Ben Bir Prenses Değilim
Ben bir prenses değilim çünkü camdan yapılma ayakkabılar giymiyorum. Lekeli ve çamurlu ayakkabılarım var çünkü sırf eğlence olsun diye su birikintilerinde zıplıyorum. İnsanların bana yapmamı söyledikleri şeyleri değil, kendi istediğim şeyleri yapma konusunda özgür olduğumu hissettiriyor.
Prenses değilim çünkü söz konusu vücuttaki kıllar olunca, Prenses Leia’dan çok Chewbacca’ya benziyorum. Bunun için özür dileyecek de değilim. Ne düşünürseniz düşünün, kıllar vücudu korur, hatta renkleri siyahsa her şeyle de uyumludurlar!
Ben bir prenses değilim çünkü saçım başım dağınık bir şekilde, kurumuş salyalar ve üstünde regl kanı izi olan pijamalarla yataktan kalkıyorum. Tüm bunların normal olduğunu kavrıyorum. Yatağa gitmeden önce makyajımı çıkarmayı unuttuğum için yastığımda sanat eserleri yaratıyorum.
Ben bir prenses değilim çünkü sahip olduğum tek kale, fethedeceğim gün gelene kadar teker teker yok etmem gereken, sandalyemin üzerindeki kirli çamaşır yığını. Ne davranışlarım açısından ne de bir eve, aileye ya da saçıma bakmam söz konusu olunca örnek alınacak bir kadın değilim. Kadın olmak size evdeki tüm işleri yapabilmek gibi özel bir güç vermiyor.
Bir prensesten daha değerliyim
Ne bir prensesim ne de kitleleri baştan çıkarma silahı. Çünkü ben sadece başkalarını memnun etmek için burada olan önemsiz bir cinsel obje değilim. Benim hayatım yalnızca aşk ve aile etrafında dönmüyor; bir işim var ve açıklayabileceğimden de eksiksiz bir yaşama sahibim.
Ben bir prenses değilim çünkü bir prensin gelip gönlümü çalması için beklemeden cinsel hayatımı özgürce yaşıyorum. Bu cinsel özgürlük beni ne kolay elde edebilen biri ne de bir fahişe yapar. Bu, benim cinselliğimi suçluluk ya da benzeri herhangi bir problem olmadan yaşadığım anlamına gelir.
Vücudumu kullanarak, reddedilmemi imkansız kılarak istediklerini elde etmeye kafayı takmış bir manipülatör değilim. Erkekler sadece seksi düşünecek kadar ahmak olmadığı gibi ben de hem saygı bekleyip hem de fiziksel silahlarımla onları boyun eğdirecek kadar aptal değilim.
Ne ben bir prensesim ne de çevremdeki kadınlar. Aralarında mühendisler, garsonlar, futbolcular ve gazeteciler var. Kısa ve uzunlar, sarışın ve kumrallar, zayıf ve şişmanlar ama kesinlikle prenses değiller. Damarlarımızdan mavi kan akmıyor ama regl oluyoruz. Kanın rengi kırmızı, ağrılı, sivilcelere ve sıklıkla modumuzun değişmesine sebep oluyor. Regl olmamamız bizi korkutuyor ve hayatımızda regl olduğumuz dönem tamamen bittiğinde menapoza girme sıkıntısını deneyimliyoruz.
Ben bir prenses değilim çünkü kraliyet ailesinden gelmiyorum. Ama ben gerçek bir kadınım. Etrafımdaki tüm gerçek kadınlar gibi bana bakması için parlak kılıcını kuşanmış bir şövalyeye ihtiyacım yok çünkü prens diye bir şeyin de olmadığını ve erkeklerin de tıpkı benim gibi normal insanlar olduğunu biliyorum.
Sen bir prens değilsin
Ben bir prenses değilim sen de bir prens değilsin. Senin beyaz bir atın yok, benim de balerin tütüm. Tıpkı senin ve arkadaşlarının olduğu gibi bizim de kadınlar olarak aramızda pek çok farklılık var. Bu yüzden baştan çıkarmak için mükemmel bir reçete yok. Sen bir şeyden hoşlanırsın, arkadaşların başka bir şeyden, aynı şey kızlar için de geçerli.
Ben bir prenses değilim ve tıpkı senin gibi benim kalbimin bir kullanım kılavuzu yok. Baştan çıkarma sanatı diye bir şey yok. Hayır dedikten sonra bir kadını baştan çıkarmak için uğraşmaya devam etmek, tacizin bir türü. Ne kadar tatlı ya da nazik olursanız olun, bu size birini taciz etme hakkını vermez. Ya ona saygı duyun ya da kapınızda bir yasaklama emri bulursunuz.
Ben bir prenses değilim ve sen de bir prens değilsin. Artık umarım ikimizin eşit olduğunu anlamışsındır. Prensesler masallarda olur. Sen ve ben ise gerçek hayat için varız.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.