21. Yüzyıl İş Dünyasında Sahip Olunası En Kullanışlı Beceri Nedir?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Çocukken bize, tekrar tekrar sorulan tek bir soru vardır. Ve cevabımız genellikle, sevdiğimiz birinden bahseder gibi umut ve iyimserlikle doludur. Bu sorunun birçok hali olsa da belki de en popüler olanı en basit şeklidir: büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Elbette soruyu soranlardan belki de yalnızca birkaçı aldıkları yanıta inandı. Ne de olsa, birkaç gün sonra tekrar aynı soruyu sorduklarında büyük olasılıkla farklı bir cevap aldılar.
Çocuklar bir gün yazar erkesi gün ise astronot olmak ister, radyo spikerliğinden yönetmenliğe, palyaçodan garsonluğa geçiş yaparlar. Birçoğumuz, beş altı yaşlarındayken uykuya avukat olma hayalleriyle daldık ve sabahına “ben doktor olacağım” uyandık; başkaları ne düşünür diye umursamadan…
Kendimize “Ne olmak istiyorum?” diye sormaya başladığımızda
Bununla birlikte, bazen kendimize sorduğumuz tek sorunun bir bu olduğu zamanlar gelir; ve cevap vermek her zaman kolay değildir. Bunun durum, amaç her ne kadar net olsa da yolculuğun zorlu olmasından kaynaklanır. Neden, yolun çok yapılandırılmamış olması da olabilir. Belki de henüz sezgilerimizin gerçek kabiliyetimiz olarak tanımladığı bir meslek bulamadık.Tabii ki, henüz bir kariyer bile seçmeden iş dünyasında izleyecekleri net bir yola sahip insanlar da vardır. Bununla birlikte çoğunluğu olar oluşturmaz. Öte yandan, büyüklerimiz ise çocukken onlara verdiğimiz yanıtları gülünç bulmuş olabilir.
Ayrıca bakınız: Annecim, Babacım, Her Zaman Yanımda Olduğunuz İçin Teşekkürler
Bununla birlikte, artık birer yetişkin olduğumuza göre yüzleri ciddi, üzerinizde hissettiğiniz baskı ise açık ve nettir. Onlardan, artık okul bahçesinde değilsin, bu kadar oyun oynamak yeter! Karar verecek kadar deneyimlisin; şimdi net bir karar vermek ve yeteneklerini iş dünyasında tek bir kariyer hedefi için kullanmak senin elinde.” gibi cümleler duyabilirsiniz.
Bu “nihai” karar verilmezse, ebeveynlerimiz (ve diğerleri) “hayatta kaybolmuş ” bir çocuğa sahip olma talihsizliğini yaşadıklarını düşünmeye başlayabilir. Bu duygu, özellikle sizin için gerçekten önemli olan insanlardan geldiğinde çok acı verici olabilir. Ve çok sayıda birey, er ya da geç, bu düşünceyi kendisi de benimser ve yeteneklerinden bağımsız olarak çabalamayı bırakır.
Başkaları da kariyer yolunuzu değiştirdiğiniz için sizi yargılayabilir. Başkalarıyla paylaştığınız planlarınızdan saparsanız, ” tıp için bu kadar uğraştıktan sonra neden mobilya restorasyonu yapmak istiyorsun?” gibi sorularla karşılaşabilirsiniz.
İşte tam da burada karşımıza bir paradoks çıkıyor: biz yaşlandıkça, çevremizdeki insanlar bizden daha çok istikrar bekler ve buna değer verir. Bununla birlikte, ölüm fikri bize hayatımızın bir gün sona ereceğini hatırlattığında, bir zamanlar olduğumuz maceraperesti gerçekten özleyeceğiz.
Beceri Dansçıları
Bir projeden bir diğerine atlayan, bir konuya gerçekten ilgi duyup ardından bir başkasına geçiş yapan insanlar, genellikle, toplum tarafından yanlış anlaşılıp hor görülür. Sonuçta birçok kişi, iş dünyasında spesifik bir alanda kaydedilen ilerlemeye önem verir. Bu insanların çoğu, tek bir beceriye dayanan spesifik bir mesleğe sahiptir. Ve yine aynı sayıda insan gerçekte oldukları kimseden vazgeçmiştir.Bu insanlar bir şeylerden vazgeçer: bir arzu, bir umut, bir rüya, ardından da bu süreci aynı şekilde yaşamayanları eleştirmeye başlarlar. Örneğin, bir sınavda kopya çektiği için birini eleştirenler genellikle aynı hareketi yapma şansını yakalayamamış kişiler değil, fırsatı olup kopya çekmemeyi tercih edenlerdir. Bu nedenle yoksulluğuna son vermeyi başaran insanlar, yoksul kalanları en çok eleştirenlerdir.
Dolayısıyla, çok sayıda beceri ve olasılığa sahip insanlar (“huzursuz” ya da “kayıp” insanlar) varoluş biçimlerinden nefret etmeye başlar. Sosyal normlara uymadıkları için kendilerini başarısız hissederler. Bu durum da düşük benlik saygısına ve mutsuzluğa yol açar.
Peki neden? Neden ihtiyacınız olan her şeyi elde ettiğinizi hissettiğiniz noktada bir projeye son vermek sorun olsun? Nektarından yeterince sarhoş olduğu halde bir arıdan neden aynı çiçekte kalmasını isteyelim?
Bununla birlikte, neyse ki bu senaryo değişiyor. Şimdilerde toplum, iş dünyasında birçok farklı projeye katılan, işini değiştiren ve çeşitli hobileri olan bireylere sahip oldukları üç nitelikten ötürü değer veriyor.
Nitelikler:
- Kesişmelerden yararlanırlar. Birden fazla alanda bilgi sahibi olmak, projeleri geliştirmelerine ve uzmanların asla yapamayacağı şekilde katkıda bulunmalarına yardımcı olur. Burada hem matematik hem de futbol hakkında tutkulu olup sahada neler olabileceğine dair yenilikçi istatistikler yaratabilen insanlardan bahsediyoruz. Ya da hem biyoloji hem de edebiyatı seven ve bilimi, kitaplardaki dünyayla bir araya getirmenin bir yolunu bulanlardan. Veya robotik konusunda uzmanlaşmış, ama aynı zamanda başkalarının bakımını üstlenmeye değer veren ve bu sinerji sayesinde en çok ihtiyacı olanların hizmetine teknolojiyi sunan insanlardan.
- Çok hızlı öğrenebilirler. Kariyer tercihlerini defalarca değiştirdikten sonra, birçok yeni başlangıca sahip olabilirler. Bu nedenle, kendilerini bilinmeyene sürüklemek ve büyük bir değişikliğe kalkıştığımızda ortaya çıkan yüzey gerilimini kırmak konusunda yeterince deneyime sahipler.
- Çok hızlı uyum sağlayabilirler. Fast Company dergisi, 21.yüzyılda hayatta kalmak ve başarılı olmak için en önemli becerinin adaptasyon olduğunu tanımlar. Bu noktada, söz konusu bireyler sürekli olarak yeni alanlar denedikleri ve uyum sağlamak için çaba gösterdikleri için adaptasyon yetileri mükemmeldir. Pek çok değişiklik, onlara, belirsizliğin neden olduğu etkinin nasıl en aza indirileceğini öğretir. Öyle ki, başkalarını strese sokabilecek durumlar onlara oldukça doğal gelir.
Ayrıca bakınız: Dengeli Düşünme: Dünyayla Uyumlu Bir Bakış Açısı
Adaptasyon yeteneği, 21. yüzyılın sahip olunası en kullanışlı becerisi olsun ya da olmasın, oldukça değerli olduğu su götürmez bir gerçektir. Şirketler, nasıl adapte olacağını bilen ve öğrenmeye istekli insanları arar.
Uzmanlığın hala çok fazla önem taşıdığı bir gerçek; çeşitli alanlarda kazanılan deneyimin daha çok önem taşımaya başladığı da. Akılda tutulması gereken bir şey varsa o da farklı deneyimlere sahip bireylerin sunacak çok şeyi olduğudur.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Arteaga Vera, R. B. (2014). Tipificar la penalización de conductas delictivas que identifican las parafilias criminales, dentro del capítulo ii, del título viii, del libro ii, del código penal del ecuador (Bachelor’s thesis).
- De Dios Blanco, E. (2007). Las parafilias: De Krafft Ebing a Kafka.
- Diez Ripolles, J. L. (1982). Exhibicionismo, pornografía y otras conductas sexuales provocadoras: La frontera del derecho penal sexual.
- Gamboa, I. (2006). La constitucion de trastornos sexuales en la Psiquiatria. Diálogos Revista Electrónica de Historia, 7(1).
- Giordano, E. (2004). Apuntes para una crítica de los medios interactivos. De la degradación cultural al exhibicionismo tecnológico. Revista Iberoamericana de Educación, 36, 69-88.
- Herrera, J. L. (2014). Una mirada a” La tupida copa de un árbol,” de Julieta García González: entre el voyeurismo, la pareidolia y el exhibicionismo. Romance Notes, 54(4), 131-141.
- Jiménez, C. G. T. Seminario Temático: Parafilias.
- Manual diagnóstico y estadístico de los trastornos mentales: DSM-5. Editorial medica panamericana, 2014.
- Marshall, W. L., & Fernandez, Y. M. (1997). Enfoques cognitivo-conductuales para las parafilias: el tratamiento de la delincuencia sexual. Manual para el tratamiento cognitivo-conductual de los trastornos psicológicos, 1, 299-331.
- Molina de la Cueva, M. F. (2017). Anteproyecto de ley reformatoria al artículo 175 del código orgánico integral penal, que establece la obligatoriedad de tratar psiquiátricamente a los agresores sexuales.
- Muse, M., & Frigola, G. (2003). La evaluación y tratamiento de trastornos parafílicos. Cuadernos de Medicina Psicosomática y Psiquiatría de Enlace, 65, 55-72.
- Romi, J. C. (2008). Las perturbaciones sexuales. Críticas a su inclusión como trastornos mentales en el DSM IV-TR. Revista de Psiquiatría Forense, Sexología y Praxis, 6(1), 24-49.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.