Logo image
Logo image

Bir Çocuğa Asla “Ağlama” Demeyin

2 dakika
Bir Çocuğa Asla “Ağlama” Demeyin
Son Güncelleme: 24 Eylül, 2017

Düştükten ya da yerlere yattıktan sonra üzgün bir çocuğu yatıştırmak istediğimizde genellikle “ağlama,” “cesur ol,” “erkekler ağlamaz,” “ağlamak hiçbir şeyin çözümü değil,” gibi söylemler kullanırız.

Hiç durup da bu söylemler ne anlama geliyor diye düşünüyor muyuz hiç acaba? Çocuklarımızın davranışlarına olmaz demekle kalmıyor, çocuğa ve duygularına da olmaz diyoruz aynı zamanda. Onlara duygularını ifade etmek yerine bastırmayı öğretiyoruz. Bu da hem çocuğun gelişimini, genelde ise toplumun gelişimini derinden etkiliyor.

Onları bu şekilde yetiştiriyor olmamız şaşırtıcı değil. Çoğumuzun duyduklarımızı aktarıyoruz sadece. Bunları yetişkinlere söylediğimizde de geçerli bu. Eğer bir şey canımızı yakıyorsa neden ağlamayacakmışız? Ağlamak istifade edilmesi gereken doğal bir savunma mekanizmasıdır.

Some figure

Eğer çocuklarımızın kendi duygularını anlayıp yönetmelerini istiyorsak konuşmamızdan bazı kelimeleri ve davranışlarımızdan da bazı alışkanlıkları çıkaracağız ki onlara iyi örnek olabilelim. Düşüncelerimizi, duygularımızı ve davranışlarımızı bastırma alışkanlığımızla mücadele etmeliyiz.

– “Bırak gitsin, Lucía” dedi büyükanne.
– Kimi?
– Göz yaşlarını! Bazen sayıları o kadar çok gözükür ki gözümüze bıraksak boğulacağız sanırız ama bu doğru değil.
– Bir gün göz yaşlarım durur mu dersin?
– “Elbette!” dedi büyükanne nazik bir tebessümle. “Göz yaşları uzun sürmez. İşlerini yapıp yollarına devam ederler.”
– İşleri ne peki?
– Göz yaşları sudur, Lucía! İşleri karşılarına çıkanı temizlemektir… aynı yağmur gibi. Her şey yağmurdan sonra farklı görünür.

– María Fernanda Heredia’nın Nedenini Yağmur Biliyor kitabından alıntı

Some figure

Çocuklara sevgi verdiğimizde korkuları kaybolur

Çocuklara neden ağladıklarını bulmada ve duygularına yön vermede yardımcı olursak duygusal yönetim yetenekleri gelişecektir.

Neyse ki doğa ana bilgedir. Doğa yıllarca üzüntüyü başkalarında teselli etme ihtiyacı uyandıran duygu haline getirmek için savaş vermiştir. Beyin üzüntü gördüğünde dikkat kesilecek, anlayışlı olacak ve üzüntü duyan kişiyi teselli edecek şekilde programlanmıştır.

Yanlış tepkilerin öğretildiği yıllar süren eğitim hayatımız bize olumsuz ama sağlıklı duygularımızı bastırmayı ve yalnızca sığ yönümüzü göstermemizi öğretti.

Çocuklara üzüntünün pek çok sebebinin olduğunu, üzüntü duymanın çok doğal bir tepki olduğunu ve yön verilebileceğini öğretmemiz gerek. Onlara kendilerini yönetebilmek için gerekli yönetim şeklini sağlamalı ve üzüntüyle huzursuzluğun bize neler yapabileceği konusunda düşünebilme yetisini kazandırmalıyız.

Çocuklara “ağlama” gibi söylemlerde bulunup duygularını bastırmayı öğretirsek eğer, korku ve inkar üzerine kurulu savunma mekanizmaları kurarız. Fakat olumsuz hisler ve sinir bozucu duygular hissetmek tamamen normal bir durumdur.

Yerlere yatıp ağlamak özellikle 2 ila 6 yaş arası çocuklarda sık görülür ki bu da dikkate alınmaları gerektiğini gösteriyor. Bu ağlamalar göz ardı edilmemeli ve ağlama süresi ve nedeni dikkate alınmalıdır.

Some figure

Ağlama nöbeti başladığında sinirlenebiliriz fakat kelimelerimizin çocuğu ve duygularını kabul ettiğimizi, kabul etmediğimiz şeyin davranış biçimi olduğunu belli edecek şekilde çıktığından emin olmalıyız.

Duygular oldukça karmaşıktır. Örneğin, çocuklara üzgün olmanın, kızgın olmak ya da utanmaktan tamamen ayrı bir şey olmadığını öğretmeliyiz. Olgunlaşıp daha esnek düşünce biçimleri oluşturdukça bunu içselleştireceklerdir yavaş yavaş.

Sözümüzü bitirirken şunu belirtmek isteriz ki düşünceleri düzensizken ve ellerinden bir şey gelmediğinde, ağlamanın sebebi ne olursa olsun, çocukları durumu irdelemeye ve hislerini adlandırmaya teşvik edersek bu duygunun yönetimini kolaylaştırabiliriz.

Görseller: Karin Taylor

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.