Logo image
Logo image

Theodor Reik ve Tıbbi Olmayan Psikanaliz

3 dakika
Theodor Reik sayesinde psikanaliz artık %100 ilaca bağlı bir alan değildir. Freud’a sıkı sıkıya bağlı olduğu için, bir aralar onun himayesinde ve manevi oğlu olarak kabul ediliyordu.
Theodor Reik ve Tıbbi Olmayan Psikanaliz
Son Güncelleme: 05 Haziran, 2019

Theodor Reik psikanalizin öncesine ve sonrasına damgasını vurmuş ve düşüncelerini derinlemesine yansıtan hatırı sayılır kitaplar yazmıştır. Onun çalışmaları bu yolda gerekli taşları döşedi, böylece meslekle ilgisi olmayan kimseler de doktorlar gibi insanlara psikanaliz tedavisi uygulayabildi.

Psikanalitik teoriye katkılarda bulundu. Freud’un en dikkate değer kitabı olan The Uncanny kitabını tutkuyla araştırdı. Dahası, bazı bireylerin cezalandırılmasından dolayı bilinçsiz bir amaçla nasıl kanunlara aykırı davrandıklarını açıklamak için ‘kusurlu suçlular’ fikri üzerinde çalıştı.

Theodor Reik içlerinde makale ve kitapların olduğu 100’den fazla metin yazdı. Çalışmalarından bilinen en iyilerinden bazıları şunlardır: İtiraf Etme Zorunluluğu, Bilinmeyen Katil ve Modern İnsandaki Mazoşizm. Maalesef o şöhreti öldükten hemen sonra yakaladı.

Some figure

Theodor Reik’in ilk yılları

Onun zamanındaki çoğu psikanalist gibi, Theodor Reik, Avusturya kökenli Yahudi bir aileden gelmektedir. 12 Mayıs 1888’de Viyana’da doğdu. Çocukluğu sırasında, babasının ve dedesinin birçok tartışmalarına şahit olmuştur. Biri serbest düşünceli iken, diğeri ise neredeyse fanatik derecesinde dindar biriydi.

Reik’in annesi de duygusal olarak istikrarsız biriydi. Oldukça şiddetli bir depresyona maruzdu. Tabi bu da geleceğin psikanalisti üzerinde derin izler bıraktı. Ayrıca, Reik sadece 18 yaşındayken babası vefat etti. Bu yüzden de ailesine destek olmak için çalışmaya başlamak zorunda kaldı. Bu durum onu kendini suçlama ve kendine acımakla karakterize edilen akut kriz durumuna sürükledi.

“Romantizm bizi başarısızlığa uğratır ve dolayısıyla arkadaşlıkları da, fakat diğerlerinden daha az gürültülü olan anne baba ve çocuk arasındaki ilişki sabit kalır ve yıkılmaz, yeryüzündeki en güçlü ilişki budur.”

– Theodor Reik

Yaşadığı birçok sıkıntı ve imkansızlıklara rağmen, felsefe ve edebiyatta eğitimini tamamlamayı başardı. Tezini Gustave Flaubert’in St. Antony’nin Cezbediciliği eseri üzerine verdi. Bundan kısa bir süre sonra, kendisiyle uzun süreli bir bağ kuracağı Sigmund Freud’la tanıştı.

Theodor Reik: Freud’un manevi oğlu

Freud, Theodor Reik’in analisti olmayı reddetti. Bunun yerine, yine Freud’a yakın biri olan psikanalist Karl Abraham’a havale edip, onunla bağlantı kurmasına karar verdi. Freud, Reik’in psikanaliz masraflarını kendisi ödedi. Ve bununla da kalmadı, onu kanatları altına aldı ve onun aylık masraflarını gönderdi. Kısa bir süre sonra Reik, bir psikanalist gibi davranmaya başladı. Ancak, doktor olmadığı için insanlar üzerinde inceleme yapma yetkisi yoktu.

Reik artık Freud’un himayesindeydi ve onunla işbirliği içinde çalışıyordu. O kadar yakın ilişki içindeydiler ki; bir grup filozof ve bilim insanının oluşturduğu Viyana Çevresi grubunda kendisine “küçük Freud” deniliyordu. Reik tıpkı Freud gibi giyiniyor, sakalını onun gibi uzatıyor, onun gibi konuşuyor ve hatta Freud gibi puro içiyordu. Bu yüzden, Freud ona bir baba gibi yaklaştı ve onu manevi oğlu olarak görmeye başladı.

Some figure

Tıbbi olmayan psikanaliz

1925 yılında, Theodor Reik’e karşı o meşhur dava açıldı. Psikanaliz uygulamaları yapması yasaklandı, çünkü tıbbi yasal izni yoktu. Bu dava, psikanalitik çevrelerinde büyük bir mücadelenin ateşlenmesine yol açtı. Neredeyse bütün Amerikan psikanalistleri meslekten olmayan kişilerin psikanaliz uygulaması yapmasına karşıyken, Avrupa psikanalistleri ise bunu destekliyorlardı.

Bu tartışma, Sigmund Freud’u psikanaliz uygulamalarının başka meslekten olan kişiler tarafından da yapılıp yapılamayacağı hakkında bir çalışma yayınlamasına sebep oldu. Reik, psikanalizi uygulayabileceğine inandığı Berlin’e yerleşmeye karar verdi. Ancak, Naziler onun buradan da taşınmasına sebep oldu. İlk olarak 1934 yılında Hollanda’ya ve daha sonra da 1938’de Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti.

Amerikan psikanalistleri onu asla kendilerinden biri olarak kabul etmediler. Bu ise onu “üçüncü kulak” teorisini geliştirmeye sevk etti. Bu teoriye göre, psikanalistler temelde karşı-aktarım çalışmalarının ekseni olan sezgileriyle çalışırlar. Reik, New York’ta 31 Aralık 1969’ta kalp krizinden öldü.

“İnsanın mutluluğunun sırrı kendini aramakta değil, kendini unutmaktadır.”

– Theodor Reik


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


Reik, T., & Wencelblat, S. (1943). Treinta años con Freud.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.