Çocukluğun Değerleri Hakkında bir Kısa Film
Çocukluğunuza ait değerlerinin neler olduğunu hatırlıyor musun? Bir an için düşünün ve işin gücün veya günün vermiş olduğu endişelerden, dertten tasadan ve sorumluluklardan bir an olsun uzaklaşın. Çocukluğun masumiyetinde, hayatımıza değer katan en temiz değerler bulunur. Bu değerlere, yetişkinlik döneminde, ne yazık ki önem verilmez ve unutulmaya yüz tutarlar.
Modern yaşamın yüksek tempolu ritmi, yaşam kalitesini zaman içerisinde kötüye götüren birçok sorumluluk ve yükümlülüğü de beraberinde getirir. Bu engeller, sizi gerçekten yapmak istediğiniz işlerden uzak tutabilir. Sizi mutsuz ve huzursuz bir boşluğa sürükleyerek, hayallerinizi ve umutlarınızı kısıtlarlar.
Zamanınızı, gerçekten ihtiyaçlarınıza, istediklerinize ve hayatınıza anlam katacak şeylere mi ayırıyorsunuz?
Bu durumun ortaya çıkardığı birçok sorun vardır. Durup düşündüğünüzde ihtiyacınız olan tek şeyin bakış açınızı değiştirmek olduğunu göreceksiniz. Çoğu insan, yaptıklarını sorgulamaktan genellikle kaçınır. Bunun nedeni, sanki başka seçenekleri yokmuş gibi, sürekli olarak ne yapmaları gerektiğine odaklanmalarından kaynaklanır.
Yaşamak nefes almaktan daha fazlasıdır
Öğrenmeyi öğrenmek ve gerçek mutluluğu yakalamak söylendiği kadar kolay değildir. Birçok kez bu yeteneğin çocuklukta öğrenildiği gözlemlenmiştir. Bir çocuğun dünyasındaki yeni bir şeyi keşfetmesinin ardından gelen doğal ve kendiliğinden oluşan hayranlık duygusunun meydana gelmesi için hiçbir şeye gereksinim yoktur. Çocukken, toprağın üzerinde gezen böcekleri izlemek, yağan yağmuru saatlerce seyretmek, kendini oyunların büyüsüne bırakmak, hayal kurmak, keşfetmek ve araştırmak gibi, hemen hemen her eylemde eğlenilecek bir şeyler bulabilirsiniz.
Hayattan zevk alma ve gelecek için büyük umutlar besleyerek yaşama kabiliyeti, çocuklukta öğrenilir. Ne yazık ki, bu yetenek yetişkinlik döneminde kaybolmaya yüz tutar; “unutulur gider”. Onun bıraktığı boşluk, bir yetişkinin hayatında önemli bulduğu pek çok başka şey ile dolar.
Ancak, bu yaşadığınız hayat gerçekten istediğiniz bir hayat mı? Çoğu zaman, başkalarının beklentilerini karşılamak ve başkalarının sizin için en iyisi olduğunu düşündüğü gelecek senaryolarına ayak uydurabilmek için, yaşamınızı değiştirmek zorunda kalmışsınızdır. Başkalarının bu sözlerine hep inandınız, onlara göre yaşadınız ve hiç sorgulamadınız.
Hep dışarıdan gelen sözler ile dolu bir hayatınız oldu, mutlu olma yetinizi ve nedeninizi de kaybetmiş oldunuz.
Çocukluğun değerlerini geri kazanmak
Hayatınızı sorgulayarak, sadece sizin istediğiniz yöne ve sizin istediğiniz şekilde bir hayat yaşamaya başlarsınız. Nasıl mutlu olunacağını mı unuttunuz? İşte tekrar mutlu olmanın ilk adımını aşağıda sizler için paylaştık.
Yetişkinliğin birçok sorumluluk ve zorunluluk getirdiği ve bu yükümlülüklere yeteri kadar önem verilmediği doğrudur. Bu durum meydana geldiğinde, dikkatinizin ve enerjinizin, sizin yaratıcı gücünüz ile alakası olmayan olaylar için boşa harcandığı ortaya çıkmaktadır. Kendinizi yeniden şekillendirme, keşfetme ve mutlu etme yeteneği kaybolmuştur.
Çocukluğun değerlerini geri kazanmak, sahip olduğunuz hayatı sorgulamak, umudunuzu yeniden keşfetmek, kendi ihtiyaçlarınıza daha çok özen gösterip, küçük detaylara daha çok dikkat etmektir. Tutkulu olduğunuz her şeyi keşfetmek ve öğrenmek adına nasıl zaman ayıracağınızı öğrenmek demektir.
Tutkunuzu keşfedin, zamanınızın bir kısımını kendinize ayırın ve hayatın keyfini çıkarmaya bakın. Bu şekilde, yaşamınızdaki büyük değerlerin farkına varmış olacaksınız.
Çocukluğumuzdan öğrenme
Masumiyet, şaşkınlık, merak, şefkat, mutluluk gibi değerleri yeniden hissetme şansınız sizin ellerinizde… Eğer dikkatli ve derinlemesine bir şekilde gözlem yapar ve düşünürseniz, sevdikleri şeylere dair kendiliğinden gelen tutkudan tutun da, herhangi bir şeyden oyunlar uydurmaya ve her zaman için eğlenmeye kadar çocuklardan çok şey öğrenebilirsiniz.
“Çocukluğun kendine has bir görme, düşünme ve hissetme biçimi vardır; bu yeteneklerin yerine bizimkilerini koymak kadar saçma bir şey yoktur.”
– Jean Jacques Rousseau
Bir baba ile kızının arasındaki iletişimi gösteren bu kısa film, anne ve babaların çocukların üzerinde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduklarını, adeta çocuklarını birer küçük yetişkin haline getirdiklerini ve çocukluklarından çok çabuk bir şekilde vazgeçmelerine sebebiyet verdiklerini anlatmaktadır. Aslında burada anlatılanın aksine, yetişkinlerin yapması gereken şey, çocuklarının bakış açılarını bir nebze de olsa yakalamak ve zekalarından ders çıkarmak olmalıdır.
Şu anın keyfini çıkarmanızı, nasıl oyun oynanacağını ve yaptığınız her şeyden nasıl memnun olacağınızı size öğretebilecek bir çocuktan daha iyi bir varlık yoktur bu dünyada.
“Eğer hayatınız her gün oyun oynamanıza, dans etmenize ve her günü doya doya yaşamanıza izin vermiyorsa, o hayatı değiştirin.”
Bu güzel kısa filmin keyfini çıkarın ve anlatılmak istenen konunun üzerinde biraz olsun düşünün!
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.