Çocuklarda Boşluk ve Yalnızlık Hissi
Boşluk ve yalnızlık hisleri son derece yaygındır. Bunları hayatınızın bir noktasında deneyimlediğinizden eminiz. Peki bu hisleri çocuklarınız yaşadığında bunu anlayabilir misiniz? bunun için bariz bir neden olmasa bile, onlar da çaresiz, yalnız ve huzursuz hissedebiliyorlar.
Bu tanımlaması zor bir his, ancak deneyimleyen kişiler bunu kolayca tanıyabiliyor. Bu, hayatımızın anlamsız olduğu ve sağlam bir nedene, bir hedefe sahip olmaktan uzak olduğu hissidir. Boşluk hissinin çocukları da etkileyip etkilemediğini merak ediyor musunuz? Öğrenmek için okumaya devam edin!
Çocuklarda Boşluk ve Yalnızlık Hissi
Çocuklar da, tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi, boş ve yalnız hissederler. Böyle sıkıntıların sebepleri, yetişkinlerin deneyimledikleri hislere bizim düşündüğümüzden çok daha benzerdir.
Örneğin, hepimiz yakınımızdaki sosyal çevreler tarafından kabul edilmediğimizi hissettiğimizde acı çekeriz. Bu, dolduramadığımız ya da nasıl dolduracağımızı bilmediğimiz o yaygın boşluk hissinin içimizde oluşmasına yol açar. Aynı şey çocuklara da olur.
Birçok çocuk bağlanma figürlerinden duygusal yakınlık hissetmez, bu da onları birçok vakada bir duygusal yoksunluk sendromuna dönüşen bir duygusal vakum geliştirmeye iter. Bu, çocuk duygusal yoksunluk yaşadığında ortaya çıkan bir psikolojik dengesizliktir. Bundan dolayı çocuk bu durumu bağlanma figürlerine karşı düşmanca davranışlar göstererek ifade eder. Bu durum ayrıca bağımlılık, anksiyete, kıskançlık, memnuniyetsizlik ya da sürekli bir duygusal yakınlık ihtiyacı ile de ortaya çıkabilir.
Ebeveynler olarak, bizi çocuklarımızın bu şekilde hissettiğini bilmek kadar acıtan hiçbir şey yoktur. Bundan dolayı, çocuklarımızın duygusal anlamda boş hissetmesini engellemek için yapabileceğimiz bazı şeyler vardır. Ebeveynler olarak çocuklarımızı mümkün olduğu kadar güvende ve sevilmiş hissettirmeye çalışmalıyız.
Çocuklarda Boşluk ve Yalnızlık Hisleri Nasıl Engellenir
Bazen, ne kadar denersek deneyelim, programlarımızı çocuklarımızın programları ile koordine etmenin zor olduğu doğrudur. Günlük görevlerimiz, çalışma programlarımız, Fransızca dersleri, spor salonu, spor ve ev ödevleri aile yaşamımıza zarar verir.
Bazen, yapmamız gereken tek şey kendi hayatımız ile çocuğumuzun hayatını birleştirmek için bir program oluşturmaktır. Çünkü bu zaman eksikliği aile bağlarımız ile ilgilenme ihtiyacımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Bu gerçekliğin farkında olmak ve bundan kaçınmak için bazı ana hatlar şunlardır:
- Çocuklarınızın önemli hissetmesini sağlayın ve onlara onları ne kadar çok sevdiğinizi gösterin. Çocuklarınızın sevilmiş ve önemli hissetmeleri elzemdir. “Seni çok seviyorum” ya da “Eve geldiğimde bana sarıldığında harika hissediyorum” gibi sözler onları iyi hissettirecek ve refahlarını arttıracaktır. Buna ek olarak, güvenli bir duygusal bağı da koruyacak ve onların aidiyet hissini arttıracaksınız.
- Birlikte kaliteli zaman geçirin. Onlara tüm dikkatinizi verin. Telefonunuzu kapatın. Gerçek, samimi ve derin konuşmalar yapın. Hayat, hayaller ve hedefler hakkında konuşun. Onlarla kendi duygularınızı paylaşmanız onların da duygularını sizinle paylaşmalarını sağlayacak.
- Çocuklarınız için hoş şeyler yapın ve bu şeyler onlara bir şey satın almak ya da bir şey vermek olmasın. Zamanınıza sahip olmak onlar için değerli ama bu zaman kaliteli zaman olmalı. Onlara verebileceğiniz, zamansal ya da parasal yatırım gerektirmeyen birçok basit şey var. Örneğin, onları evinize giderken yoldan arayın, sabah onlara iyi günler dileyen bir not bırakın ya da onlarla beklenmedik bir şey yapmak için ders sonrası aktivitelerinden önce onların yanına gidin.
Çocuklarda duygusal boşluk, bir anlam eksikliği ya da geleceğe dair bir belirsizlik hissinden ziyade uygun sevgi bağlarının eksikliği ile ilgilidir. (Ne yazık ki, diğer hisleri de eninde sonunda yaşamaya başlayacaklardır.)
Bundan dolayı, bir çocuk daha güvende ve sevilmiş hissettiğinde sağlıklı bir benlik saygısı ve benlik bilinci geliştirmesi daha kolay olacaktır. Ayrıca bu çocuğun ilişkilerinde yeterli bir miktarda güven hissetmesini de sağlayacaktır, bu da onu büyük ihtimalle daha dayanıklı bir yetişkin haline getirecektir. Yaşasın dayanıklılık! Bu, şüphesiz ki onların hayat ile daha iyi bir tutum takınarak yüzleşmelerine yardımcı olacak harika bir beceridir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.