Alzheimer Hastalığı ile İlgili En İyi 5 Film

Alzheimer hastalarını tedavi etmek karmaşık bir iştir. Bu temaya değinen filmlerin çoğu, sorunları gerçekten tam olarak ele almıyor. Ancak bu iş, konuyla ilgili beş filmde çok iyi yapıldı. Bu filmlerde gerçek hayat hikayeleri var.
Alzheimer Hastalığı ile İlgili En İyi 5 Film
Cristina Roda Rivera

Yazan ve doğrulayan psikolog Cristina Roda Rivera.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Alzheimer hastalığı hakkındaki en iyi filmler, bu hastalığın gerçekliğiyle ilgili endişeleri yansıtmalıdır. Bu hastalık, her geçen yıl daha da fazla insanı etkiliyor. Demans ve hafıza kaybını içeren hastalıklar ile ilgili uzmanlar, bu bozukluklarla ilgili konular hakkında dürüst ve gerçekçi açıklamaların önemine işaret ediyor. Elbette ki, bu uzmanların, bu konu hakkında, yapılmış iyi bir filmin nasıl olması ve olmaması gerektiği konusundaki görüşleri birçok film eleştirmeninden farklı.

Film endüstrisi genellikle Alzheimer hastalığını doğru bir şekilde tasvir etmez. Bu, insanların acı çekenler hakkında sahip olduğu önyargıları da güçlendirebilir. Bununla birlikte, bazı filmler, günümüz toplumunda bu zor konuları ele almaya çalışırlar. Bazıları ise, bunu mümkün olan en büyük doğruluk seviyesi ve konuya gösterdikleri saygıyla birlikte yaptılar.

Alzheimer hastalığı ile ilgili en iyi filmler

Bu film listesi size Alzheimer hastalığı hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı sağlayacaktır. Ayrıca bazı harika oyunculuk performanslarına da şahit olacaksınız.

Ayrıca, bu filmlerin çoğu, Alzheimer hastalığı hakkındaki güncel bilgileri, yaftalamaları körüklemeden doğru bir şekilde yansıtıyor. Yine de, bunların Alzheimer veya bunama ile ilgili belgeseller değil, kurgu filmler olduğunu unutmayın.

Ondan Uzakta (Away from Her) (2006)

Bu film, Kanadalı Nobel Ödülü sahibi Alice Munro’nun kitabından uyarlanmıştır. Filmin başından itibaren Fiona (Julie Christie) zaten Alzheimer hastalığına dair belirtilere sahip. Normal ve sağlıklı Fiona ile asla tanışamazsınız, sadece onun hikayelerini ve anılarını duyarsınız.

Julie Christie, Away from Her filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi. Ancak sadece Altın Küre’yi kazandı. Hikaye, Fiona ve Grant’in evliliği etrafında dönüyor. Fiona’nın bozulan hafızasının etkilerinden muzdarip bir çift. Hafızasıyla ilgili bu kötüleşen sorunlar, çiftin onun ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir kuruma kayıt ettirmeye karar vermesine neden olur.

30 günlük bir ayrılıktan sonra (merkez tarafından tavsiye edilir), Grant Fiona’yı ziyaret eder ve karısının onu net bir biçimde unuttuğunu keşfeder. Bu arada, tesisteki başka bir adamla da yakın bir ilişki geliştirmiştir. Grant, başlangıçta bu değişikliği reddeder, ancak daha sonra karısının mutlu olabilmesi için kişisel fedakarlıklarda bulunur.

Alzheimer hastalığı ile ilgili filmler: Iris (2001)

Iris, başrol oyuncuları Judi Dench, Jim Broadbent ve Kate Winslet ile birlikte İngiliz romancı Iris Murdoch ve kocasının gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Muhtemelen sizin de bildiğiniz gibi, Alzheimer hastalığı ciddi iletişim sorunlarına neden olur. Bunun nedeni, hastaların giderek kelime dağarcığını ve akıllarındakilerin nasıl ifade edileceğini unutmalarına neden olmasıdır.

Bu tür bir bunama ile hastalar afazi (kelimeleri anlayamama), agnozi (tanıdık nesneleri tanıyamama) ve apraksi (bu nesneleri doğru kullanamama) durumlarından muzdariptir.

Bu film, Iris Murdoch isimli kadının hayatını belgeliyor. Bu kişi, profesyonel bir yazardı ama zamanla en iyi bildiği şeyi yapma yeteneğini kaybetti. Filmde, canlı, entelektüel bir kadının eski halinin sadece gölgesi haline geldiğini görmek acı vericidir. Film bu kayıp sürecini açıkça gösteriyor.

Film, hastalığın hem fiziksel hem de zihinsel etkileri konusunda çok dürüst. Hastalığı neredeyse “hissedebilirsiniz”. Ama bu film aynı zamanda durumla ilgili diğer her şeyi düşünmenize de yardımcı oluyor: acı çeken kişinin istekleri, hayalleri ve motivasyonları.

Bir Ayrılık (A Separation) (2011)

Bir Ayrılık filmi, her yönüyle bir şaheserdir. Film, aile, din, kadının rolü, İran kültürü ve adalet gibi birçok önemli konuyla ilgilidir. Alzheimer hastalığı da, tüm olay örgüsünde motive edici bir başka faktördür. Yönetmen Asghar Farhadi, tüm hikayeyi babasının yıkanmasına yardım eden bir oğul imajı etrafında kurduğunu söylemiştir.

Nader ve Simin boşanma sürecindedir. Ancak, Alzheimer hastalığından muzdarip olan kızları ve Nadir’in babasıyla ilgili kararlar vermek zorundadırlar.

Film, birçok kişinin modern zamanlarda ilişkilendireceği aile değerleri, haysiyet ve gurur üzerine bir çalışmadır. Oğlun babasına nasıl davrandığı ve hastalığı nedeniyle onu nasıl desteklediği, derinlemesine düşünmek için bir model oluşturur.

Poetry (Şiir) (2010)

Mija (Jeong-hie Yun), genç torunu Wook’u (Lee Da-wit) büyüten 66 yaşında bir kadın. Mija, temizlikçi olarak yarı zamanlı çalışıyor ve zengin bir felç kurbanıyla (Kim Hira) ilgileniyor. Hastanede bir gün ambulansa yerleştirilmiş bir ceset görür. İntihar ettikten sonra nehirde bulunan genç bir kadın.

Bu iç karartıcı sahneyi görmek Mija’yı derinden etkiliyor. İçgüdüsel olarak, yerel kültür merkezinde bir şiir dersine kaydolur ve yeni bir olasılıklar dünyasını keşfetmeye başlar. Bu süreç Mija için oldukça zordur çünkü bir doktor ona yakın zamandaki hafıza problemlerinin Alzheimer hastalığının bir sonucu olduğunu söylemiştir.

Mija, torununun diğer beş gençle birlikte intihar eden kıza defalarca tecavüz ettiğini öğrendiğinde büyük hayal kırıklığına uğrar. Film, duyulara dokunan ahlaki güzelliğin ve çirkinliğin bir tasviridir. Bu, ana karakterinizin anılarını sonsuza kadar saklamayacak olmasına rağmen meydana gelir.

Aşk (Amour) (2012)

Bu Michael Haneke’nin en duygusal filmi. Palme d’Or, En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü, birkaç Cesar ödülü ve diğer çeşitli ödüller kazandı. Eleştirmenlerce beğenilen yapıtta, kişinin hayat arkadaşının teste tabi tutulduğu yoğun bir hikaye yaşanıyor: yani, aşk.

Filmin konusu, özellikle Alzheimer hastalığına bağlı demansla değil, felçten kaynaklanan demansla ilgilenir. 80 yaşında, Georges ve Anne eğitimli, kültürlü bir çifttir. Her ikisi de emekli klasik müzik öğretmeni ve aynı zamanda yurt dışında yaşayan bir müzisyen kızı var. Anne zayıflatıcı bir felç geçirdiğinde ilişkilerinde en büyük zorlukla karşılaşırlar.

Georges de yaşlılığın getirdiği sorunlardan muzdarip olsa da karısına bakmak için bunları bir kenara bırakmaya çalışır. Karısına, onu asla hastaneye geri götürmeyeceğine dair sözünü tutmaya kararlıdır. O andan itibaren, günlük gerçekler birbirlerine olan aşklarını teste tabi tutar. Film güzel olduğu kadar sert ve izlemeye değer görsel bir zevk sunuyor.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.