Mutluluğun Sırrını Açıklayan 76 Yıllık Çalışma
1938 yılında Harvard Üniversitesinde “Yetişkin Gelişim Çalışması” isimli bir çalışma başlatıldı. Çalışmanın amacı, bizi gerçekten neyin mutlu ettiğini bulmaktı. Mutluluk üzerine yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri olarak kabul edilen bu çalışma halen devam ediyor.
“Hayatta esas olan üç önemli şey var: sevilecek, umut edilecek ve yapılacak bir şey bulmak.”
– Thomas Chalmers
Araştırma, bir kısmı bu çalışmanın ilk yıllarında gönüllü katılmış olanların torunlarından oluşan 1000 erkek ve kadın arasında yürütülmeye devam ediyor. Çalışmanın şu anki başkanı aynı zamanda Zen ustası olan psikiyatrist Robert Waldinger.
76 yıllık araştırmanın sonuçlarını baz alarak, Profesör Waldinger “iyi bir yaşam” olarak adlandırılan olguyu tarif ediyor. Araştırma, genel olarak insanları (veya çoğunluğu) neyin gerçekten mutlu ettiğini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına bir göz atalım.
Kaliteli ilişkiler kurmak bizi daha mutlu ediyor
Yetişkin gelişimi ile ilgili bu araştırmadan çıkarılabilecek en önemli sonuçlardan biri de insanların ancak kaliteli ilişkiler kurdukları zaman gerçek anlamda mutlu hissediyor olmasıdır. Waldinger: “Bulduğumuz önemli bir sonuç da insanların başkalarıyla en çok bağlantı kurdukları zaman bedensel ve zihinsel anlamda daha uzun süre sağlıklı kaldıkları oldu.” diye ifade ediyor.
Profesör, gerçekten kaliteli bir ilişkide karşılıklı güvenin ve kendin olmanın önemini vurguluyor. Başka bir deyişle, böyle bir ilişkiye sahip olan insanlar eleştirildiğinizi hissetmez ve her durumda karşısındakine güvenebilir. Böyle bir bağı sevgilinizle, ailenizle veya arkadaşlarınızla kurabilirsiniz.
Para ve şöhret gözünüze perde indirmesin
Birçok durumda, bu çalışma mutluluk kavramı hakkında bazı soruları gündeme getiriyor. Araştırmaya katılanların %80’i daha zengin olsalardı daha mutlu olacaklarını ifade ederken, %50’si ünlü ve şöhret sahibi biri olmanın onları mutlu edeceğini dile getirdi. Araştırmaya katılanların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinin ardından katılımcıların yanıtlarının aslında gerçekle bağdaşmadığı görüldü.
Bütün sonuçlara bakılarak, şöhret ve paranın mutluluk üzerine aklımızda büyük bir yer edindiği söylenebilir. Sonuç olarak bu şekilde düşünenlerin gerçekten onay, saygı ve yoldaşlık aramadığını söylemek çok da yanlış olmaz. Böyle insanlar, para ve şöhretin başkalarıyla iletişim kurmaktan çok daha anlamlı olduğunu düşünüyorlar.
Başka bir deyişle, bilinçaltımızda daha çok para ve üne sahip olmanın bizi başkalarından daha değeri yapacağı inancı yatıyor. Ancak bu doğru değil. Para ve şöhret yeni insanlarla tanışıp bağlantı kurmanın önünü açabilir ancak bunların genelde samimi ilişkiler olduğu söylenemez. Böyle ilişkiler, karşılıklı saygıya dayanmıyor ne yazık ki. Böyle bir durumda, çoğu insan para ve şöhretin kendilerine getireceği faydaları düşünerek sizinle iletişim kurar.
Zaten cevabı biliyorsak neden mutlu değiliz?
Harvard’da yapılan bu araştırmanın sonucuna göre nasıl mutlu olacağımızın cevabı açık. Fakat bu başka bir soruyu daha doğuruyor. Madem cevabı biliyoruz, öyleyse neden birçok insan hala mutsuz? İlişkilerimizi iyileştirmek için biraz daha çaba ve zaman harcamak yeterli olmaz mı? İşte sorun da burada yatıyor.
Sağlam ilişkiler kurmak da sanıldığı kadar kolay değil. Bize gümüş tepside sunulmamış bazı erdemleri ve davranışları geliştirmemiz gerekir. Sağlam ve yakın ilişkiler kurmak cömertlik, kibarlık, sabır ve yakınlık gerektirir.
Hayattaki amacımız mükemmel bağlar kurabileceğimiz “özel insanlar” aramak olmamalıdır. Asıl önemli olan nokta, kurduğumuz ilişkilerin mükemmel olması için uğraşmaktır. Kaliteli bağlantılar kurmanın tek yolu budur.
Harvard’da yapılan 76 yıllık araştırmanın özü şu ki, hepimiz sevilmek istiyoruz. Bu da mutlulukla eş anlamlı olabilir. Yine de, özel ve sevgi dolu ilişkiler kurmak, sevmek konusunda kendimizi daha çok geliştirmemiz gerektiği için şimdilik zor bir iş gibi görünüyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.