Albert Camus'tan Hayata Bakış Açınızı Değiştirecek 5 Alıntı
Nobel Ödüllü yazar Albert Camus, hayata bakış açısı ile diğerlerinden hep bir adım öne çıkıyor. Kitaplarında, karakterlerinin yaşadıkları kişilik değişikliklerine dair son derece net örnekler görebiliyoruz. Bu karakterlerden herhangi birinde, kendimizden de bir parça görebiliriz.
Albert Camus, hümanistik edebiyatı ile tanınmış bir yazardır. F. Nietzsche’nin ortaya koymuş olduğu felsefeden etkilenen Camus, insanlık durumunun absürtlüğüne özel bir vurgu yaparak, edebi eserleri yoluyla bir farkındalık ve farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlamıştır.
Albert Camus ve varoluşçu düşüncesi
Albert Camus’un düşünce yapısında büyük bir yer etmiş olan varoluşçuluk akımı, aynı zamanda tüm edebi eserlerinde de oldukça belirgin bir biçimde göze çarpmaktadır. Yazar, “The Stranger”, “Plague”, “The Sithphus Efsanesi” gibi en bilinen eserlerinde ve bunlara ek olarak diğer çalışmalarında da görüleceği üzere, insanın var oluşu hakkındaki en derin düşüncelerini açık bir felsefe ile dile getiriyor.
Camus, çağımızda meydana gelen ruhani krizleri eserlerinde ustalıkla işler. Bu krizlere bakış açısı, din, siyaset ve sanatsal ifade bağlamında şekilleniyor. Bize felsefesi ile ilgili fikirlerini aktarırken, hepimizde var olan sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimiz ile ilgili de yeni bakış açıları öneriyor.
Onun cümleleri ile, felsefesinin ve endişelerinin ne olduğu hakkında bir fikre sahip olabiliriz. Camus, dönüp kendi içimize bakmaya cesaret edebilmemiz için, bizlere edebi bir miras bırakıyor. Böylece, kendimizi, tüm mutsuzluklarımız, çılgınlıklarımız, erdemlerimiz, yalanlarımız ve becerilerimiz ile saf bir halde görebiliriz. Camus ile ilgili seçtiğimiz sözlerde, en önemli olanlarını sizler için analiz edeceğiz.
1. “Sevilmemek basit talihsizliktir; gerçekten utanılacak olan ise sevmemektir.”
Bu sözü ile Camus, sevme eylemi içerisinde yer alan kuvveti ve bolluğu gözler önüne serer. Karşılıksız bir aşk yaşayanların, ne kadar çok üzülmüş olsalar da, hissettiklerinin yaşadıkları tüm acılara değdiğinin bir kanıtıdır bu söz.
Birini sevdiğimiz de, içimizde bir yerlerde, tüm güzelliği ile bir başka varlığı takdir etme yeteneği olduğunu fark ederiz. Tüm gerçekçilik bakış açılarını bir kenara bırakarak, karşınızdaki insana sadece hayran olmak; Bu hissi yaşayan herkes, her ne kadar bir karşılık görememenin sinir bozucu bir durum olduğunu kabul etse de, böyle bir duyguyu yaşamanın da, güzel biz his olduğunu bilir. Bu güzel his, öylesine güçlüdür ki, sadece kendi içimizden doğup büyüyen ve sevmekten başka herhangi bir amacı olmayan çok değerli bir şeydir.2. “Şu dünyada zincire vurulan bir insan var ise, hepimiz o zincire vurulmuş sayılırız. Özgürlük ya herkes için ya da hiç kimse için olmalıdır.”
Hümanistik özü ile sağlam bir ifade daha. Şu dünya da, özgür olamayan tek bir insan dahi olduğu sürece kimsenin özgür olamayacağını anlatan bir söz. Ve başkalarının özgürlüğünü kaybetmesi ile bizim özgürlüğümüzü kazanmamızın insani olmadığının altını çizen bir uyarı.
Camus, böylelikle, her bir insanın aynı haklardan yararlanabilmesi için tüm insanlığa merhamet ve dayanışma öğütler. Bazılarının, bu hakları elde etmek için diğerlerini hiçe saymasına da kesinlikle karşı olduğunu ifade eder.
3. “Bir adamın iki tarafı vardır: Kendini sevmeden, başka kimseyi sevemez.”
Birçok filozof ve büyük alim bize bu fikri hep hatırlatmıştır. Yani, kendinizi sevmeden, bir başkasını sevmek mümkün değildir. Bu, tamamıyla sahip olduğumuz bir varlığı bir başkası ile paylaşabileceğimiz fikrine dayanır ve sevgi de bir bu bağlamda bir istisna değildir. Bu duygunun, başkalarına ne verebileceğimizin bir sonucu olduğunu inkar edemeyiz.
Eğer sevgiyi kendi içinizde büyütebilme ve kendinize dikkat etme yeteneğine sahipseniz, o zaman bu yeteneği başkaları ile paylaşabilmek için gerekli koşulları da yaratmış olursunuz. Bu paylaşım, sizin kim olduğunuza ve ne kadar dürüst olduğunuza bağlıdır.
4. “Kışın en soğuk günlerinde, içimde hiç sönmeyen bir yaz ateşi olduğunu öğrendim.”
Umut, her zaman içimizde, her olaya bakış açımızda, attığımız her adımda yanımızdadır. Kendimizi sadece edindiğimiz başarılar, mal ve mülk ile tanımlarsak, içimizdeki o eşsiz değerleri hiçe saymış oluruz.
Bu yüzeysel dünyevi değerlerin kısa ömürlü ve gelip geçici olduklarını görmek zor değildir. Ve er ya da geç, yıkılıp, unutulmaya mahkum olacaklardır. Kendimize koyduğumuz değeri, sadece kim olduğumuzu, zorluklarımızı ve korkularımızı kabul ederek fiyatlarsak, o zaman karşımıza çıkan hiç bir engel ya da sorun bizi yıkamaz.
5. “Gerçek cömertlik, geleceğe kıyasla, elinde avucunda ne varsa şimdiye adamaktır.”
Bizi biz yapan her ne varsa, şu anda var olduğunu biliyoruz. Böylece, bu biriken ‘şu anlar’, geleceğimizi oluşturan yapılardır. Ne ekersek onu biçtiğimiz için, bugün yaşamın bize verdiği dersleri, yarınki sorunlar için kullanabiliriz.
Sahip olduğunuz her şeyi, içinde bulunduğunuz ana adamak, o an içerisinde ne yapabileceğiniz ile ilgilidir. Her zaman ne istediğimize göre değişir. Bu şekilde kendi kaderimizi, kendimiz seçiyor, her bir duruma farklı açılardan yaklaşarak, en iyi sonucu elde etmeye çalışıyoruz. Şu an da yaşadığımız hayat, geçmişten öğrendiğimiz bilgilerin ve her bir tecrübemizin bir sonucudur.Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.