90/10 Kuralı: Hayatınızı Kendiniz Yönlendirin
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Psikolojide, hayatın başımıza gelen olayların kendisinden çok bu olaylara verdiğimiz tepkiler doğrultusunda geliştiğini savunan 90/10 kuralı isimli bir kural vardır. Buna göre, hayatın %10’u başımıza gelen olaylardan oluşur; örneğin bir hata yapmak, uçuşun ertelenmesi ya da trafiğin sıkışık olması yüzünden işe geç kalmak gibi.
Kalan %90 ise bu %10’a nasıl tepki verdiğimize göre değişiklik gösterir. Farklı insanların benzer olaylara farklı şekilde tepki verdiğini biliyoruz. Başlarına gelen tetikleyici olaya verdikleri tepki, insanların gününün kalanının mutlu veya gergin geçmesi üzerinde etkili.
Sıkıntılı bir durumda vereceğimiz tepki o günün, o haftanın hatta o yılın daha iyi veya daha kötü geçmesine etki eder. Hepsi bize bağlı.
Bu kuralı aklımızın bir köşesine yazmak faydalı olabilir; böylece hayatımızın kontrolünün %90’ının bizde olduğunu sık sık hatırlayabiliriz. Aynı zamanda başımıza gelenlerin %10’ununun kontrolümüz dışında gerçekleştiğini bilmek işe yaramaz hissetmek gibi olumsuz duygu ve düşünceleri bizden uzak tutar.
İrademizi doğru kullanmayı başarırsak başımıza gelen negatif bir durumu pozitif bir şeye dönüştürebiliriz. Peki, bunu nasıl yapacağınızı biliyor musunuz? Öyleyse okumaya devam edin…
90/10 kuralına bir örnek
Bu harika kuralı nasıl hayata geçireceğinizi göstermek için bir örneğimiz var. Patronunuzun size yönlendirdiği bir proje üzerinde çok yoğun olarak çalıştığınızı hayal edin. Yakın tarihte teslim etmeniz gereken bu projenin neredeyse sonuna geldiniz. Tam dosyayı bilgisayarınıza kaydedip işi bitirmek üzereyken elektrikler kesildi ve siz daha dosyayı kaydedemeden bilgisayarınız da doğal olarak aniden kapandı.
Her zaman sigortaların atmasına neden olan ısıtıcıyı açtığı için suçu önce eşinizin üstüne attınız. Aşırı derecede öfkelendiniz, sinirlendiniz ve kendinizi dünyanın sonu gelmiş gibi hissettiniz. Bütün öfkenizi eşinize gösterdiniz ve sonuç olarak aranızda büyük bir tartışma çıktı.
Sonra endişe içinde mutfağa gittiniz. Tezgahtaki bardakları rastgele öfkeyle devirmeye başladınız ve her sabah kahve içtiğiniz en sevdiğiniz fincan kırıldı. Bu kez de en sevdiğiniz fincan kırıldığı için öfkelendiniz ve bardağı kullanıp yerine geri bırakmadığı için oğlunuzu suçladınız.
Birkaç dakika sonra, işinizi kurtarmak için her şeyi yapmayı denediyseniz de olmadı. Her şey çoktan mahvoldu. Sinirli ve endişeli bir şekilde biraz hava almak için kapıyı çarpıp çıktınız. Sonuç: eşinizi ve oğlunuzu suçluyorsunuz; en sevdiğiniz bardak artık kırık ve proje de mahvoldu. Gününüz berbat geçiyor.
Ne oldu? Gördüğünüz gibi %10’u oluşturan tetikleyici bir olay yaşadınız. Isıtıcı yüzünden sigortalar attı ve güç kesildi. Bu aslında elimizde olan bir şey değil. Kesinlikle kontrol edemeyeceğiniz ve bir başkasının istemeden sebep olduğu bir durum bu. Basit bir hata yalnızca.
Bize bağlı olarak gelişen şeyler ise bundan sonra başlıyor. Güzel bir günü berbat bir güne çeviren işte bu %90’lık kısım. Anlattığımız kişi de böylece tek bir küçük sorunu büyük bir sorunlar zincirine çevirmiş oldu.
Eşinizden yardım isteyerek veya başınıza gelenleri patronunuza anlatarak biraz daha süre isteyip projeyi yeniden düzeltmek için enerji harcayacağınıza, faydasız bir tepki verdiniz. Kontrol edilemez bir seferlik bir hata yüzünden şimdi bütün aile birbirine dargın. Gerçekten buna değer mi?
90/10 kuralını uygulamak
Faydasız ve hatta olumsuz sonuçlar yaratacak tepkiler vermenize neden olabilecek pek çok tetikleyici olay yaşanabilir. Böyle zamanlarda bu kuralı hatırlamak ve duygulara yenik düşmemek için iradeyi kullanmak çok önemlidir. Bu nedenle, bu gibi olumsuzlukların ve öfkelenmenin hayatın bir parçası olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Biri sizi yargılarsa
Başkalarının eleştirilerini ve yargılamalarını kontrol etmek gibi bir şansınız yok çünkü herkes istediğini düşünmekte özgür. Sizin yapabileceğiniz ise, bu yargılara veya eleştirilere ne kadar önem vereceğinizi belirlemektir. Eğer başkalarının benim hakkımda ne düşündüğünü kontrol edemiyorsam, neden bunun için enerji harcayım?
Bir hata yaparsanız
Hatalarınızı kontrol edemezsiniz. Ancak hatalarınızdan ders çıkarsanız bile bazen aynı hataları tekrar yapabilirsiniz. Bu insanın doğasında var. Yalnızca hatalarınıza karşı verdiğiniz tepkileri kontrol edebilirsiniz. Ya hata yaptığınızı kabul eder ve kendinizi cezalandırma yoluna gidersiniz ya da kendinize biraz tolerans göstermeyi seçersiniz…
Başkalarından istedikleriniz gerçekleşmezse
Başka insanların verdiği tepkiler de tamamen kontrol dışıdır. Birinden olduğu gibi davranmamasını veya başka birisi gibi davranmasını beklemek gerçekçi bir davranış olmamakla birlikte bizi daha da kızdırır. Bunun yanı sıra o kişiyle kurduğumuz ilişkiye de zarar verir.
Bir zorlukla karşılaşırsanız
Hayat zorluklarla doludur. Yapılan araştırmalara göre, he insan ömrü boyunca ortalama 20.000 talihsiz urumla karşılaşıyor. Bu anlar köpek pisliğine basmak gibi basit kazalardan tutun da sevdiğimiz birini kaybet gibi ciddi durumlar olabilir. Bu gibi talihsizliklerin her aman yaşanabileceğini ve her zaman kontrol edemeyeceğimizi aklımızda tutmamız gerekiyor. Biz yalnızca böyle durumlara nasıl tepki vereceğimizi kontrol edebiliriz.
Sonuç olarak kendinizi kontrol edemeyeceğiniz bir şeyle baş etmeye çalışırken bulursanız, 90/10 kuralını uygulamaya çalışın. %90’ın size bağlı olduğunu unutmayın. %10’un sizi kontrol etmesine izin vermemeyi başardığınız sürece gerisinin önemi yok. Böylece kendinizi koca bir sorunlar dağı oluşturmaktan kurtarmış olacaksınız.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Salinas, I. L. (2005). Two-way Immersion Program Designs: The 90/10 Model versus the 50/50 Model (Doctoral dissertation).
- Covey, S. R. (2015). Los 7 Hábitos de la Gente Altamente Efectiva: Edición de Imágenes. Mango Media Inc..
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.