Stres Patolojik Hale Geldiğinde
Yaşadığımız hayatın hızlı ritmi aşırı strese neden oluyor. Gün geçtikçe daha fazla insan, yükümlü oldukları zorunluluklar nedeniyle daha fazla strese maruz kalıyor. Gün içinde pek çok şeyle aynı anda ilgilenmek zorunda kalıyor ve hepsinin de iyi ve hızlı sonuçlanması için çabalıyoruz. Bu isteklerle başa çıkmanın yanı sıra çok sayıda sorumluluğu omuzlarımıza almak büyük zarara yol açıyor.
Devamlı stresin vücudumuzdaki etkileri üzerine birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırmaların sonuçlarına göre ise, sürekli strese maruz kalmanın sağlığımız açısından tehlikesi büyük. Endişelerden uzak bir hayat yaşama ihtimali ne kadar uzak görünse de zorluklara karşı takındığımız tavır oyunu tersine çevirecek etkiye sahip. Psikosomatik hastalıklar bile, akıl sağlığımız ile zihin ve vücut arasındaki bağlantının ne kadar önemli olduğuna birer örnek olarak verilebilir.
Pek Çok Hastalığın Sebebi Kortizol
Kortizol, böbreküstü bezi tarafından üretilen bir tiroit hormonudur. Bu hormonun uzun süre salgılanması sağlık açısından zararlıdır. Kortizol kandaki glikozun artmasına ve böylece kaslara fazla enerji gönderilmesine sebep olur. Buradaki amaç, vücuda gereken enerjiyi sağlayarak acil durumlarla başa çıkmamıza yardım etmek.
Stres normal süresinde azaldığında, vücut hormon düzeylerini resetleyerek normale döner. Ancak stres gereğinden fazla uzadığında, aşağıdaki olumsuz belirtiler görülmeye başlar:
- Davranışlarda değişim.(huzursuzluk, öfke, düşük ruh hali)
- Hipertansiyon.
- Baş ağrısı.
- Sindirim sorunları.
- İştahsızlık veya aşırı iştah.
- Kas ağrıları.
- Hafıza kaybı.
- Bağışıklık sisteminin çalışmasında aksaklık.
Kortizol tarafından üretilen bütün bu belirtiler zamanla patolojik bir boyut kazanabilir. Kortizol, hipertiroidizm, kardiyovasküler problemler (anjina, kalp krizi), cilt enfeksiyonları (uçuk, sedef hastalığı, egzama) ve sindirim koşulları (ülserler, gastrit) gibi rahatsızlıklarla bağlantılıdır.
Psikosomatik Hastalıklar ve Stres
Psikosomatik hastalıklar, stres veya psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı fiziksel hastalıkları tanımlamak için kullanılır. Belirtileri açıklayacak fiziksel veya biyolojik kanıt bulunamaması, soruna etkili bir tedavi bulmayı zorlaştırıyor. DSM5, bunları somatik belirtiler ve bağlı hastalıklar olarak gruplandırıyor.
Ortaya çıkan belirtiler farklılık gösterebilir ancak hepsinin kaynağı olan stres bu insanlar için günlük hayatı zorlaştırıyor. Bu hastalıları açıklayacak herhangi bir fiziksel rahatsızlık söz konusu değil. Bu nedenle, hastalığın psikosomatik hastalık olup olmadığını tespit etmek ve bu doğrultuda hastayı bir akıl sağlığı uzmanına yönlendirmek çok önemlidir.
Hastalığın belirtileri genel veya özel olabilir. Bazen de bu belirtiler örneğin acıkmak gibi normal hisler olabilir veya soğuk algınlığı gibi diğer hastalıklarla karıştırılabilir özellikler gösterebilir. Ancak hastaların çoğunun karşılaştığı ortak belirti, ağrı.
İlişkiyi Açıklayan Bilimsel Çalışmalar
Teksas Kalp Enstitüsüne göre, stres kalp hastalıklarına neden olan etkenlerin başında geliyor. Bilim insanlarına göre, stres kalp atışını ve kan basıncını artırıyor ve sonuç olarak kalbin oksijen ihtiyacı da artıyor.
The Journal Nature’da yayınlanan bir makaleye göre, stres ve kanser arasında doğrudan bir ilişki mevcut. Tian Xu tarafından yürütülen deneylerde, “stresli” hücreler tümör üretilmesine neden oluyor ve sağlıklı hücreleri de etkiliyor. Bu deneylerin olumlu etkisi ise, kanserle savaşta yeni yolların keşfedilmesine olanak sağlamış olması. Böylece stresli hücrelerin sağlıklı olanlara mesaj ve hastalık iletmesi durdurulabilir.
Bir grup Arjantinli araştırmacı ise, çalışmalarının sonucunda stresi bunama başlangıcı olarak tanımladı. Dr. Reich önderliğindeki gruba göre, stres beyindeki bir dejeneratif sürecin başlamasını tetikliyor ve bunu neroendokrine ve bağışıklık sistemine iletiyor. Bu çalışmalar doğrudan bir sebep sonuç ilişkisine işaret etmiyor olsalar da, ilişkinin ne boyutta olduğunu anlamak konusunda hale ilgi çekiciliğini koruyor.
Hangi şekilde olursa olsun, vücudumuzdaki aşırı aktifleşme durumunun devam etmesi vücudun savunma sistemini ve bağışıklığı olumsuz etkiliyor; hastalılara yakalanma riskimizi artırıyor. Psikosomatik hastalıklar MRI veya diğer görüntüleme cihazlarında kendini göstermiyor. Bu da hastalığın teşhisinin neden çok zor olduğunu ve hastaların tedaviyi neden sıklıkla reddettiğini açıklıyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.