Cinsiyetçiliğin Görünmeyen Yedi Şekli
Çoğu zaman, cinsiyet ayrımcılığını tanımlamak zor bir mesela olarak karşımıza çıkar. Bu durum, genellikle zararsız görünen davranışların ardına saklanmış olur. Toplumun kültürü bu ayrımcılığa taban hazırlamış olup, bize günlük, küçük dozlar aracılığı ile cinsiyet ayrımcılığını hissettirir. Ancak bu küçük dozlar, kadınlığın sorgulanması şeklinde cereyan eden bir dünya görüşüne sebebiyet vermektedir.
Yaşantımızın hemen her alanında cinsiyet ayrımcılığını görebiliriz. Bu kadar kabul edilmiş bir davranış biçimi, bilinçsiz bir şekilde her geçen gün tekrar tekrar başkalarına aktarılıyor. Her gün, kadınlar çoğu insanın göz ardı edebileceği ama aslında bireye yönelik saldırıları baz alan imalı ve ön yargılı tutumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
“Peki neden onlara daha az maaş ödüyorsun?” “Belli değil mi evladım?” dedi fırıncı, umursamazca omuzlarını silkti. “Onlar kadın da ondan”.
– Juan Gómez-Jurado
Her ne kadar, kadınlar daha öncelerinde hiç sahip olamadıkları haklara sahip olsalar da, gidilecek daha çok yol var. Örneğin, genel olarak kadınların daha düşük ücretlerle çalıştığı bilinmektedir. Birçok işte hak ettikleri maaşı alabilmek için, mükemmelin de daha üstünde olduklarını ispatlamak zorundalar.
Cinsiyetler arasındaki bu savaş, aynı zamanda sokaklarda da devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde, güvenli bir şekilde seyahat edebilsinler diye, sadece kadınların kullanabileceği toplu taşıma araçları mevcut. Bu durum, 21. yüzyıl dünyasında, en hafif tabiri ile, endişe vericidir. İncelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken diğer günlük cinsiyet ayrımı türleri de vardır. Şimdi onlara bir göz atalım.
1. “Senin ihtiyacın olan şey bir erkek arkadaş” cümlesindeki cinsiyet ayrımcılığı
İnsanlar, yukarıdaki cümleyi, ruh halinizi doğrulamak için söylüyorlar. Örneğin, gerçekten moraliniz bozuksa, sonuç sizi ‘eğlendirecek’ olan bir erkektir. Kadınların, hayatlarında bir erkek yoksa çekilmez oldukları varsayılır. Yani eğer endişeli, gergin ya da stresliyseniz, çevreniz çok kibar bir biçimde size “Canım senin ihtiyacın şey bir erkek arkadaş” diyecektir.
Bu ifade oldukça zararlıdır. Bu, kadının hayatında “bir şeylerin eksik olduğunu” ve bu eksikliğin ancak bir erkek tarafından doldurulabileceği anlamına gelir. Bu durum, kadınların “zayıf bir tür” olduğuna ve mutlu olmak için bir erkeğe ihtiyaç duyduğu düşüncesine dayanır.
2. Nasıl göründüğüne önem vermelisin, sen kendine dikkat etmezsen kim sana bakar?
Her zaman makyajlı gezmelisin, seksi bir vücudun olmalı, hoş görünmelisin. Aksi takdirde, kimse sana dönüp bakmaz. Başka bir deyişle, yok olur gidersin. Kadınlara, toplumsal manada bir anlam katan tek özellik, fiziksel güzellikleridir.
Böyle şeyler söylemedeki sorun, kadınlara yönelik gizli saklı ama çok saldırgan bir tehdidi gizlemesidir. Bir kadının sosyal açıdan görevini, erkekleri baştan çıkarmak ile sınırlar. Bu durum, kadının güvenliğini ve kendine saygı duyması fikrini baltalayıp, kadınların erkeklere zevk veren objelerden başka bir görevlerinin olmadığını teyit etmektedir.
3. Evlendiğin zaman…
Bazı kültürlerde, anneler ve babalar, özellikle de annelerin kızlarına bıkmadan usanmadan tekrarladıkları bir söz vardır: “Sen evlendiğim zaman…”, sanki bir kadının yaşama amacı buymuş gibi bahsederler. Bu bağlamda söylemeye çalıştıkları şey, bir kadının yaşamının evliliği doğru evrilmesi ve bir erkeğin karısı olması gerektiğidir.
Kadınlar bilimde, siyaset alanında ve kültürel manada inanılmaz işler başardılar. Bununla birlikte, evlerin kapalı kapıları ardında bu tür cümlelerin duyulması oldukça yaygındır. Belki bazıları hala diğer kadınların harika şeyler yapabileceğini düşünmektedir, ancak bu diğer kadınlar, kendi kızları veya kız kardeşleri olamaz.
4. Daha kadınsı olmalısın
Hakim kültürler, toplumsal cinsiyet rollerini farklı şekilde ele alır. Bir erkeğin hassas olamayacağını veya bir kadının cüretkar olamayacağını söyleyen biyolojik bir gerçeklik yoktur. Sadece bizim kültürlerimiz, kadınların narin yaratıklar olması fikrini aşılamaktadır. Belki de buradaki amaç, kadınların yükselmesini veya erkekler ile rekabete girişmesini önlemektir.
“Daha kadınsı olman gerek” sözünü işitmek, bir kadının toplum içerisindeki rolünü sorgulamasına olanak vermeden, hal ve hareketlerini yumuşatması anlamına gelir. Yani bir nevi, içinde yaşadığı kültürün kendisine yüklediği sorumlulukları pasif bir şekilde kabul etmesi gerekir. Aynı zamanda, erkekler için “uygunsuz” olarak kabul edilen hal ve hareketleri de tanımlar.
5. Laf Atma
Sokakta yürüyen bir kadına laf atılması oldukça rahatsız bir durumdur. Ve rahatsız olmaktan çok, kadınlar , bu gibi durumlarda, kendilerini tehlikede hisseder. Ancak birçok erkek, saldırgan ya da hakarete varan bir söz söylemediklerini ifade ettikleri sürece, istediklerini söyleme hakkına sahip olduklarını düşünüyor. Fakat bu durum, yaptıklarını haklı çıkarmaz.
Erkekler, bir melek gibi göründüğünüzü, çok tatlı olduğunuz söyleyebilir. Fakat bu yaklaşım, kadınlara bir söz hakkı vermeyen, suistimal edici bir durumdur. Bu tür bir cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkan kadınlar “sivri dilli” olarak etiketlenir.
6. Ne çok iffetli ol ne de kolay lokma ol
Burada toplumun mesajı şudur: güzel görünmeli, göze hoşa gelmelisin ve baştan çıkarıcı bir albenin olmalı. Fakat çok da ileri gitme. Çok fazla oranı buranı açma, yoksa mahallede adın çıkar. İşin sırrı, kadının kendini hem bir arzu objesi olarak göstermesi ama aynı zamanda ulaşılamaz olarak yansıtmasıdır.
Önce iffetini belli edeceksin. Gerisini erkeğe bırakacaksın. Erkek, seni kazanmakla görevlendirilmişken, kadın ise, bir süre sonra erkeği kabul etmekle görevlidir. İlk adımı kadının atması olacak iş değildir. Eğer aksini yaparsanız, size yönelik tüm ilgiyi kaybedersiniz. Arada bir kaçamak bir bakış atıp, narin bir karakter çizmek kadının yapması gerekendir.
Bu yaklaşım, “kadınların bir av” olduğu fikrini ileri sürmekten başka bir şey değildir. Kadınlar sadece bir ödüldür. Erkeğin yaptığı kura, av olan bir ‘ceylan’ misalidir. Genel olarak, bir kadın inisiyatif alır veya cinsel yaşamında tercih edilen değil, eden olursa, bir tehdit olarak görülür.
7. Kendinizi kandırmayın, aşk bir kadın hayalidir
Cinsiyetçilik, sizi aşk diye bir şeyin olmadığı konusunda uyarır. Aşk denen şey, sadece peri masallarında gerçekleşir. Sen de bir prenses değil, sadece hayalleri ve rüyaları olan bir fanisin. Erkekler de zaten romantik canlılar olamaz, bu nedenle onlardan romantik olmasını bekleme hakkına da sahip değilsiniz. “Kadınsı” aşk, saflıktan başka bir şey değildir.
Bu düşünce tarzı, gerçeğin, sizin düşündüğünüzden çok daha farklı olduğunu size inandırmaya çalışır. “Sahip olduklarınız için şükretmelisiniz” fikrini aşılar. “Beyaz atlı prensinizi” beklerseniz, sonsuza dek yalnız kalabilirsiniz. Bulduğunuz ya da kaçabileceğiniz ilk erkeği sakın ola kendinizden uzaklaştırmayın. Yalnız kalmaktansa, bir erkek ile beraber olmak daha iyidir.
Tüm bu cinsiyet ayrımcılığı fikirleri zarar verir. Sadece kadınlara değil, aynı zamanda erkekler içinde yararlı değildir. Kimse, çok kısıtlanmış bir yaşam tarzını tercih etmez. Her bir bireyin, kendine has bir yapısı varken, bu yukarıda ifade ettiğimiz cinsiyet rolleri hala bizleri belirli kalıplara yerleştirmeye çalışıyor. Artık bu zararlı fikirlerin ne manaya geldiğinin farkına varıp, onları sonsuza dek yok etmenin zamanı gelmiştir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.