Depresyon Kaynaklı Hafıza Kaybı: Nasıl Gerçekleşiyor?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Depresyon kaynaklı hafıza kaybı bir gerçektir. Depresif bir beyin sizi denizde kaybolmuş bir gemi gibi gerçeğinizden koparır. Sizi bir nörokimyasal fırtınaya sürükler. Dış dünyanın korkutucu ve puslu gözüktüğü bir mağaraya kapatır. Burada konsantre olmak, hatırlayabilmek, tepki vermek, düşünmek, işlere yetişmek çok zordur.
Depresyon deyince çoğumuzun aklına hemen yorganı başına çekmiş olarak yatağında uzanan biri gelir. Uyuşuk, moralsiz ve savunmasız olmayı içeren psikolojik bir bozukluk olarak görürüz depresyonu. Fakat aslında birçok “taşınabilir” depresyon vakası var. Binlerce insan, bu görünmez yaranın yaptıkları her şeye müdahale ettiği bir yaşam sürüyor.
Depresyonun, epizodik hafızanız üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Bu sizin başınıza gelmiş olan şeylerin saklandığı hafızadır.
Depresyon sadece duygusal bir durumdan daha fazlasıdır. Aynı zamanda içsel bir bozukluk, fiziksel yorgunluk, ilgisizlik ve coşku eksikliğini içerir. Bir Truva atı gibi aklınıza giren umutsuzluktur. Ama hepsinden önemlisi, bilişsel yeteneklerin bozulmasına yol açar. Bu sonuncusu, depresyonun çok fazla konuşulmayan ama son derece önemli bir parçasıdır. Fakat bu daha eksiksiz, uyumlu ve duyarlı bir terapi geliştirmek için mutlaka göz önüne almamız gereken bir noktadır.
Depresyon kaynaklı hafıza kaybı: Bana ne oluyor?
Sinyalleri anlayamıyor ve kendinizi ifade etmekte daha fazla sorun yaşıyorsunuz. Okuduğunuzu veya duyduğunuzu anlamada güçlük çekiyorsunuz. Bir kişinin ismi dilinizin ucunda ama bir türlü hatırlayamıyorsunuz. Araba sürerken birden nereye gittiğinizi unutuyorsunuz. İnsanlar size öfkeleniyor çünkü onların söylediklerine dikkat etmiyorsunuz. Giderek daha yanlış anlaşılan bir hayat sürersiniz çünkü odaklanamıyor, insanların anlattıklarını hatırlayamıyor, basit bağlantıları kuramıyorsunuz.
Gördüğünüz gibi, depresyon kaynaklı hafıza kaybı basit bir unutkanlıktan daha fazlasıdır. Her şeyin odaklanamayacağınız kadar uzak ya da puslu göründüğü zihinsel bir siste takılı kalmak anlamına gelir. Neler olduğunu, nerede olduğunuzu veya ne yapmanız gerektiğini anlayamazsınız. Tüm bunlar rahatsızlık, sosyal anlayış eksikliği ve çok daha kötü şeylere yol açar: Tüm bunlar moralinizi daha da düşürür.
Peki ama bütün bunlar neden oluyor? Bu yorucu süreçlerin kaynağı ne ?
“Hızlandırılmış” nöronlar
Stres genellikle depresyon riskinizi arttıran faktörlerden sadece biridir. Tehdit edilmiş, korkmuş, baskılanmış, uyanık ya da endişeli hissetmek… Bu şeyler vücudunuzun daha fazla glokokortikoid salgılamasına neden olur. Mesela, (en yaygın ve en iyi bilinen) kortizol buna örnektir.
Kortizol tarafından kontrol edilen bir beyin çok farklı çalışır. Nöronlarınızı “hızlandırır” ve bu da her şeyi kafaya takma, endişe, takıntılı düşünceler vb. şeylere yol açar. Beyninizdeki bu hiperaktivite nedeniyle çok yoğun bir şey olur. Beyniniz aşırı aktiviteyi, tükenmeyi ve nöronal hücre ölümünü azaltmak ister, bu yüzden bu hücreler “bağlantıyı kesmeye” başlar.
Bu, beyninizin hızlı bir şekilde bilgi göndermeyi bıraktığı anlamına gelir. Bir şeyleri unutursunuz, hafızanız kötüleşir ve yavaşlayıp “duraklama” moduna girmeye başlar.
Hipokampus küçülür
Depresyon kaynaklı hafıza kaybının kökleri ayrıca belirli bir beyin yapısındadır: hipokampus. Başka şeylerin yanı sıra, beyninizin bu kısmı hafızanızı saklamakla uğraşır. Kulağa tuhaf gelse de, bu kortizolün en çok etkilediği alandır. Glukokortikoidlerin tüm toksik parçaları bakımından adeta bir hedef tahtasıdır. Depresyonunuz kronikse veya tekrar eden epizotlar söz konusuysa, hipokampusunuz giderek küçülecektir.
Ancak hipokampusun çok yüksek bir plastisiteye sahip olduğunu belirtmek gerekir. Terapi, hafıza egzersizleri ve bilişsel stratejilerle orijinal boyutuna geri döndürmek mümkündür. Bu sayede dikkatiniz, hafızanız vs. yne normale döner.
Dopaminerjik yollar
Depresyonla birlikte gelen bir diğer üzücü gerçek de anhedoni, yani zevk hissedememedir. Bu psikolojik bozukluk yüzünden, en basit şeylerin bile tadını çıkaramazsınız. Yeni projelere başlamak, dışarı çıkmaki çalışmak, bağlantı kurmak gibi şeylere karşı bir ilgi, zevk, motivasyon veya enerji hissedemezsiniz.
Dopaminerjik yollar, beynin bu tür şeyler için sizi ödüllendiren bölümleridir (beyninizin pozitif olarak gördüğü şeyler). Fakat depresif bir beyin, dopaminin artık düzgün çalışmadığı bir beyindir. Bu her şeyi değiştirir. Motivasyonunuzu kaybedersiniz ve daha da önemlisi, nörotransmitterden yeterince yararlanmamanız serotoninerjik, glutamaterjik, opioid ve endokannabinoid sisteminizdeki değişiklikleri de beraberinde getirir.
Tüm bu nörokimyasal süreçler düzgün bir şekilde çalışmayı bıraktığında, merakınızı ve yeni bilgileri öğrenme, odaklanma, saklama, hatırlama, karar verme yeteneğinizi kaybedersiniz.
Ne yapabilirsiniz?
Depresyon kaynaklı hafıza kaybı bir gerçektir. Ama herkes bunu kendine göre deneyimler. Örneğin, hafif veya orta düzeyde depresyon söz konusu olduğunda bilişsel tedavi, egzersizler, destek grupları, vb. yöntemlerle bilişsel eksikliklerden kurtulabileceğinizi biliyoruz.
Fakat daha ciddi durumlarda multidisipliner bir yaklaşıma ihtiyacınız vardır. Bu noktada ilaçları psikolojik terapi, hafıza tabanlı terapi ve hatta magnezyum ve B vitamini gibi besin takviyeleri ile birleştirebilirsiniz. Tabii ki, etrafınızdaki insanlardan destek almanın ne kadar önemli olduğunu asla unutmamanız gerek. Depresyon yaşayan olan birine yönelik anlama, yakınlık ve duyarlılık, iyileşmelerine yardımcı olmada önemli bir anahtardır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.