Blind Willow, Sleeping Woman isimli kitabında söylediği gibi, o kişi bir kere, o da arada bir gelir. Bizi ve hissettiklerimizi gerçekten anlayan biri, kusursuz şekilde iletişim kurabileceğimiz biri… Bu herkesin başına gelmeyen beklenmedik zamanda bizi bulan bir şanstır.

Eğer böyle bir şans gelir de bizi bulursa, onunla yapabileceğimizin en iyisini neden yapmayalım? Neden ayaklarımızı yere sağlamca basıp, olgunluk ve sorumluluğa erişen aklımızla ve kalbimizle sevmek için yola çıkmayalım?

Kesinlikle buna değer. Başkalarına görünmez olduğumuz bir zamanda bizi gören biri, her şeyi hak etmez mi? Size ihtiyacı olduğu için değil; sizinle birlikte olmak istediği için yanınızda duran biri hak ettiğiniz ilgiyi size verecektir. Küçük bir alev, sabırla canlı tutulması gereken, çok uzun sürecek bir aşkı ve mutluluğu size getiren…

sarılmak

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.